Bunca kan ve gözyaşı sarsmıyor mu sizi hiç?

Şu hale bakın! İki gün arayla 29 şehit… 16’sı asker, 13’ü polis… Ve operasyonlar… Bilmem ne kadar terörist etkisiz hale getirildi!
Yazık ki ne yazık!

Sanki bir sinemadayız… Işıklar söndü ve film başladı… Karanlık salonda kimse kimseyi görmüyor ya da fark etmiyor… Sadece ortada bir perde… Bir avatar, bir kurgu bilim filmi seyreder gibiyiz…  Ülkenin bir bölgesinde yer altına bombalar döşenmiş… Ve bir avuç kana susamış manyak, maceraperest şerefsiz, bu bombaları uzaktan kumanda ile patlatıp, insanların lime lime olmasını, “büyük bir hayranlıkla”  fütursuzca seyrediyor!

Böyle bir vahşet; hangi insanlık anlayışı, hangi ideoloji, hangi hak arayışı ile açıklanabilir? Bu yöntem ve stratejinin terörizmde dahi yeri olduğunu sanmıyorum. Çünkü bu kavga, bir ulusun, bir milletin “varlık- yokluk” savaşı değil!
Vuran kim, vurulan kim? Ölen kim, öldüren kim?

***

7 Haziran seçimlerinden sonra, “sanki bir yerlerden düğmeye basılmış gibi” terör, inanılmaz bir yoğunluk kazandı. Görünen o ki; PKK, strateji değiştirerek, bir süre  “ara verdiği”  kırsal kesimdeki savaşı kent merkezlerine taşımış. Fotoğrafa iyi bakarsak, PKK, “çatışmasızlık” döneminde, lojistiğini oluşturmuş, kimi yerlerde mevziler kazmış, silah yığınağı yapmış. Yollara bombalı tuzaklar döşeyerek, güvenlik güçlerinin hareket alanını daraltmaya çalışıyor. Bunu istihbarat kaynakları da söylüyor zaten.

Peki, devlet ne yapıyor? Daha doğrusu devleti yöneten siyasi kadro ne yapıyor?

Ülkeyi yöneten AKP kadroları, bir yandan PKK’yı lanetlerken, öte yandan da PKK’nin “siyasi uzantısı” dediği HDP’yi de düşman safına koymuş. Oysa HDP, 7 Haziran seçimlerinde yüzde 13 oy oranıyla 80 milletvekili çıkarıp parlamentoya giren bir parti. Sadece Kürt kökenli seçmenin değil, ülkedeki Kürt olmayan vatandaşın da oyunu almış. Üstelik AKP iktidarı, bu parti mensuplarıyla “çözüm süreci” adı altında iç barışı sağlamaya dönük çalışmaları birlikte sürdürdü.

İyi de ne oldu da AKP’nin tavrı, 7 Haziran’dan sonra birden bire değişti? Çözüm süreci neden “buz dolabı”na kaldırıldı?  Bugüne kadar izlediği politikanın yanlış olduğunun farkına şimdi mi vardı? Adama sormazlar mı; Ey devleti yöneten siyasi kadro! Çatışmasızlık döneminde PKK bu hazırlıkları yaparken, sen neredeydin?
İşte bunu anlamak mümkün değil.

***

Acaba bunda AKP’nin 7 Haziran seçimlerinde “tek başına iktidar”ı kaybetmiş olmasının bir etkisi olabilir mi? Ya da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “başkanlık sistemi” fikrinin…
Bilemiyorum…

***

Bir başka ayrıntı…
Acaba, “hangi nedenlerle engellendiği açıklanamayan” AKP-CHP koalisyonu kurulsaydı, Türkiye böylesine bir karanlık süreci yaşayacak mıydı?
Bu sorunun da net bir yanıtı yok!

Ve Türkiye’de bir el; 7 Haziran seçimlerinin ortaya koyduğu siyasi iradeyi bir kenara itip, parlamentoda sayısal bir irade oluşturmanın peşine düşmüş. 1 Kasım’daki seçimin ardındaki gerçek budur!

Ancak bu seçimin güvenliği tartışma konusu… Ülkenin bir bölgesi kan gölüne dönmüş. Ve yarın öbür gün daha başka neler olabileceğini kimse kestiremiyor. Devletin çivisi çıkmış sanki… Sanki kader ağlarını örmüş ve binmişiz bir alamete gidiyoruz kıyamete…

Sahi bu seçim nasıl yapılacak? Yapılabilecek mi acaba? Hadi diyelim seçim yapıldı… Sonuçların meşruiyeti tartışma konusu olamayacak mı? Ve nihayet, 7 Haziran seçim sonuçlarından memnun olmayıp, bundan ders çıkaramayanlar, aynı tablo ile karşı karşıya kaldığında ne yapacak?

Yazık değil mi bu ülkeye? Acaba dünyada; durup dururken kendine sorun çıkarıp, ardından o sorunu çözmek için zamanını boşa harcayan bir başka ülke var mı?

Kaldı ki değer mi ve değiyor mu? Yetmedi mi bunca isyan çığlıkları? Bunca kan ve gözyaşı sarsmıyor mu sizi hiç?

Önceki ve Sonraki Yazılar