Bilmem anlatabildim mi?

Boşuna sinirlerinizi bozmayın! Kızsak da içimize sindiremezsek de Tayyip Bey ne söylese haklı! Değil mi ki bu toplum, yüzde 50’nin üzerinde oy verip O’nu Cumhurbaşkanı seçti… Senin özgürlük anlayışını, hak anlayışın ya da vicdan anlayışının hepsini O temsil ediyor, demektir. Herhangi bir konuda ettiği sözün, takındığı tavrın müsebbibi sensin. Anayasa gereği “sorumsuz” olmasına karşın, Merkez Bankası’nın ne yapması gerektiğine, hükümetin hangi politikaları uygulayacağına O karar verecek. Birey olarak senin ne zaman aşık olup, kaç yaşında evleneceğine hatta kaç çocuk yapacağını da kendisine soracaksın!
Düşünce özgürlüğüne ve fikir beyanına gelince…
Sakın ola ki düşünme! O senin yerine düşünür.
Sessiz kal! Ruhunda ve vicdanında kıyametler kopsa bile sakın konuşma! “Söz gümüşse, sükut altındır” atasözünü unutma! Bil ki; konuşursan belki bir gümüş sahibi olursun ama susarsan, altının garanti!
Sakın kaçma! Sana hangi görevi verirlerse itiraz etme, onu yap! Zira kaçarsan tüm suçu sen yüklenmiş olursun ve bunun bedelini ağır ödersin! İtaat et!
Aç kaldım, susuz kaldım, işsiz kaldım, diye yakınma! Gece kaim, gündüz ise saim ol! Yani, gündüz oruç tut, gece ise ayakta dur! Bunu yap ki teba olasın!

*

Bütün bu anlattıklarım biat kültürünün sonucudur. Ve ne yazık ki toplumsal hastalığımızın ta kendisidir! Geçmişe baktığımızda bunu daha iyi görürüz. Osmanlı’dan hatta daha öncesinden kalma bir kültürel yapı bir yaşam biçimi.
Bir monarşi olan Osmanlı döneminde iki temel anlayış vardı; biri, “Can Allahın” öteki de mal devletin. Yani, bir ölçüde “kulluk” müessesesi söz konusuydu. “Birey” olmanın ne anlama geldiğini kimse bilmezdi. Tepede eli sopalı bir kişi, astığı astık, kestiği kestik! O ne derse o olur! Sen sadece değeri olmayan bir rakam, bir numarasın!
Bugün sözü edilen, demokrasi, kişi hakkı, özgürlük, hak hukuk, adalet, söylemlerinin, hepsi palavra! Yapılmak istenen tam anlamıyla bir ricattır. Yani, geriye dönme, vazgeçme. Ve devleti sadece üç ana başlık altında toplama; Hariciye (Dışişleri), Dahiliye ‘İçişleri) ve Maliye… Özlenen sistem budur.
Şimdi anladınız mı, niçin Osmanlı döneminin yanı sıra, 16 yıldızlı cumhurbaşkanlığı forsu gündeme getiriliyor? Ve farkında mısınız, 90 yıllık cumhuriyet neden “reklam arası” olarak nitelendiriliyor. Kul olun, teba kalın diye!
Bilmem anlatabildim mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar