O ağaçlar kesile!

Eskiden ürküyordum, artık çok ama çok korkmaya başladım!

Birileri Recep Tayyip Erdoğan’ı ve daha da önemlisi Türkiye’yi gerçekten seviyorsa, bütün cesaretlerini toparlayıp, hatta sıfır noktasına inmeyi, belki de Silivri’ye bile gitmeyi göze alarak, Başbakanı mutlaka uyarmalılar!

Mesela nasıl?

Şimdi elbette ki, kendine güveni zirveye vurmuş olan Erdoğan’ın koluna girip, “Yav Tayyip! Bak biz arkadaşız! Artık seni uyarmam lazım! Cümleten sakata gidiyoruz!” demeye kalktın mı, o an bittin!

Bence birileri emirleri altında olan TRT’den rica etsinler, “Dediğim dedik, çaldığım düdük!”çü liderleri ve yönettikleri ülkelerin feci sonlarını gösteren bir belgesel hazırlatsınlar!

Sonra da “Ayran partisi var!” diye, Tayyip beyi de davet edip hep beraber “Kıyak kafayla” seyretsinler! (Yakında “Kıyak”ın ne anlama geldiğini de anlatmamız lazım artık)

Hatta belgeselden sonra, Hitler’in son 24 saatini anlatan “Çöküş” filmini de ardına dayasınlar!

O filmde en ibret alınacak mesele, Rus Ordusu Hitler’in sığınağının dibine gelmişken, dostlarının “KORKUDAN” onu “Zafer yakındır” palavrasına inandırmalarıydı!

Başbakan bu uyarıyı dikkate alır mı?

Bana artık çok geç gibi geliyor!

Çünkü zirvedeki siyasetçilerde bir sınır var!

O sınır aşıldı mı, felaket kaçınılmaz oluyor!

Irak’ta mezhep kavgası var, insanlar ölüyor!

Suriye’de mezhep kavgası var, 100 bin mevta!

Ölen öldüren Ümmet-i Muhammed!

Suriye’de uygulanan “Meraklı Turşucu” siyaseti, Türkiye’yi ateşin ortasına savurdu ama 52 ölüme rağmen henüz yandığımızın farkında değiliz!

Bu ülkeyi yönetenler; Çorum’u, Kahramanmaraş’ı, Malatya’yı, Sivas’ı hiç mi hatırlamıyor ki, Türkiye’de mezhep kavgasının ufak bir kıvılcıma baktığının farkında değiller!

Peki abi, 77 milyonluk ülkede 25 milyon Alevi yaşarken, yeni köprüye bu 25 milyon vatandaşın maalesef ismini duymak istemediği Yavuz Sultan Selim adını vermekte amaç ne?

Acelecilik mi, önemsememek mi, adam yerine koymamak mı, yangına benzin dökmek mi, dalga geçmek mi?

Bunların dışında aklıma gelenleri buradan yazmam imkânsız!

Osman Bey, Alpaslan, Kılıç Arslan, Kanuni Sultan Süleyman, hatta madem ki “barış sürecine” girildi, bu ülkede herkesin sevdiği Selâhaddin Eyyubi olamaz mıydı?

George W. Bush, HÜSEYİN Obama, Beyzbol Sopası, Kafadaki Çuval Köprüsü bile olabilir, bize de eğlence çıkardı!

Bakın Gezi Parkı’nı korumaya çalışanlar, dün sabahın şafağında biber gazlarını yiyip püskürtülmüşler!

Boşuna uğraşmasınlar!

Ulu Hünkârım, Fatih Sultan Mehmet’in o ünlü kanunnamesine rağmen irade buyurdu:

“O ağaçlar kesile, karşı çıkan kelleler yere düşürüle!”

Ahhhh, bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete!

Önceki ve Sonraki Yazılar