Süleyman Karan

Süleyman Karan

Bu karanlığa karşı tek yol bir aradalık

TÜRKİYE tarihine teneke harflerle yazılacak, partisini dağıtıp siyasal islamcıların kuyruğuna takılan sözde milliyetçi siyasetçi, bütün muhalif partileri art arda sıralayıp, “Küresel senaryolara sığınan CHP, HDP, İP, FETÖ, PKK ve bir kısım siyasi eskiler kardeşlik ruhunumuzu sarsamayacak” demiş. O sıra aklına sadece bunlar gelmiş olduğundan ve anadilini konuşmaktaki yetersizliğinden bu kadarını sayıvermiş. Yoksa her seferinde aklına ne eserse onu sayacak kadar siyasi kültürden yoksun! ‘Bir kısım siyasi eskiler’ derken de, kendi köhneliğini unutuvermiş. Zırvanın ötesinde bir komplo teorisiyle yok ettiği partisinin ve kuyruğuna takıldığı İhvan kalıntısı oluşumun tepe taklak gittiğini gördükçe iyiden iyiye zırvalıyor. Bu ülkeyi satanlar, bu ülkenin başına gelmiş en karanlık tehlike siyasal islamcılar, artık ideolojik hegemonya kuramadıkları için her türlü siyasi ahlaksızlığı ve her türlü yasadışı yöntemi kullanarak iktidarlarını sürdürmeye çalışıyor. Amaçları, 2019 seçimlerinde bir sandık darbesi daha yaparak, işi bitirmek. İşini bitirmek dediğimiz, bu güzel vatanı yok etmek! Zira o seçimlerden sonra, eğer becerebilirlerse tam anlamıyla bir gerici totaliter diktatörlük kurulmuş olacak.

Tek güçleri, bizim ayrılıklarımız

Karşımızda; suni dengeler üzerine kurulmuş, siyasal islamcılar, faşistler ve bir grup derin devlet eskisinin olduğu bir çete var. Bu çetenin egemen olduğu kolluk kuvvetleri ve hızla örgütlediği paramiliter sürüleri var. Özellikle sonuncusu, bir iktidarın ne denli zayıf ve çaresiz olduğunun bir göstergesi, zira tüm politikaları iflas etmiş durumda. Ekonomik hedefler masal olmuş, emperyal hayaller Suriye’de çö- pe atılmış... Kutuplaştırma üzerine kurgulanan iç siyaset ise tıpkı dış politikada olduğu gibi tersine tepmek üzere... Ama bunlar bugüne kadar bu ülkeye tebelleş olmuş tüm belalardan farklı olarak öyle zayıf düştükleri için takkelerini alıp gidecek cinsten değil. Gerekirse her türlü fitne fesatla bu ülkeyi birbirine düşürmeyi göze alacak kadar tehlikeli...

Bu sebeple, artık bu ülkenin onurlu ve yurtsever insanlarının her türlü kişisel çıkar, siyasi fikir ayrılıkları, etnik, dini ve ideolojik önyargılarını bir köşeye koyup, bir arada bu karanlık güçleri geldikleri yere göndermesi, bir mecburiyet.

Kim olursan ol, yine de katıl...

2019 yılına kadar olan süreç, bu ülkenin geleceğini de şekillendirecek. Dindar, milliyetçi, merkez sağ, liberal, Atatürkçü, sosyal demokrat, sosyalist, özgürlükçü, herkesin bir arada, ortak akılla, tek bir cephede hareket etmesiyle, bu başarılabilir. Zira dünya tarihinde, zorbalığın, paramiliter güçlerin, kolluk kuvvetlerinin yenebileceği hiçbir şey yoktur.

Yeter ki bizi her seferinde bölen şu önyargılarımızı bir seferlik olsun kenara koyalım ve bu kez kendi ayağımıza sıkmayalım! Partilerin, her birinin kendi seçim perspektifleri var, bundan daha doğal da bir şey olamaz. Diğer siyasi oluşumların da öyle... O sebeple, temsiliyete ya da geçici ittfaklara bağlı, bildik siyasi oluşumlar dışında bu ülkenin yurtseverlerini bir araya getirecek, sokakta, mahallede, ilçede, tabandan tavana gelişecek yepyeni bir siyasi yapılanmaya daha ihtiyaç var. Biri diğerini dışlamıyor. Ama bu yeni oluşum, muhalefeti tek bir hedef için bir arada mobilize etmeyi sağlayacak gibi görünüyor. Referandum öncesinde kendiliğinden oluşan ve bu iktidarı bü- yük ve aleni bir sandık darbesi yapmak zorunda bırakan, biraz da Hayır Meclisleri’nin ve Hayır ve Ötesi gibi oluşumların çalışmalarıydı. Bu oluşumlar birliğin sinerjisini kanıtlamıştı. Yani bu konuda net bir tecrübemiz de var.

Ortak akılla, bu akılsızlığı yeneriz

İster İYİ Parti’den, ister CHP’den, ister HDP’den ya da SP’den, ister örgütsüz, partisiz, bu yurdu seven herkesin bir arada, ortak akılla ve bireysel katılımla içinde yer alacağı bir halk hareketi, bu halk düşmanı siyasal islamcılara karşı en etkili panzehir olacaktır. Bu ülkenin geleceği, kendi kişisel çıkarlarımızdan, parti çıkarlarımızdan, hayallerimizden çok daha ötede... Çünkü eğer bu kez de bir arada özgürlük ve adalet için mücadele etmeyi başaramazsak, ne kişiselliğimz kalacak, ne ortada bir parti ya da seçim, ne de bir ülke...

Güçlüyüz, gücümüzü görecek aklımız ve direnecek onurumuz olduktan sonra, her karanlık gücü tarihin çöplüğüne atmamız işten bile değil! Unutmayın; karşımızdaki kaba kuvvet ve yolsuzlukla semirmiş akıl yoksunu bir güruh... Akademisyeni Nuh’un cep telefonundan bahseden, yandaş medyası ahlaksızlık içinde dilenen, ilçe örgütünde nemalanmak dı- şında tek bir hayali olmayan bir güruh... Tarih boyunca aklı olan her zaman zafer şarkısını söyler, yeter ki aklını meydana çıkarsın! Artık, hep birlikte, mahalle mahalle, sokak sokak bu ülkenin kurtuluşu için harekete geçme zamanı... Ya da sonsuza kadar akılsızlığımıza ağıt yakmak dışında bir şey kalmayacak elimizde!

Önceki ve Sonraki Yazılar