Bu katar, bizi önüne katar!

Gündem kavramı, bir günün değil, içinde bulunan birkaç günün ana konusu olarak bilinirdi.

Küresel gündem açısından pek bir şey değişmedi.

Türkiye’de önce sadece o güne ait olayları tanımlamak için kullanıldı.

Son yıllarda gündem olarak tanımlayabileceğimiz olayların içinde saatlere bölünmüş olaylarla dolu konularla uğraşır duruma geldik.

Böyle giderse konuları gündem yerine “saatdem” olarak tanımlayacağız.

Peki, neden gündem bu kadar hızlı değişiyor?

Aslında değişmiyor.

Her zaman olduğu gibi dünyanın her yerinde değişik şeyler oluyor.

Biz ülke olarak her şeye maydanoz olduğumuz için her değişikliğin parçası olarak gündemin içinde yer alıyoruz.

Bunun yanına ülke içinde yaşananları da eklerseniz, gündem sizin hayatınız oluyor.

Sınırlarımızda yaşanan gelişmelerin gündemimiz olması çok normal.

Yıllardır izlenen politikaların yanlışlığı, bu yaşananların belki de tek nedeni.

Esat’la Eset arasındaki küçük farkın bilançosu yüz binlerce can, milyonlarca göçmen, milyarlarca harcamaya mal oldu.

Bu politikaların sürdürülmesi için bizden çok uzakta, KATAR’da bir Emir “kardeşimiz” oldu.

Ekonomimiz tıkandıkça, petrol zenginliğinden kaynaklanan paralarına yanaştığımız aşiret reisi.

Mısırda Mursi ile kurulan benzeri ilişkiler SİSİ engeliyle “akamete” uğramıştı.

Mursi tutuklansa da inadımızı sürdürdük, RABİA mirasını devraldık.

Bu mirasın kullanılması için “Müslüman Kardeşleri” de koruyuculuğa soyunduk.

Medyadan gizlense de büyük imkânlar sağlanarak ülke “Müslüman kardeşlerin üssü” durumuna geldi.

Suriye’deki terörün kaynağı olan bu örgütün tutuklularının serbest bırakılmasını istediğimizde alınan olumsuz cevaptan 2 saat sonra ESAT, ESET olmuştu. Sonra KATAR devreye girdi.

Parası çok aklı kıt bir Aşiret Reisini kandırmak bizim için hiçte zor olmadı.

Şam’da Cuma namazı kılma kandırmacası gibi kısa zamanda Suriye’yi dizayn edip, IŞİD’in oluşturacağı Türkiye-Katar arasındaki koridorla, Katar’ın petrol ve gaz kaynaklarının Akdeniz’e açılacağı vaadiyle Emir’de BOP’un içine girmiş oldu.

İş uzadıkça uzadı.

Ne Esat gidiyordu ne de IŞİD beklenen koridoru tamamlayamıyordu.

Katar’da öyle bir pisliğe taşındı ki, Emir geriye dönemez bir yola girdi.

Gündem kalabalık olabilir ama hepsinin odağı KATAR.

Emir masum mu değil elbette ama bizim katkılarımızın da farkında.

Arap Aşiretlerinde gelenek olan aile içi bir darbe ile alaşağı edilirse, yerine gelecek emir KATAR’a olan tepkiyi tersine çevirmek için bize düşman olmak zorunda kalacaktır.

Böyle bir darbe girişiminde Katar’daki Mehmetçiklerimiz Emir’i korumak adına şehit olursa bu da bir başka felaket olur.

Emir yerini korur ve Katar’ın dışlanmasını “Sorgulamaya başlarsa” bizim onu oyuna getirdiğimizi dünyaya ilan ederek Arap dünyasındaki yerini korumak isteyebilir.

Bu da dışlanan Katar’ın yerini Türkiye’nin alması anlamına gelecektir ki, düşünmek bile ürkütücü.

Kısacası, Bu KATAR bizi önüne KATAR ise, yandı gülüm keten helva.

Önceki ve Sonraki Yazılar