Çay yerine boya içmek

Manisa’nın Demirci İlçesi’nde bir köy kahvesindeyiz. Çevredeki dağlara
yavaş yavaş sis inmekte. Panel sonrası köylüler çaya davet ettiler.
Adaçayı içmek istedim. Kahveciye gözüm takıldı. Ocağın üstündeki
raflarda sıra sıra duran renkli kavanozların birinden bir kaşık bir toz
aldı ve bardaktaki suya karıştırdı. Biraz sonra bardak önüme geldi.
Bunun bir boya olduğunu anladım ve içmek istemedim. Kahveci ile
konuşuyoruz. Etrafta 20 metre ötede adaçayı da kekik de bol bol var.
“Bir çocuğa veya yoksul bir kadına beş on lira verseniz, size toplamaz
mı?” diyorum. Kabul etmekle birlikte “bu toz çabuk eriyor” diyor ve
onlara bu yeniliğin sanki bir modernleşme imiş gibi göründüğünü
çıkarıyorum. Daha önce de Bayburt’ta benzer bir olay olmuş idi.
Bayburt’ta her yer kuşburnu. Geliştirmek ve köylünün cebine kuşburnundan
da biraz para girsin diye projeler yapılıyor. Ancak kahveci kuşburnu
yerine ne olduğu belirsiz, markası bile muhtemelen olmayan bir boyalı
suyu önümüze getiriyor. Kokusu ve tadı rezalet.

Köylü sağlıksız şeylerle zehirlenmek bir yana, yerel ekonomiyi kendi
eliyle baltalıyor. Kahvelerde köyün kendi yoğurdundan yapılmış ayranı,
çevreden toplanacak çayları sunulacak yerde yabancı ülkelere kadar para
akışına yol açacak içecekler içiliyor. Bu konuştuğumuz olayı halletsek
şüphesiz kırsal kalkınma sorunu çözülmez ama hiç olmaz ise her köyde en
az bir aile yoğurttan, kekikten, adaçayından, naneden, kuşburnundan
biraz para kazanır. Hiç olmaz ise bir aileyi sefaletten kurtarırız. Onun
harcadığı para köy içinde başkalarına da yeni gelirler oluşturur. Süt
satılır. Sütten para kazanan berbere gider vs.

Güya çay denilen bu renkli boyalar için büyük şehirlerdeki kişilerin
cebine para akıtılıyor. Köy ekonomisini bir kovaya benzetelim. Bu
kovanın dibine yeni bir delik açmak gibi oluyor. Kova su tutmuyor.
Muhtarlıklar karar alarak bu boyaları yasaklayamaz mı? Köylü her
tanıtılanı kabul etme yerine şüpheyle bakmayı öğrenirse başka konularda
da büyük gelişmeler olabilir. Örneğin bazı tarımsal ilaçların gereksiz
yere kullanıldığını biliyoruz. Bazen aşırı azotlu gübre ile örneğin
pamuklar azdırılıyor ve az çiçek açmaya başlıyor. Bu sefer yeni bir
ilaçla bu aşırı dal gelişmesi (mühendis diliyle vejetatif gelişme)
bastırılıyor. Ürün alınmaya başlıyor. Bütün bu gereksiz harcamalar bu
köy ekonomisi kovasında yeni büyük delikler anlamına geliyor.

Ege köylerindeki kahvelerde en çok sevdiğim şeylerden biri de adaçayı
istediğinizde bardağınıza konulan adaçayı yapraklarıdır. Koyuluğunu
ayarlar ve biraz sonra yaprakları siz dışarı çıkarırsınız. Şimdi bunun
yerini yavaş yavaş boyalı tozlar alıyor. Doğru dürüst bir lezzeti yok.
Zehirlenmeye başlıyorsunuz ve köyünüzden dışarı para kaçıyor. Her
değişim iyi olmuyor.       

Önceki ve Sonraki Yazılar