Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu

“Benim çocukluğumda İstanbul”

Geçen gün İstanbul’la ilgili, sarsıcı, nostaljik bir şiir okudum. Yazan Nevin Konuk... Bana gönderen sevgili dostum, kardeşim Luiz Bakar. Şiirden kimi bölümleri bugünkü yazıma aldım. Okudukça da gözlerim yaşardı. Şiirde anlatılan o İstanbul’u birebir ben de yaşamıştım. Yarım yüzyılı aşkın bir geçmişte İstanbul, İstanbullu nasıldı, nasıl davranırdı? Buyurun okuyun, lütfen.
***

Benim çocukluğumda İstanbul

Benim çocukluğumda anneannemin bahçesi yasemin kokardı
Ortancalar vardı pembe, mor
Kocaman açarlardı
Geceleri ışıl ışıl ateş böcekleri uçardı
Benim çocukluğumda dut ağaçları vardı bahçelerde
Erik ağaçları vardı
Yoğurtçular geçerdi kapıdan Silivri kaymak! diye bağırırlardı
Benim çocukluğumda vapurlar tenha dolaşırdı Boğaziçi’nde
Balıkçı tekneleri dönmüş olurlardı
İnsanlar saygılıydı birbirlerine
Kadınlar hanımefendi, erkekler beyefendiydi İstanbul’da
Etrafa gülümseyerek bakarlardı
Benim çocukluğumda bir tek yolcunun koştuğunu görse,
Beklerdi vapurlar
Kaptanlar yaşlıya selam dururlardı
Alçak sesle konuşur,
Birbirlerine saygıyla yol verirdi insanlar
Pek az tanışıyor olsalar da,
Hal hatır sorarlardı
Benim çocukluğumda daha sert geçerdi kışlar
Yaşlılar mangalda pişen kahvelerini içerken,
Kar kokusu var, diye bakışırlardı
...
Benim çocukluğumda ayakkabılarının arkasına basmış
Kara bıyıklı adamlar sarı metal kaplı dişlerini gösterip
Kadınlara laf atmazlardı
...
Benim çocukluğumda İstanbul İstanbul’du
Hanımeli kokardı sokaklar
Mor salkım kokardı, leylak kokardı
Kısacası İstanbul İstanbul’du o yıllar
İnsan kokardı”
***
O yıllar işte böyle bir İstanbul’da yaşadık. Nüfusu 750 bin olan, baktıkça insanın midesini bulandıran çirkin ötesi yapıların istila ettiği, defalarca ırzına geçilmiş bir şehir değildi İstanbul. Rant uğruna neleri kaybettiğimizi, dolayısıyla nasıl da insanlığımızdan çıktığımızı giderek daha fazla anlayabiliyor muyuz acaba? Yoksa bütün değerlere boş verip yağmalamaya devam mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar