Tayland darbesinden Türkiye'ye çıkarım

Tayland, Asya’da en çok askerî darbe yapılan ülke. 1932 yılından bu yana Tayland’da 12’inci darbe de yapıldı. Ortalama yedi yılda bir darbe olmuş. Zaten darbe uzun zamandır “geliyorum” diyordu.

Sonucu iyi olur, kötü olur bilinmez. Ama işte Tayland’da askerî bir darbe oldu.

Peki, bu askerî darbe nasıl oluyor da oluyor? Ya da diğer deyişle, Türkiye’de olamıyor ama Tayland’da oluyor?

Dinleme, izleme, kayıt altına alma, sonradan bu kayıtları ortaya çıkarma, onlarla birlikte yolsuzluk, kayırma, rüşvet vs. yani aklınıza ne geliyorsa kısaca Türkiye’de ne gördüysek, Tayland’da ya da başka ülkede yok mu? “Yok” diyebilecek cehaleti gösterebiliyor musunuz?

Peki, neden bizde bu olaylar oluyor da diğer ülkelerde açığa çıkmıyor? İki nedenden ötürü: Diğer ülkelerde birileri “şimdilik” açığa çıkmasını istemezken, bizdeyse “birileri” özellikle açığa çıkmasını istiyor.

Bu türden bilgileri toplamayı kimler yapar? Tüm dünyada bu türden dinlemeleri kabaca iki ana sistem, yani biri o ülkenin istihbaratı, diğeriyse o ülkede at koşturan diğer ülkelerin istihbaratları yapar.

Ama onca dinlemeye, kayıt altına almaya rağmen Tayland’da bir askerî darbe olabiliyor da Türkiye’de neden bırakın darbe yapmayı, ordusu perişan ediliyor, “özellikle yok edilmek” isteniyor? Dünyada başka ülke var mı? İşte Tayland’da ordu darbeyi yaptı ve ülkede askerî yönetim var.

Dönelim ülkemize. Türkiye’de bunca kaos yaşandı. Geriye ne kaldı? Ya da başka şekilde soralım: Dünyada ordusu olmayan ülke ayakta kalabilir mi? Kalsa bile o ülke nasıl bir ülke olur? Ülkemize hep vakfedilen “Dünyanın en güçlü ordularından biri”, “NATO’da ABD’den sonra en güçlü ordu” vs. gibi sıfatlarımız yok olmadı mı? Peki, yok olan sadece sıfat mı? Biz Türklerin geleceği karartılmadı mı? Şu yaşananları bugünden başlayıp düzeltmeye başlasak kaç yılımızı alır?

Yıkımın boyutunu görebiliyor muyuz?

Demek ki neymiş? Türkiye’de yapılan aslında, ABD’nin söylediği gibi “raydan çıkmış olan Türk Ordusu”nu yok etmekmiş. Peki, Türk Ordusu neden raydan çıkmıştı? Kısaca açıklayalım: Bağımsızlığı savunmaya başladığından, NATO’yu dışlamaya başladığından (bu, dünyadaki Yahudi sermayesinin karşısında olmak demektir), AB/D’nin ileri uçtaki jandarması olmak istemediğinden, Batı yerine İran-Rusya-Çin-Suriye başta olmak üzere Avrasya Birliği’nde yer almak istediğinden ötürü bunları yaşadık. İşte, Süleymaniye’de başa geçirilen çuvalla başlayan çuvallamayla Türk ordusunun ve elbette Türk insanının başına geçirilen çuvaldan ötürü Türkiye her gün bedel ödüyor.

Çok basit bir piramit var; en üstte dünyayı mahveden Yahudi sermayesi. Bu Yahudi sermayesinin ana taşeronları ABD ve sinsi İngiltere yönetimleri. Bu iki taşeron ülke yönetimlerinin taşeronu NATO. NATO’nun taşeronu da ülkemiz içindeki ve dışındaki kukla taşeronlar. Bu taşeronların görevleriyse basit: Ülkeyi kamplaşmalara vardırarak bölmeye çalışmak. Boşuna bu ülkenin vatanseverleri bas bas bağırmıyorlar, “Kürdistan falan değil, İkinci İsrail’i kurmak istiyorlar” diye.

Ama gel de bunu kafasızlara anlat.

Hep yineliyorum, Çin Halk Cumhuriyeti’nin en sevdiğim tarafı şudur: Ülkenin kurucu partisi olan Çin Komünist Partisi ülkeyi yönetiyor. Neymiş? Kim kuruyorsa o yönetirmiş. Öyle, kendilerinde olmayıp bize kakaladıkları demokrasi teranesi adı altında ülkeyi parçalamaya, insanlarının geleceklerini karartmaya, kan, savaşa asla neden olmayacak şekilde bir sisteme asla “olur” demiyorlar. Aptal değiller. İşte Çin’in geldiği nokta. Hâlbuki -nüfusu hariç- Türkiye’nin Çin’den fazlası var, eksiği yok. Ama gel gör ki şu satırlardan başka anlatacak yerimiz ve olanağımız yok. Keşke her Türkiye vatandaşı şu ülkede gelip 1 yıl yaşayabilse ki müthiş bir beyin sıçraması olacaktır. Çin bunu yapıyorsa biz çok daha fazlasını yapabilecek kapasitedeyiz. Ama tabi ÇKP ile yani ülkeyi kuran parti ile bu noktaya geldiler. Artık biz bu saatten sonra delinin kuyuya attığı taş misali, çıkarabileceksek çıkaracağız o taşı.

Kısacası, istendiğinde demek ki askerî darbe yapılabiliyormuş.

Evde bu yazıyı yazarken hafif bir esinti oldu dışarıda. Bir Türk olarak o esintiyle geldi aklıma: Ankara seçimleri ne oldu? Mücadele sürüyor değil mi? Vallahi yani!


Önceki ve Sonraki Yazılar