Bir damat hikâyesi

Geçtiğimiz perşembe günü, gazetemiz yazarı İsmet Orhan Bey, “Türk Milleti Damat Sever” başlıklı bir yazı yazmıştı.

Ben de bu hafta yazmayı düşündüğüm konular arasına bu “damat” konusunu da not etmiştim.

Tekrar olabilir diye düşündüm ama gene de konunun önemine(!) binaen bu “damat” meselesini ben de yazmaya karar verdim.

Siyasetçilerin damatları çoğu ülkede önemli bir tartışma konusu oluyor.

Batıda bizimki kadar çok değil ama gene de oldukça önem taşıyan örnekleri var.

Hemen aklıma geliveren bir örnek, Mussolini’nin damadı “Kont Galeazzo Ciano”.

Faşist diktatörün, kendisi kadar katı faşist, Dışişleri Bakanı yaptığı, savaşın sonlarına doğru da “hain” diyerek kurşuna dizdirdiği ünlü “İtalyan Damat”.

Tarihte başka örnekleri de mutlaka vardır ama ben batıdaki damatları araştırmaya üşendim.

Zaten günümüzde de Trump’ın danışmanı yaptığı damadı “Jared Kushner” medyayı taze bir örnek olarak yeterince meşgul ediyor.

Bize gelince, Osmanlı’dan beri devlet yönetiminde damatlar çok önemli bir yer tutuyor.

Benim tarihten ilk hatırladığım, Kanuni’nin damadı ünlü “Rüstem Paşa”.

Kanuni’nin Rüstem Paşa’yı damat yapmaması için ikna etmeye çalışan çevresi, onun için “cüzzamlıdır” söylentisi çıkarmışlar.

Kuşkulanan Padişah araştırması için bir hekimi görevlendirmiş.

Hekim, Rüstem Paşa’nın kaftanının yakasında bir “kehle” yani “bit” görmüş.

O zamanki “cüzzamlıda bit olmaz” inanışı nedeni ile Padişaha ‘’cüzzam’’ değildir diye rapor vermiş.

Böylece Paşa saraya damat ve Sadrazam olmuş.

O zaman halk şu maniyi seslendirmiş:

‘’Olacak bir kişinin bahtı kavi, talihi yar

Kehlesi dahi mahallinde anın işe yarar’’

“Osmanlı’ya rüşveti ben getirdim” diye övünen Rüstem Paşa tarihe “en zengin Sadrazam” olarak geçmiş.

Osmanlı tarihi “yönetici damatlar” açısından çok zengindir.

Ben Osmanlı’nın sonunu getiren iki damadın adını anmakla yetineceğim.

Sevr anlaşması imzacısı “Damat Ferit Paşa” ve “Damad-ı Şehriyari Enver Paşa”.

Türkiye’de özellikle -nedense- sağcı politikacıların damatları hemen öne çıkıyorlar.

İstanbul Belediye Başkanı Kadir Bey’in FETÖ’cü suçlaması ile tutuklanıp kısa zamanda salıverilen damadı konusu daha manşetlerden inmeden, eski Başbakan Yardımcısı Bülent Bey’in damadı da aynı gerekçe ile gözaltına alındı ve o da salıverildi. 

Doğal olarak, Tayyip Bey’in Bakan yaptığı damadı, en güçlü Bakan ve dahi ileride Tayyip Bey’den Başkanlığı devralacağı söylenen Berat Bey’den de Türkiye’nin nasibini (!) alması kaçınılmaz oluyor.

Efendim, bu kadar “damat” lafı edince aklıma bir fıkra geldi.

Onu da, affınıza sığınarak, anlatıp yazımı bitireyim.

Zamanın birinde yoksul bir Bektaşi bir bakkala girmiş.

Önündeki zat alış-veriş yaptığı için beklemeye koyulmuş.

Kalantor beyefendi bakkala emirler yağdırıyormuş:

“Bir okka peynir ver. Benim damat sever”.

“Beş kangal sucuk sar. Benim damat sever”.

“Şu pastırmayı doğra. Benim damat sever” diye...

Bektaşi dayanamayıp sormuş:

“Muhterem, senin damat ne iş yapar?”

Adam, “bir işi yok evde oturur” diye yanıtlamış.

Bektaşi, “yani hiç bir iş yapmaz mı?” diye ısrar edince adam sinirlenmiş:

“Yapar...” demiş, “‘…akşamları kızımı becerir”.

Yoksul Bektaşi boynunu bükmüş:

“Beyim...” demiş. “...sen şuradan bana yarım ekmekle yüz gram helva al, ben senin bütün sülaleni becereyim”.

Önceki ve Sonraki Yazılar