Bir Terim Klasiği

  Sadece günler kaldı, Euro 2016 için geri sayım sürüyor. Geçtiğimiz hafta açıklanan 31 kişilik A Milli takım aday kadrosu, Genel Direktörümüz Fatih Terim tarafından 23 kişiye düşürüldü. Gökhan Töre, Alper Potuk ve Yasin Öztekin gibi isimler Fransa vizesi alamayıp kadro dışında bırakıldı. Terim'in "Kadroya ilaveler olabilir" diyerek Fransa'ya davet edilebileceği intibası yarattığı isimlerin esamesi okunmadı. Ömer Toprak, Ersan Gülüm ve Yalçın Ayhan, özellikle savunmada sorunlar yaşadığı aşikar olan A Milli takımda kendilerine yer bulamadılar. Kuvvetle muhtemel Terim, savunmada Mehmet Topal'a görev vererek, bu açığı kapatma yoluna gidecek. Neden peki? Yani bu ülkede stoper kıtlığına kıran mı girdi ki, Mehmet Topal dan bir savunmacı yaratacağız. Bir futbolcunun takımındaki bireysel performansı ve o takımın başarısındaki payı milli formayı giymek için yeterli değilse, kriter nedir acaba milli olabilmek için? 2008 Avrupa Şampiyonası'nda yaşadığımız sakatlık sorunlarını ve oynatacak oyuncu bulamadığımız günleri ne çabuk unuttuk. Hatırlayın, 2008 Avrupa Şampiyonası'nda Almanya ile oynanan yarı final karşılaşmasında, oyuna girecek oyuncu bulamadık. İki yedek kaleci vardı ilk 18'de lakin oyuna sokacak bir orta sahamız yoktu. Savunmanın bel kemiğini oluşturacak olan, Hakan Balta-Ahmet Çalık- Semih Kaya ve Mehmet Topal dörtlüsünden herhangi birine bişey olursa kiminle savunmayı düşünüyorsunuz? Şans faktörünün her daim sayın Terim'in yanında bulunduğu gerçeğini yadsıyacak halimiz yok, diyelim ki sakatlık yok, cezalı duruma düşen yok, rakip takım santraforları beceriksizin önde gideni, yine de bu oyuncuları küstürmek ne kadar doğru? Hani milli takım kapısı herkese açıktı? Değil işte. Kandırmayın kendinizi. Milli takımın kapısı sadece  ''Fatih Terim in istediği kişilere'' açık. Buna oyuncularından teknik kadrosuna kadar herkes ve herşey dahil. Boşuna almadı Terim, "Türkiye Futbol Direktörü" unvanını. "En genel direktör benim" diyor yani.  Dünyanın neresine giderseniz gidin, ne kadara başarılı olursanız olun, böyle bir ünvanı olan teknik adam yoktur bulamazsınız. Mesela Löw, Dünya şampiyonu yapmıştır Almanya'yı. Hiç bir ünvan vermediler adamcağıza. Löw, bizim Löw işte. Koskoca Almanya Futbol Federasyonu bilmiyor bu işi, adamı bir "Sir" bile yapmadılar. Bakın biz aldık, en genel direktör yaptık, çok faydasını gördük. Güneş batıdan doğdu, ay sağdan battı Avrupa şampiyonasına katıldık. Şimdi koskoca genel direktör bize mi soracak hangi stoperi alacak, hangisini almayacak. Kaleciyi stoper oynatır,''Look at the tabela'' der çıkar işin içinden. Çok kızarsa, ben ders almam, ders veririm der, raconu keser. Derdim bağcı dövmek değil ama belirtmek isterim ki bilhassa Yalçın Ayhan Mili formayı giymeyi çoktan haketmişti. Bakın şuraya yazıyorum kaybettiği ilk maçta, milli takımın başarısız olmasını isteyenler var diyecek. Hayır istemiyoruz. Siz başarılı olun, biz özür dileyelim, yanlış yorum yapmışız diyelim. Ama görünen köy de kılavuz istemez. Bugün o kadroda olmayı hakeden ama olamayan en az üç oyuncu var ki, bana göre sizin ''Siz bilmezsiniz, ben bilirim''mantığınızın kurbanı oldu. Bir antrenörü ''En iyi'' yapan, oynayanın da oynamayanın da mutlu olduğu bir takımdır. Oyuncu oynatılmadığında biliyorsa ki bu doğrusu, o takımı kimse tutamaz. Geçerli olan tersi ise vay halinize. O zaman "Biz bitti demeden bitmez" sloganı da kurtarmaz sizi.   Bu gurur hepimizin   A Milli futbol takımımız kadar, bizi Avrupa Futbol Şampiyonası'nda  gururlandıracak bir isim de Cüneyt Çakır. Şampiyonlar Ligi'nde final yönetmiş tek Türk hakem olarak göğsümüzü kabartan Çakır, bu kez de Avrupa'da çalacağı düdüklerle gururumuz olmaya devam edecek. Türkiye'de yönettiği maçlarda her ne kadar eleştiri alsa da, Avrupa'da medya ve taraftar baskısından uzak çok iyi maçlar yöneten Çakır, şu anda dünyanın en formda hakemleri arasında gösteriliyor. Yıllarca Cüneyt Çakır mı, Fırat Aydınus mu karşılaştırmasına maruz kalan Cüneyt Çakır'a kariyeri boyunca yapılmış en büyük haksızlıklardan biridir bana göre bu kıyaslama. Cüneyt Çakır'ın kuralcı, Fırat Aydınus'un ise yorumcu olduğunu söyleyenlere, hakemliğin kuralları uygulamak olduğumu hatırlatmak, abesle iştigal olmaz sanıyorum. Temennimiz odur ki, hem A Mili futbol takımımız, hem de Cüneyt Hoca gidebildiği kadar ileri gitsin Fransa da diyerek, har hafta olduğu gibi Albert Camus'nün sözleriyle bitirelim bu haftayı da; ''HAYATTA BİLDİĞİM NE VARSA HEPSİNİ FUTBOLDAN ÖĞRENDİM, ÇÜNKÜ TOP HEP BEKLEMEDİĞİM KÖŞEDEN GELDİ'' 

Önceki ve Sonraki Yazılar