Yeni bir 'Philadelphia Deneyi' mi?

Huyum kurusun. Bir konuya takınca takıyorum. Bu seferki takıntı konum ise; halen bulunamayan şu MH-370 sefer sayılı Malezya uçağı. Konuyu biraz takip ettiğinizde, gerçekten inanılmaz gibi gelen çok sayıda iddia ile karşılaşıyorsunuz.
 
Nitekim ben de 17.03.2014 tarihli ‘Hayalet Uçak’ başlıklı yazımda, bu olayın yeni ve ‘11 Eylül’vari bir dünya kaosu yaratmak için yapılmış bir operasyon olabileceğini vurgulamıştım. (Ancak piyasadaki teorilerden farklı olarak; bunun korsanlar ya da pilot tarafından değil, uzaktan kontrol sistemiyle sistemler kilitlenerek, başka bir merkez tarafından yapılabileceğini belirtmiştim). Öyle veya böyle, ortada garip bir hokus pokus olayı vardı!
 
Fakat şimdilerde gözüme çarpan bir haber bende daha başka ‘acaba’ların doğmasına yol açtı. Biliyorum; henüz bu tezi savunan yok. (Ya jetonları daha düşmedi ya da uçuk, kaçık diye damgalanma korkusundan herhalde)… Fakat ister istemez, aklıma geçmişte yaşandığı iddia olunan bir deney olan ‘Philadelphia Deneyi’ni getirdi.
 
Lakin önce “Uçakta 20 radar uzmanı vardı” başlığıyla verilen haberde geçenleri aktaralım. İngiliz gazetesi The Express’e göre; uçaktaki 20 yolcu ‘askeri radar ve elektronik savaş uzmanı” mevcuttu. Bu uzmanlar ABD’li savunma teknolojileri şirketi Freescale Semiconductor bünyesinde çalışırlarken, yetkililer Boeing 777 tipi uçak kaybolmadan birkaç gün önce “uçakları askeri radar sistemlerine karşı görünmez kılacak yeni bir cihaz geliştirdiklerini” duyurmuşlardı.
 
Şirketin sözcüsü Mitch Haws’ın 12’si Malezya, 8’i de Çin vatandaşı olan uzmanları için “Hepsi çok deneyimli, değerli teknik bilgiye sahip çok önemli insanlar. Kayıpları kesinlikle şirketimizi derinden etkileyecektir” dediği de haberde yer alıyor. Ne ilginç, tam içi çok önemli kişilerle dolu bir tür ‘Isparta Uçak Kazası gibi hani!
 
O halde, aklımıza ister istemez şu soru gelmektedir. Bu uçuş aslında askeri bir deney midir? Yeni bir teknoloji mi denenmektedir? Yahut bu teknolojiden rahatsız olabilecek bir güç sabotaj mı tertiplemiştir? Bir tür teknoloji casusluğu operasyonu mu söz konusudur? Uçak bu amaçla kaçırılmış veya enterne mi edilmiştir? Belli beyinlere toplu suikast mı yapılmıştır? Bir teknoloji hırsızlığı mı söz konusudur? Öyle ya, yoksa bir uçuşa 20 radar ve elektronik savaş uzmanı topluca neden doluşsun ki?
 
Yahut o deneyde bir şeyler mi ters gitmiştir? İddia olunan ‘görünmezlik teknolojisi’ nedir? Sonuçta, uçağı tümden mi ortadan kaybetmiştir? Tam bu noktada başlıktaki soruya dönersek bu aslında bir tür ‘Philadelphia Deneyi’ midir?
 
28 Ekim 1943 tarihinde ABD Donanması bir görünmezlik deneyi yapmıştır (Rainbow Project). Limanda demirli DE 173 sınıfı USS Eldridge destroyeri bir elektronik sis içinde birkaç dakika içinde gözden kaybolmuş, 600 kilometre ötede ortaya çıkmış, sonra gene geri gelmiştir. Einstein’ın ‘Birleşik Alan Teorisi’ne göre ve elektromanyetik mıknatıslanma olarak yapılan deneyin bütün kayıtları yok edilmiştir. İddiaya göre; birçok sorun ortaya çıkmış, mürettebattan çıldıranlar, kaybolanlar, uzuvları eriyenler veya gemiye yapışanlar olmuştur. Deney iptal edilmiştir.
 
Ne kadar enteresan bir dünyada yaşıyoruz değil mi?
 
NOT: Bu satırların yazıldığı esnada Avustralya Başbakanı Tony Abbott Avustralya açıklarında henüz kimliği belirsiz iki enkaz parçasının uydu fotoğraflarından tespit edildiğini söylemişti. Olabilir ama bunlar bütün dünyanın böyle düşünmesini isteyen birileri tarafından sonradan koyulmuş uydurma deliller de olabilir. 

Önceki ve Sonraki Yazılar