Cerattepe, kan ve yalan

Artvin'de "devlet" ayakta...
Yığdığı binlerce polisle, madene karşı direnen kadınların, çocukların üzerine gazı suyu boca ediyor.
Madeni Cengiz İnşaat'ın Eti Bakır şirketi işletecek.
Cerattepe'deki bütün ruhsatları sekiz yıl önce mahkeme kararıyla iptal edilen ve mühürlenen maden AKP'nin yeni maden yasası ile 2013'te yeniden ihaleye çıkarıldı.
"Adrese teslim" bu ihaleyi Özaltın şirketi 97,7 milyon lira teklifle aldı. İkinci teklifi veren Cengiz İnşaat, rekabete hayli aykırı bir  "rödovans" sözleşmesiyle madene ortak oldu. "Arama ruhsatı" için yapılan ihale Özaltın'ın Enerji Bakanlığı'na sunduğu proje ile bir anda "işletme ruhsatına" dönüştü.
Şimdi bir ton topraktan 1,6 gram altın, 10 gram civarında bakır elde etmek için devasa bir ormanı liğme liğme etmeye hazırlanıyorlar.
"Ülke ekonomisi, yeraltı zenginlikleri" diye söze başlıyorlar ama çevreye siyanür, yalan ve kan saçıyorlar...
Cengiz İnşaat'ın özelleştirmeden ölü eşek fiyatına aldığı Eti Bakır'a bakalım.
Bakır çıkarttıkları Murgul, Damar bir hayalet şehir.
Devasa maden kamyonları, dinamit, toz ve pislikten geriye bir şey kalmadı. Eti Bakır kasabaların, köylerin üzerine bir kabus gibi çöküyor.
İş güvenliği hak getire, beş yıl önce 1 Şubat 2011 günü Damar Bakır Madeni'nde 12 saatlik ağır koşullarda çalışan işçilerden Fatih Kahraman gece 8.30'da meydana gelen "kazada" hayatını kaybetti. Aynı yerde bir ay önce bir kişi daha yine "kazada" ölmüştü.
15 Mart 2012 günü yine aynı yerde sabaha karşı 02.40'da 33 yaşındaki Hasan Ademoğlu kamyonuyla 60 metre yükseklikten uçuruma yuvarlanarak öldü. Günde 12 saat çalışan Ademoğlu, yükünü boşalttıktan sonra çay molası verecekti.
23 Kasım 2012 günü Eti Bakır'ın Samsun Tekkeköy'deki fabrikasında 30 metre çapındaki 60 tonluk amonyak tankı kapağı işçilerin üzerine düştü. Yaşları 26 ile 60 arasında değişen beş işçi o anda, iki işçi de sonradan öldü. 12 işçi yaralandı. Şirketin ilk yaptığı iş güvenlik görevlileri ve polisi dikip, içeriye işçi aileleri, gazeteciler ve sendika temsilcileri dahil kimseyi sokmamak oldu. Gaz maskesi, çelik burunlu ayakkabı gibi güvenlik önlemleri olmayan, işyeri hekimi dahi bulunmayan işletmede aynı yerde sekiz yılda 14 işçi daha ölmüştü.
Peki ya adalet?
Eti Bakır yöneticileri Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde  "taksirle ölüme neden olmak" suçlamasıyla üç yıldır yargılanıyor. Davada hala "bilirkişi raporu" bekleniyor.
Umurlarında bile değil.
Bu "cinayetten" bir yıl sonra Damar'da 6 Kasım 2013 günü yaralanan işçi bir saat acı içinde bekledi. Çünkü ambulans iki yıl önce "personel taşımak için" minibüse çevrilmişti. Ambulans taa Borçka'dan gelebildi...
 Eti Bakır'da işveren o kadar vahşi ki, "sarı sendika" Türk Metal'e bile tahammül yok. Bütün bu koşullara karşı sendikaya üye olduğu için işten çıkarılan işçilerin kurduğu çadır, benzin dökülerek yakılıyor.
Ve Eti Bakır'ın sözcüsü Ünsal Arkadaş hiç sıkılmadan gazetecilerin önüne çıkıyor ve diyor ki " Açıklık, iş güvenliği ve çevreyi korumak şirket politikamızdır".
Mahkeme kayıtlarında "50 bin 300 ağaç kesileceği" yer alırken Arkadaş herkesin gözünün içine baka baka "583 ağaç kesilecektir. Türkiye bir hukuk devletidir" diyor.
Bu 50 bin ağaç sadece 31,8 hektarlık alandaki "yeraltı bakır madeni" için. Özaltın projeyi değiştirip 49 hektarlık alanda "açık işletme" ile altın çıkartmayı, 37 hektar alanda da bu cevheri ve hafriyatı stoklamayı düşünüyor. Bu kadar büyük bir alan, yüzbinlerce ağaç kesilmesi demek.
Ne kadar ağaç kesileceğini kimse söylemiyor, Çevre Etki Değerlendirme (ÇED)  raporunda da yazmıyor. İptal edilen ÇED raporu yerine alelacele alınan ÇED raporu ile işi oldubittiye getirmek istiyorlar.
Cerattepe'den yalan ve kan sızıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar