Arena'da bahsettiğimiz tez


Kerem Türer yazıyor:

“Uğur Dündar’ın Halk Arenası’nda, dinciliğin antitezinin ortaya koyulması gerektiğinden bahsederken aslında bu belanın sadece bu ülke tarihinin değil bütün dünya tarihinin en ciddiye alınması gereken belası olduğu uyarısında bulunuyordunuz. Aslında  yokluğa mahkûm oluruz diyordunuz ama belli ki nezaket gösteriyordunuz. Fakat ilginçtir, bu sözleriniz karamsarlık olarak algılandı.”

“İstiyorlar ki neşeli-korkak-başarılı (!) televizyon programları yapalım, seyredenlerimiz kol-tuklarında kahramanlık hisleri ile dolsun. Bu arada okullarda öğrenciler bu cehennemde nasıl büyüyeceğiz düşüncesi ile her gün intiharlara yaklaşsınlar. Ama güzel söz şakşaklama ihtira-sındaki bizler, bir gün uyandığımızda mevcut iktidarın püf diye gözden kaybolacağını, soru-nun biteceğini umalım.”

“Orada konuşulanlar, asıl aktarmak istediğiniz gerçeğin üstünü örtmekten başka bir şey yap-mıyordu. Sürekli bu oluyor zaten bu programda da, konuşmalarda, her yerde. Yaşadığı anı oyalanmayla geçirenler, gelecek zamanı göremiyor. Anlaşılan o ki, içinde kıvrandığımız bela, sadece mevcut iktidarın yok olması ile çözülecek bir sorun değil. Bu bela, dediğiniz gibi, dün-ya tarihinin bitmez belası.”

Odhan Yüksel yazıyor:

 

“Arena’da söylediğiniz ‘dinciliğin antitezini yaratamak’la ile ilgili görüşlerinize sonuna kadar katılıyorum. Şahsınız gibi birkaç insan hariç, din adına yüzyıllarca hiçbir değer üretememiş kitleleri, dincilik uykusundan uyandırmanın tek çıkar yolu yeni bir tez yaratmaktır.”

 

“Bu tezde iki unsur olacak: Birincisi Kur'an, diğeri ise Atatürk'ün kurmaya çalıştığı akıl ve bilgi toplumu! Atatürk'ün idealleri, Kur'an'ın da tam olarak istedikleridir! Sizin İmamı Âzam eserinizde altını çizdiğiniz Kur'an'sal ‘Hüccet’ kavramı da tam olarak buraya oturuyor. Bu ko-nuda yeni yazılar yazmanız çok uyarıcı olur kanaatindeyim. Bu iki değer ortaya konup yeni bir savaş verilmedikçe yaşayacağımız şey Arap Baharı'ndan öteye geçemez. Ne yazık ki, in-sanlar ‘hüccet'e değil, sloganlara itibar etmeyi hüner sayıyorlar.”

 

Göker Önen yazıyor:
“Bizlere yönelik eleştirilerinizde haklısınız hocam. Hâlâ atalarımızın şartlamalarından tam kurtulamadığımız için Kur’an’ı layıkıyla anlayamıyoruz. Dincilerin, hadis uydurukçularının ve deşifre ettiğiniz angut aydınların gereğince kavrayamayacağı kadar yüce bir kitap Kur’an-ı Kerim. Ama yavaş yavaş tabular kırılıyor artık... Sizin sayenizde bütün bunlar... Allah sizden razı olsun!”

Önceki ve Sonraki Yazılar