S. Ersu Hızır

S. Ersu Hızır

Bir yıl sonra 16 Temmuz

Bir yıl önce bugün ordu ve polis içerisindeki küçük bir gurubun demokrasiye karşı kalkışma harekâtının bastırıldığı günün ilk saatleri idi.

Kalkışmaya katılan silahlı gruplar küçük olsa da ilk kez TBMM saldırıya uğruyor, bombalanıyordu.

Bu kalkışma hareketine girişen hain Fetö terör örgü- tünün nasıl örgütlendiği, bir bir ortaya çıktıkça ne denli büyük bir tehlike atlattığımızda ortaya çıktı.

Bu örgütün elli yılı aşkın bir sürede Cumhuriyet’e karşı, Laik Demokratik parlamenter sistemi yıkmak amacıyla kimlerle işbirliği yaptığı, kimleri bünyesinde barındırdığını öğrendik ve öğrenmeye devam ediyoruz.

Kimler yok ki?

Üniversite rektörleri, öğretim üyeleri, araştırma görevlileri… Diyanet İşleri Başkanlığı’nda görevli yüzlerce din görevlisi, cami imamları… Anayasa Mahkemesi, Yargı- tay, Danıştay, Sayıştay gibi yüksek yargı organlarında gö- revli adli ve idari hâkimler, savcılar, denetçiler… Sağlık Bakanlığı personeli, doktorlar, hemşireler, ebeler…

Generalden erine kadar çok sayıda ordu mensubu…

Vali, kaymakam gibi çok sayıda mülki amir, idari çalı- şanlar… Emniyet müdüründen polise kadar çok sayıda emniyet görevlisi, MİT görevlileri… Başbakanlık, Milli Eğitim, Sağlık, Orman, Gümrük, İçişleri hemen hemen bütün bakanlıklarda, yerel yönetimlerde çok sayıda yö- netici, memur, işçi, TRT, Anadolu Ajansı gibi devletin haber ajanslarında görev yapanlar…

Kısaca devletin her kademesinde, yargıda, orduda, emniyette, bürokraside her yerde örgütlenmişlerdir.

Çok sayıda petrolcü, müteahhit, iş adamı… Bütün bunlar kalkışma sonrası devlet içerisinde örgütlenmenin ulaştığı boyutları bize gösterdi. Yün yumağı gibi bu karışık örgütlemenin ayıklanması sırasında gözaltına alınanlar arasında mutlaka suç- suzlar da vardır.

Bunların bir kısmı serbest bırakılıp görevlerine iade edildi, bir kısmı umutla beklemekte. Kurunun yanında yaş olarak yananların bir an önce tespit edilerek özgürlüklerine kavuşmaları dileğimiz.

Bu güne değin Fettullah Gülen için genelde hep İzmir’de imamlık yaptığı dönemden başlanarak konuşulmakta. Öncesi hakkında fazla bilgi verilmemekte.

Yıl 1961… Erzurum’da faaliyet gösteren “Komü- nizmle Mücadele Derneği’nin Erzurum Temsilcisi kimdir?

O yıllarda örgütleme çalışmasına başlayan Fettullah Gülen.

Soğuk savaş döneminde ABD ve İngiltere kendi çı- karlarını sürdürebilmek için toplumu uyutmak, kamplaş- tırmak için şırınga ettikleri konularda, çıkarlarını koruması için dernekler kurdurtmakta, toplumu suni ayrımlarla ikiye bölmekte idi.

Saf temiz Anadolu gençliği de iyi duygularından uzaklaştırılarak, çatışma ortamına sürüklenmeye çalışılı- yordu. Gençliğin bölünerek kendi içerisinde çatışmaya yönlendirilmesi ile toplumsal birlikteliğimiz zayıflatılmaya çalışılıyordu.

Kendi içerisinde çatışmaya giren, eğitimden, üretimden uzaklaşan, düşünme yetisini körelten, sormaktan vazgeçen genç nesiller böylece Cumhuriyet’in aydınlanma ışığından uzak tutulacak yönlendirmeleri daha kolay olacaktı.

Halkımızın iyi niyetinden yararlanmak isteyen emperyal güçler bu ve benzeri dernekler aracılığıyla bir yandan kitlelerin bilinçlenmesinin önüne set çekiyorlar,

Diğer yandan tarikat cemaat örgütlenmeleri ile halkın kutsal kitabımız “ Kuran’ı” Türkçe okuyup öğrenmesini engelleyerek, üfürükçü hocaların gözleri yaşlı söylemleri ile bilimsel gerçeklerden uzak kendilerine bağlı kitleler yetiştirmeye çalışıyorlardı.

Emperyalist ülkeler Fettullah Gülen’in kişiliğinde bu iki misyonu da yükleyerek emellerine ulaşmaya çalışmış- lardır.

Ülkemizde 15 Temmuz hain, kanlı darbe girişimi sonrası çıkan tablo ürkütücü ve düşündürücüdür.

Fettullah Gülen bu örgütleme çalışmalarını elli yılı aşkın zamandır kimlerin maşalığını yaparak gerçekleştiriyordu.

Kendisini siyasi olarak destekleyen, örgütlemesine katkı koyan, bürokraside ve iş dünyasında bu güne değin saklanmayı başaran bağlantıları ortaya çıkarılmalı, yargı önünde hesap sorulmalıdır.

Ülkenin tüm kamu kurumlarını, ordusunu, emniyet birimlerini örümcek ağı gibi saran bu örgütün çökertilebilmesi siyasi destekçilerinin ve onların dış bağlantıları- nın ortaya çıkarılması ile mümkündür.

Kısa sürede suçluların adalet önünde hesap vermesi, ülkemizin normal koşullara dönmesini yetkililerden bekliyoruz.

Bunun için Akıncılar Hava Üssü’nde görevli O.K. rumuzlu subayın savcıya verdiği ifadenin gereği gerekli önlemlerin niçin alınmadığı,

Ordunun Hava Kuvvetleri imamı Adil Öksüz’ü iki cep telefonu ve GPS cihazı ile serbest bırakan, bıraktı- ran idari ve siyasi irade ile bağlantılarının ortaya çıkarılması,

Demokrasiden yana, Laik Demokratik Cumhuriyetimizin gelişmesini isteyen, sosyal hukuk devletine inanan her kesin vatandaşlık görevinin gereğidir.

Yoksa yakalanamayan, kriptocu üyeleri yer altına saklanan, demokrasi düşmanı bu örgüt tamamen bertaraf edilmedikçe tehlike geçmiş değildir.

Bir kez daha böylesi tehlikelerle karşılaşmamak için; Misakı Milli sınırları içerisinde okullarımızdaki eğitim programları ile fikri hür vicdanı hür nesiller yetiştirecek ilme ve fen’e dayalı araştırıcı, üretken gençler yetiştirmek zorundayız.

Bunu yapmalıyız ki, devletin tüm birimlerini ‘örümcek ağı gibi saran bu örümcek kafalı’ insanlar bir daha yetişemesin, örgütlenemesin.

15 Temmuz’u bayram günü ilan ederek hassasiyetlerini gösteren yöneticilerden, vatandaş olarak bu konuda da gereğini yapmalarını beklemekteyiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar