Bir CIA nikahının hazin sonu

AKP ile Cemaat birlikteliği her iki tarafın da muhafazakâr yapıda olmaları yüzünden ister istemez sokakta barda tanışan laik çevrelerin birlikteliği gibi başlamadı. Araya bazı aracılar girdi. Bir çeşit görücü usulü evlilik olduğunu söylemek mümkün. Artık hangi tarafın yakınları hangi tarafın adayını hamamda gördü de beğendi en doğrusunu CIA bilir elbette ama neticede sağlam bir evliliğin temelleri atılmış olmalı ki en az 10 yıl balayı havasında geçen bütün evli çiftleri kıskandıracak seviyede mutlu yıllar yaşadıklarını söyleyebiliriz. İmam nikâhı yapmışlardı herhalde. 

Geçenlerde FETÖ’cü diye kapatılan Taraf Gazetesi’nin kuryesi Mehmet Baransu’nun Balyoz kumpası esnasında elinde bavulu ile verdiği unutulmaz bir poz vardır. O fotoğraf AKP ile Cemaatin adeta ikinci balayına çıkış fotoğrafıdır.  Mehmet Baransu, Balyoz davasına ‘delil’ teşkil edecek bir bavul dolusu çoğu A4 boyutunda birtakım kâğıtları ve Çin malı mı Tayvan malı mı olduğunu bilemeyeceğim dolu CD’yi Türkiye’nin mülke tapan yüce adaletine teslim etmişti. 

O bavulun teslim edilmesiyle beraber artık Taraf Gazetesi’nin misyonu bitmişti. Böylece AKPCemaat evliliğine karşı en büyük tehdit olarak görülen kıskanç ve haset dolu NATO dışı yaramazlıklar planlayan TSK’nın bir bölümünün defteri dürülmüştü. Ne var ki ‘TSK tehdidi’nden kurtulduklarını düşünerek bu evliliği artık çantada keklik olarak görmeye başlayan AKP ile Cemaat’in gözleri de fıldır fıldır dönmeye başlamıştı. Artık ilk kim önüne geleni asıldı bunu da elbette CIA bilir ama benim kişisel tahminim aldatmanın eş zamanlı ve karşılıklı başlamış olabileceği yönünde. 

AKP-Cemaat evliliğinin sallanmakta olduğu ilk olarak 7 Şubat 2012 MİT krizi ile mahallede konuşulur olmuştu. İlk büyük kavganın dışarıya yansımasıydı bu. Aralarına fitneyi kim soktu elbette bunu da CIA bilir lakin o tarihten sonra araya kimler girdiyse iki tarafın arasını bir türlü düzeltemedi. En nihayet 17-25 Aralık 2013 tarihinde Cemaat tarafı AKP tarafının bu evlilikte hırsızlık yaptığını, malı davarı götürüp başkalarına verdiğini, artık daha fazla bu evliliğe tahammülü kalmadığını, alemin enayisi olmadığı iddia ederek resmen bütün dünya önünde boşanma talebinde bulundu. Bu boşanma talebi öylesine kuvvetli bir talepti ki cemaat tarafı “Allah senin belanı versin. Boyun bosun devrilsin inşallah” şeklinde bir tepkiyle eteğinde ne varsa döktü. Bugün habire “Kandırıldık” diyen AKP’nin cemaati sayısız kereler aldattığı ortaya çıktı. 

AKP’nin yabancılarla yaptığı telefon konuşmalarını dahi takibe aldıran cemaat tarafı Ergenekon ve Balyoz davalarında yaptığının aksine 17-25 Aralık boşanma davasına öyle sahte ve uyduruk kanıtlar ile değil, son derece güçlü kanıtlar ile geldi bu sefer. Bu sayede AKP’nin nasıl hovardalık ve zamparalık yaptığı, cemaat güya evde boynu bükük beklerken AKP’nin nerelerde kimlerle sürttüğü, nasıl eli işte gözü oynaşta olduğu, nasıl Cemaati önüne gelenle aldattığı, nasıl muhafazakâr bir aile görüntüsü altında bütün muhafazakâr mahalleyi kandırdığı ortaya çıkmış oldu. 

AKP’nin tepkisi 17 ve 25 Aralık sonrası başlangıçta kısa bir şaşkınlıktı. Ne de olsa bir yabancının kollarında suçüstü yakalanmıştı. Hatta bazı AKP’li bakanlar o yabancının önüne yatmış halde yakalanmışlardı. Doğal olarak herkes ayıplamıştı. Ne var ki kısa süreli şaşkınlığı atan AKP tarafı “Ne aldatması? Kim aldatmış? Yaz kızım!” moduna geçerek boşanmanın cemaatin sandığı kadar hiç de kolay olmayacağını dünya aleme göstermeye karar verdi. 

Türkiye’de güya üstü örtülmüş olsa bile New York’da devam eden Reza Zerrab davasına göre eski eşi olan cemaati aldattığı sabit olduğu halde “Aldatıldım, kandırıldım!” diyerek sadece bizim değil dünyanın kafasını ütüleyen AKP tarafı geçmişte işlediği bütün ortak eylemleri şimdi suç olarak eski partnerinin üzerine atmakla meşgul.

Sanki 14 yıldır bu ülkede iktidar olan AKP değil de Liberal Demokrat Parti’ymiş gibi dünyanın gözünün içine baka baka eski partneri cemaat hakkında  “Paralelmiş bunlar. Hem polis teşkilatını, hem yargıyı, hem tapu kadastroyu, hem nüfus dairelerini, hatta Et-Balık Kurumu’nu bile ele geçirmişler” diyerek gezegenin en saf en naif en şaşkın iktidarı olmayı başardılar. 2007’den beri biz muhalifler tarafından yapılan sayısız uyarıları dinlemeyen AKP iktidarı en sonunda milli ordusunu bile cemaat denilen terör örgütüne teslim ettiğini 15 Temmuz gecesi bütün dünyaya ispatlamış oldu. 

Herkes biliyor ki 15 Temmuz darbesinin birincil müsebbibi olan 2007 yılında kurulan Taraf Gazetesi Ergenekon, Balyoz gibi uyduruk birtakım davalar sürecinde adi bir propaganda aygıtı olarak TSK’ya karşı AKP ile FETÖ terör örgütünün evliliklerinin bir meyvesiydi. O çirkin bebeği beraber dünyaya getirdiler.

Mehmet Baransu gibi birtakım kuryelere tamamı uyduruk o belgeler bizzat AKP iktidarının bilgisi dahilinde ulaştırıldı. O zamanın havuz medyası Taraf, Zaman gibi cemaat gazeteleriydi. Kimlere operasyon yapılacaksa topa ilk giren gazeteler bunlardı. Yaptıkları gazetecilik değil, bildiğiniz şimdiki havuz medyası gibi düpedüz tetikçilikti. En sonunda yıllar önce öngördüğümüz üzere bir gecede kapatıldılar ve medya tarihinin utanç sayfaları arasında yerlerini aldılar. 

Sen bütün malı mülkü eşinin üzerine geçir. Ondan sonra aranız bozulunca kalkıp dünyaya şikayet et. Acınası ve gerçekten çok dramatik hatta kanlı bir boşanma oldu. Maalesef olan memlekete, sayısız masuma ve halklara oldu. Komşu ülkelerin bile canı çok fena yandı. Nice canlar yandı bunların fırtınalı evliliği yüzünden. Nice kanlar aktı bunları hamamda birbirine sevdiren kötü kalpli CIA yüzünden. 

Beraber kol kola en az 10 yıl paralel yürüdükleri bütün yolların her adımının hesabının sorulacağı o mutlak hesap gününü beklesinler hele! Yok öyle “Kandırıldım” diyerek Che Guavera’lara küfür edip zeytinyağı gibi bu karanlık suların üstüne çıkmak. Che’ye kurban olun siz.

Önceki ve Sonraki Yazılar