Berhana

Hiç karamsar, kötümser bir insan değilimdir. Tam tersine, en kötü zamanlarda, en çaresiz hallerde bile, gönül gözüm bir umut, bir çare arar. İnandığım şeyler uğruna kavgadan kaçmam, mücadeleden yılmam.

Çevremde, Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu duruma bakarak, bizi yönetenlerin alçaklıklarına, hainliklerine, kalleşliklerine, yağmacılıklarına tanık olarak ülkemizin geleceğinden ümit kesen çok insan var. Onları anlıyorum. Gerçekten Türkiye'nin bugünkü hali tam bir "berhana"ya benziyor.

"Berhana" bizim oraların ağzı. Aslı "Berhane"dir. Farsça'dır. Harap olmuş, kullanılmaz hale gelmiş büyük evler, konaklar için kullanılır.

Bizim güzel evimizi, Türkiyemizi, başımızdakiler tam bir "berhanaya" çevirdiler.

Ekonomimizi batırdılar. Hani geçenlerde eski başbakan, şimdilerde İstanbul Belediyesi Başkan adayı Binali Bey dedi ya: "Başlangıçta para yağmur gibi yağdı. Borçlandıkça borçlandık. Şimdi ödeme zamanı gelince apışıp kaldık". İşte işin aslı-faslı budur. Ekonomi böyle battı. Domates, soğan kuyrukları böyle oluştu. Kendileri zenginleşti, millet yoksullaştı.

İnsanların yoksulluklarını kullanarak dilenciye çevirdiler. Onları, evlerine dağıttıkları bir çuval kömürle, makarnayla, kendilerine bağımlı, mahkum kıldılar.

Para verip topladıkları kalabalıklara attıkları 100 gramlık çay paketlerini paylaşmak için birbirlerini döver hale getirdiler.

Milli Eğitim'i bitirdiler. Cahil ve kindar bir nesil yetiştirmek için, bilimi ve çağdaşlığı reddettiler. İnsan kalitesi düştükçe düştü.

Sağlığımızı korumayı unuttular. Her şeyi tedavi edici hizmet olarak gördüler. Bu anlayışla, şehir dışlarına, en zor ulaşılan yerlere, 3000-3500 yataklı, yönetilmesi ve hizmet vermesi neredeyse imkansız, özel sermayeye dayalı dev hastaneler kurdular.

Hekimleri, sağlık görevlilerini, kindar zorbaların hedefi yaptılar.

Hukuku, güçlülerin, iktidar sahiplerinin "silahı" haline getirdiler. Savcıları, yargıçları "emir eri" gibi kullanmaya başladılar.

Muhalefet edenleri hapse atmayı; evinden, işinden, ekmeğinden etmeyi yol bellediler.

Önümüzdeki Pazar günü Yerel Yönetim Seçimleri var. "Berhaneye" çevirdikleri güzel ülkemizi yeniden inşa edebilmek için bir fırsat milletin önüne geliyor. Haftaya bugün manzarayı göreceğiz.

Aklıma Namık Kemal'in ünlü beyti geldi:

"Ölürsem görmeden millette ümit ettiğim feyzi

Yazılsın seng-i kabrime vatan mahzun ben mahzun"

Dilerim millette ümit edilen "feyzi" görürüz.

Önceki ve Sonraki Yazılar