Bu iş “İnce”ldiği yerden kopacak...

24Haziran seçimleri siyasi tarihimizin en önemli dönemecidir. Sadece Cumhurbaşkanı seçimi ve TBMM’nin yenilenmesinden ibaret değildir. Aynı zamanda 16 Nisan referandumu ile yapılmış olan anayasa değişikliklerinin uygulamaya konacağı ya da  parlamenter sistemin kurumlaşacağı bir sürecin başlangıcı olacaktır. 
Seçimi, kendisini tek seçici ilan eden Erdoğan’ın kazanması halinde son yıllarda yaşanmakta olan gerilimler, belirsizlikler artarak devam edecek. Her kim olursa olsun bir başka adayın kazanması halinde Türkiye’de demokrasinin rayına oturması için yeni bir dönem başlayacak.

***

Genel değerlendirmenin ardından ayrıntılara geçelim...
Seçim ikliminin ilk gösterdiği gerçek şu: Türkiye, tek kişinin dayatma yönetimine teslim olmayacak!
Seçim sonuçları ne olursa olsun, bu olmayacak. Seçimin koşullarını ve takvimini belirleyen Erdoğan, seçim sürecini ve devamında sonuçlarını da kendisinin belirleyeceğini düşündü. Kendisi ittifak yapacak, muhalefete böyle bir ortam ve zaman bırakmayacak... Böylece, yarış varmış gibi bir görüntü altında seçime gidilecek... Süreç içinde hedefi engelleyen durumlar olursa her yöntem kullanılarak bertaraf edilecek...
Olmadı...
Saadet Partisi, AKP çizgisinin çelik çekirdeğini zedeledi. “Genlerimizden gelen bir akrabalık olabilir ama ben seninle yol yürümem” dedi...
İyi Parti, Erdoğan’ın ortağında heyelan etkisi yaptı.
Halkların Demokratik Partisi, her türlü baskıya karşın “Türkiye’nin partisiyim” demeyi sürdürdü.
Cumhuriyet Halk Partisi, AKP dayatmaları karşısında geniş tabanlı bir parlamento yelpazesi oluşturdu...
Bu durumun anlamı şudur: 
Türkiye’de demokrasinin rayına oturması için harekete geçecek, gidişe teslim olmayacak bir mücadele birikimi vardır...

***

Gelelim esas konuya...
Muharrem İnce, gündemi belirleyen, medya zincirlerini adım adım kıran, ne istediğini bilen, odaklandığı hedefe inanan bir cumhurbaşkanı adayı olarak sahneye çıktı...
Günlerdir Samsun’dan Düzce’ye, Uşak’tan Artvin’e İnce’nin mitinglerine katılıyorum. Trabzon, Artvin-Borçka, Kırıkkale mitinglerinde yağmur vardı. Miting alanlarında göletler de oluşmuştu... Buna karşın alanlar doluydu; insanlar ayaklarındaki gölete, tepelerinden boşalan yağmura aldırmaksızın miting alanından ayrılmadılar.
İzmir’in 5 ilçesinde, Menderes, Ödemiş, Kemalpaşa, Bergama ve Aliağa’daki mitinglerin her biri büyük bir il mitingi gibiydi.
Erdoğan başlangıçta İnce ile doğrudan muhatap olmak istemez bir havadaydı. Ancak İnce onu mindere çekmeyi başardı. 
İnce, kendisini Erdoğan’ın bir doz üstünde konumlandırdı ama tepeden bakan bir görüntü vermedi. 
İnce, oyunun kurallarını Erdoğan’ın belirlemesine izin vermedi. “kuralıyla yarışalım, kural dışı işlere girişirsen ben daha alasını yaparım, bu yola girmemeyi öneriyorum” mesajı verdi. Erdoğan’ın bu mesajı ne ölçüde aldığını göreceğiz. 
Miting alanlarında kadınlar öndeydi. Borçka’da 80 yaşın üstündeki bir kadın, 18 yaş çevikleriyle İnce’nin kürsüsüne çıktı. Bir sarılmak istiyordu. İnerken bizi görüp, boynumuza atlaması ömür boyu unutmayacak bir heyecandı. Kırıkkale’de yağmurdan sırılsıklam olmuş; kıyafeti, tarlaya gidecekken mitinge geldim diyen bir kadın İnce’nin konuşmasının ardından seslendi:
“Ben Hasandede’den geldim. Ömrümde ilk defa bir mitinge geliyorum. Bu yiğit oğlanla olacak bu iş...”
İnce’nin mitinglerinde bir başka gözlem de şu; insanlar sonuna kadar kalıyorlar... İnce’nin sözlerine katılıyorlar, gülümsüyorlar, onaylıyorlar, heyecanlanıyorlar...
“İnce” pek çok benzetmeye açık, anlatım gücü yüksek bir sözcük... Muharrem İnce de bunu yeri geldikçe yapıyor; “İnce hastalığa tutulacaklar” diyor, “Devlet yönetimi incelik ister” diyor...
Bize göre de bu karanlık gidiş ‘İnce’ldiği yerden kopacak... 
“Bir  şey değişir, her şey değişir” diye söz vardır...
İnce bir değişiklik siyasette çok şeyi değiştirecek bir yol açtı...

Önceki ve Sonraki Yazılar