Bir iyi niyet beklentisi

Bu yazıyı henüz Cumhurbaşkanının yapacağı açıklamadan önce yazıyorum. İki günden beri tüm Türkiye, Cumhurbaşkanının yapacağı ''önemli'' açıklamaya kilitlendi. Acaba ne diyecek diye? Herkes nefesini tutarak yapılacak bu açıklamayı sabırsızlıkla bekler oldu. Önce MGK toplantısı, ardından Bakanlar Kurulu ve nihayet ''önemli'' açıklama.
       Ne söyleyeceğini bilmeden, benim aklımdan geçen ve ''şunları söylerse'' iyi olur diyebileceğimiz ve tüm kamuoyunu rahatlatacak bazı beklentileri kısaca sıralamak istiyorum.
       Durum ortada! Yıllardır ''bunların inlerine gireceğiz'' demesine rağmen kimlerin hangi inlere girdiği şu birkaç gün içerisinde açığa çıkmış oldu.
       Cumhurbaşkanının yaveri Ali Yazıcı ve diğer 3 yaveri şu anda ''Darbe girişiminden'' dolayı gözaltında sorgulanmakta. AKP Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli'nin kardeşi ve Genelkurmay Başkanının Özel Kalem Müdürü Mehmet Dişli ve yaveri Yarbay Levent Türkkan gözaltında. Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler'in, Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak ve Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal'ın emir subayları, özel kalem müdürleri, korumaları ve yaverleri şu anda gözaltında ve ''Darbeye teşebbüs'' suçundan dolayı sorgulanmaktadırlar.
      Darbeye destek olanların arasında kimler yok ki! Askerler, polisler, emniyet müdürleri, üniversite rektörleri, dekanlar, TBMM'de görev yapan üst düzey bürokratlar, İçişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere hemen hemen tüm bakanlıkların üst düzey yöneticileri bu olay nedeniyle görevlerinden alınmışlardır ve şu anda sorgulanmaktadırlar.
       Genelkurmay Başkanının yaveri Levent Türkkan'ın itirafları tüyler ürpertici! Anlattığı olaylar bu çetenin hangi tarihten beri ve hangi düzeyde ''devlet içinde'' örgütlendiğini ve nasıl organize olduklarını açıkça göstermektedir.   Harp Okulu’na giriş sınavında ''soruların'' cemaat tarafından kendilerine verildiğini ve daha sonra meslekte kısa zamanda nasıl yükseldiğini açıkça itiraf etmektedir.
       Son üç günde bu ''darbe'' girişiminden dolayı açığa alınan kamu çalışanlarının sayısı 50 bini geçmiş durumda. Bu nedenle gözaltına alınanların sayısı ise 10 bine ulaştı. Son iki yazımda bu kadar ''Cemaat mensubunun'' kamuda bu görevlere nasıl ve hangi dönemlerde getirildiğini sormuştum.
        Eski AKP'li ve yeni HDP'li olan Mir Dengir Fırat bu konuyla ilgili olarak ''Asker ve polise karşı bu cemaat mensuplarını AKP döneminde, bizler göreve getirdik'' diyerek bu kadrolaşmanın kimler tarafından yapıldığına açıklık getirmiş oldu.
         Cumhurbaşkanı yapacağı o ''önemli'' konuşmasında acaba şunları söyleyebilecek mi?
- Biz ''Dindar''  bir nesil yetiştirelim derken, kendi askerine ''kurşun atacak'' kadar kindar ve ''soysuz'' bir nesil yetiştirmişiz ve yanlış yapmışız diyebilecek mi?
- Biz, onların ''inlerine gireceğiz'' derken, onlar bizim ''dibimize kadar'' girmişler ve biz bunu fark etmemişiz diyebilecek mi?
- Biz bugüne kadarki siyaset anlayışımızla yanlış yapmışız ve bugünden sonra bu anlayışımızı terk ederek! Laik, Demokratik hukuk devleti  ve Cumhuriyet ilkelerini, kanımızın son damlasına kadar, cesaretle ve canımız pahasına savunmaya başlayacağız diyebilecek mi?
- 'Ben bu güne kadar tüm ''Cumhurun'' Cumhurbaşkanı gibi değil de sadece ''kurucusu olduğum'' partililerin Cumhurbaşkanı gibi davrandım ve yanlış yaptım. Bundan sonra bu Ülkede yaşayan, hangi görüşten olur ise olsun, hangi etnik kökenden, hangi inançtan ve hangi mezhepten olur ise olsun tüm yurttaşlarımın Cumhurbaşkanı gibi davranacağım'' diyebilecek mi?
- Ben bu ülkenin Cumhurbaşkanı olarak Anayasayı tanımadım, yasaları yok saydım ve birçok kez Anayasa ve yasaları ihlal ederek yanlış yaptım. Bugünden sonra Anayasanın bana verdiği yetkiler çerçevesinde bu görevimi devam ettireceğim ve ettiğim yemine sadık kalacağım diyebilecek mi?
- Biz bu güne kadar devlet kadrolarına elaman aldığımız zaman genellikle partililerimizi ve cemaat mensuplarını seçerek almıştık ve yanlış yapmıştık. Bu günden sonra kamuda görev alacaklar arasında ayrım yapmadan Atatürkçü ve Cumhuriyetçi gençlerimizin de kamuda görev almasına imkân sağlayacağız diyebilecek mi?
- Biz, bizim dönemimizde hırsızlık ve yolsuzluk yapanları görmemezlikten geldik, onlardan yaptıklarının hesabını soramadık. Bugünden sonra hırsızlık ve yolsuzluk yapan babamın oğlu da olsa, kendi çocuğumda olsa hesabı sorulacaktır diyebilecek mi?
        Bu ''diyebilecekleri'' çoğaltmamız mümkündür ama bu kadarını dahi söylemiş olmasını yeterli görürüz. Ama sizlerin de dün akşam dinlediğiniz gibi Cumhurbaşkanı yine ''esti-gürledi'' ama bu konularla ilgili tek bir kelime dahi söylemedi. Umarım darbe ile ilgili tüm bilgiler ortaya çıktıktan sonra bunların söyleneceği günleri de görürüz ve yaşarız.


Önceki ve Sonraki Yazılar