Bombadan daha kötüsü

Bir süredir sosyal medya hesaplarında, cep telefonlarının anlık mesaj uygulamalarında dehşet verici bilgiler dolaşıyor.
İnsanlar bu mesajları birbirleriyle paylaşıp ışık hızında yayılmasını sağlıyorlar.
Bunlardan biri Kemal Soydere adıyla geliyor.
Aslında bir dizi karakteri, hayali bir isim.
Birkaç gündür "arkadaşlar panik yaşamayın" diye başlayıp okuyanları korkuya  sürükleyecek mesajlar atıyor.
İstanbul'da bombalar patlayacağını, metroları, alışveriş merkezlerinden uzak durulmasını, ortalığın kan gölüne döneceğini söylüyor.
Kaynak?
Diyarbakır'daki asker arkadaşlar, yengemin doktor arkadaşı, halamın kızının komşusu.
"Fatih'te bir evden 175 tane Kaleşnikof çıktı bunun gibi kaç ev var belli değil" diye palavranın dozunu artırsa da epeyce büyük bir kalabalığı kendisine inandırmayı beceriyor.
Taksim, Beşiktaş gibi semtlerde sokaklar boşalıyor, meydanlar ıssızlaşıyor.
Ve neredeyse söylediği günde, söylediği yerde bomba patlıyor.
Taksim'de İstiklal Caddesi'nin göbeğinde...
Peki, ne istiyor Kemal Soydere? Neden bunu yapıyor? Nasıl biliyor?
Kemal Soydere profesyonelce hazırlanmış "gri propaganda" yapan psikolojik harp unsuru.
Asıl amacı "kanal yaratmak". Zamanı geldiğinde kalabalıkları yalan yanlış bilgilerle manipüle etmek için iletişim kanalları açıyor. Toplumu psikolojik harp yoluyla bir şeylere hazırlıyor.
Bombalardan çok daha kötü, çok daha tehlikeli bir şey yapıyor. Uğursuz bir şeyin, ciddi, organize, donanımlı bir gücün habercisi.
2002 yılında basılmış bir kitap var; adı "Psikolojik Savaş". Yazarı Profesör Nevzat Tarhan. Önsözde "Millî Güvenlik politikalarını belirleyenlerin hata yapmamaları, toplumu iyi okumalarına bağlıdır. Böyle bir konuya dikkati çekmek benim için ahlâkî bir görevdi." diyor.
Provokasyon tipi psikolojik savaşı anlatırken çok ilginç şeyler söylüyor.
"Saldırı türünde bir psikolojik savaş yöntemidir. Önceden planlanmadan, genellikle "ani görevler" şeklinde ortaya çıkar. Miting, gösteri ve cenaze törenlerinde topluluğun içerisine sızarak, inandırıcı birkaç kelime ile orada bulunanların hassasiyetlerini tahrik edecek söylemlerde bulunur, gerginliği arttırır ve öfkeyi ateşler. Bunu yaparken kullandığı silah, yalan bilgidir. Mutsuz, eğitimsiz, yüksek beklentilerine cevap bulamayan işsiz ve yoksul grupları etkiler, 1 Mayıs 1977, Kahramanmaraş, Sivas, Çorum, 1990 sonrası gazeteci, bilim adamı cinayetleri olayları ile o tarihteki basına servis yapılan bilgi arasında bağlantı kurulursa, bunların terörle mücadele için oluşturulan ani görevler oldukları fark edilebilir."
Ne dediğini anladınız mı?
Kalabalıklara yönelik katliamlar, gazetecilere, aydınlara yönelik suikastlar "ani görevlerden" ibaret. Görevlinin kim olduğunu ve kimin adına görev yaptığını 1980 yılındaki darbe ve onu izleyen faşist yönetimle gayet iyi anladık.
5 Haziran'da başlayan, Suruç, Ankara, İstanbul gibi şehirlerde yaşanan katliamlarla adım adım tırmanan bir şiddet sarmalının tam ortasında, Kemal Soydere'nin uğursuz kehanetlerini ve "terörle mücadelede ani görevleri" bir kez daha düşünmek gerekiyor.
 


Önceki ve Sonraki Yazılar