Hüsnü Mahalli

Hüsnü Mahalli

CHP açılımı

CHP'nin 177 milletvekili blok olarak oylamaya katılmamış olsaydı AKP Hükümeti'nin 1 Mart Tezkeresi geçer ve Türkiye ABD ile birlikte Irak'ı işgal eden ülke olacaktı. Olmadığı için de Türkiye Arap ve İslam aleminde büyük bir saygınlık kazandı. Bu durumu iyi değerlendiren AKP bu başarıyı kendi hanesine yazdırdı. Oysa AKP tezkereyi Meclis'e getirmiş ve henüz başbakan olmayan Erdoğan vekilleri ikna odasına çağırarak tezkereye evet demelerini istemişti. Nitekim bu istek Türk hava sahasını Amerikan uçak ve füzelerine açan ikinci tezkerenin ( 20 Mart 2003) kabul edilmesini sağlamıştı. Ama her nedense herkes bunu unuttu ve yalnızca 1 Mart Tezkeresinin reddedilmesinden söz etmeyi tercih etti.

Onlara göre " AKP; ABD emperyalizmine direnmiş ve yeni bir Türkiye doğmuştu"..

Tezkerenin reddedilmesinde esas rolü oynayan CHP'nin ise sesi çıkmıyordu..

Yani CHP ortaya çıkıp iç ve dış medyaya ya da siyasal çevrelerine " Tezkereyi reddeden benim" demedi, diyemedi".. CHP bunu yapmayınca AKP işi sahiplendi ve bundan yararlanarak bölgesel açılımlarına başladı.. CHP tüm bu süre içinde 'Ben de varım' der gibi davranmadı.

Sonraki süreci herkes hatırlıyor..

AKP Hükümeti Suriye'den başlayarak tüm Arap ve Müslüman ülkelerle iyi ilişkiler geliştirdi.

Hepsi de Türk ve bölge halklarının çıkarına idi. Örneğin Suriye ile vizelerin kaldırılması.

Türkiye ve Başbakan Erdoğan'ın yıldızı hızla yükseliyordu bölgede.

CHP ise tüm bu süreçte yoktu. Ya da sınırlı ve etkin olmayan bir şekilde vardı..

Sonra da "Arap Baharı" geldi..

CHP ortaya çıktı..

CHP işe AKP'nin yanlışlarına dikkat çekerek başladı. Özellikle Libya'nın NATO tarafından işgal edilmesi sürecinde..

Sonra Suriye karıştı.

Suriyeli muhalifler ilk toplantılarını Mayıs 2011'de Antalya'da yaptı.

Ağustos'ta 'ÖSO' Antakya'da kuruldu..

> Özetle Ankara Suriye sorununda çok önemli ve tehlikeli taraf olmuştu.

5 Eylül 2011'de CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu ve bazı vekiller Şam'a giderek Başkan Esad ile görüştü. Bu görüşme Başbakan Erdoğan'ı çok kızdırmıştı. CHP'li vekiller daha sonra iki kez daha Şam'a gidip Esad ile görüştüler.

Genel Başkan Kılıçdaroğlu ve CHP'lilerin Suriye ile ilgili tüm söylem, tespit ve tutumları doğru çıktı.

Bu ise Başbakan Erdoğan'ı çok daha kızdırıyordu. Çünkü CHP'nin bu davranışı kamuoyunu etkileyip ikna ediyordu. Nitekim yapılan tüm yoklamalarda halkın en az % 70'inin AKP'nin Suriye politikasına karşı olduğu görülüyordu. Bunun neden böyle olduğunu araştırmak ve hatalardan dönmek yerine CHP'ye yüklenmeyi tercih eden Başbakan Erdoğan her seferinde kendine göre gerekçeler buluyordu.

Örneğin Kılıçdaroğlu Alevi olduğu için Esad'ı destekliyordu. Ayni şeyi Şii İran da yapıyordu!

Neyse ki Kılıçdaroğlu Tahran'a gitmedi..

ORTADOĞU'YA BAŞKA BİR TÜRKİYE'DEN SES


Gitmedi ama Şii Başbakan Nuri Maliki'nin davetine icabeten Bağdat'a gitti. Maliki ise Esad gibi 'diktatör' değildi ve Haziran 2009'da Erdoğan ile 52 stratejik işbirliği anlaşması imzalamıştı.

Ama olsun Başbakan Erdoğan Bağdat ziyaretine de çok kızdı. Çünkü Kılıçdaroğlu Bağdat'ta Sünni, Şii, Kürt, Arap, Türkmen ve diğer herkesle en üst düzeyde görüştü. Görüştüğü herkes Erdoğan ve AKP Hükümeti'nin Irak ve bölge politikalarına çok kızgındı.

Bağdat seferinden memnun dönen CHP arayı açmadan bu kez Kahire'ye yöneldi. Genel Başkansız Kahire'ye giden CHP heyeti orada da yoğun ilgi ile karşılaştı. Kılıçdaroğlu olsaydı bu ilgi çok daha yoğun olacaktı. Çünkü Suriye ve Irak'tan sonra Mısırlılar da AKP dışında farklı bir Türkiye sesini duymaktan dolayı heyecanlanmışlardı. Hepsi de Başbakan Erdoğan'ın Mursi'yi sahiplenmesine ve El-Ezher Şeyhine yönelik ağır sözlerine çok kızmıştı. Ana muhalefet partisi CHP'nin temsilcileri olarak Faruk Loğoğlu ve Osman Korutürk'ün ziyareti onları rahatlamıştı. Çünkü Suriye ve Irak'ta olduğu gibi herkes ' Türkiye'nin yalnızca AKP olmadığını' öğrenmişti.

Suriye ile başlayan ve Irak ile Mısır'da devam eden bu açılımlar CHP için yeni ufuklar açıyor.

CHP DÜNYAYA HALKIN SESİNİ DUYURMALI


Kılıçdaroğlu'nun Suriye ile ilgili tüm demeçleri Arap aleminin anti-emperyalist medyasında hep büyük yankı buluyor. Irak ve Mısır ziyaretleri ise hemen hemen herkesin ilgisini çekti. Zor olmasına karşın artık herkes Kılıçdaroğlu soyadını ezberledi. Zorlananlar ise Kılıçdar'ı unutarak Kemal Oğlu diyor. Tıpkı Ahmet Davutoğlu'na Ahmet Oğlu diyenler gibi.

Özetle CHP Türkiye'den sonra bölgede birçokları için AKP'ye alternatif olarak görülüyor.

CHP bu doğru imajını pekiştirmek zorundadır. Çünkü CHP , AKP'nin tersine Suriye, Irak, İran, Mısır, Lübnan ve bölgenin diğer ülke ve halkları ile karşılıklı çıkara dayalı barış , dostluk ve kardeşliği amaçlıyor. CHP bu mesajını ısrarla bölge halklarına ulaştırabildiği ölçüde Türkiye içinde de şansını arttıracaktır. Unutulmamalıdır ki ; AKP oylarının büyük bölümünü Başbakanın dış politika söylemleri ile aldı, alıyor.

Bu amaçla CHP, AKP'nin tepkisel tavrını umursamaksızın bölgenin diğer ülkelerine gitmeli ve AKP karşıtı Türk insanının sesini oralara ulaştırmalıdır.

Hem de yanlış politikalarından dolayı Başbakan Erdoğan'ın gidebileceği hiçbir Arap ülkesi kalmamışken.

CHP bununla da yetinmemeli. CHP Rusya, ABD, Pakistan, Yunanistan, Ermenistan ve Türkiye'nin dış politikası açısından önemli olan ülkeleri de ihmal etmemeli.

Bu açılım çabasında başarılı olan bir CHP yalnız dışta değil içte de moral bulacaktır.

CHP moral buldukça AKP'nin morali bozulacaktır.

Çünkü AKP yanlış yapıyor ve birileri ona bu yanlışını söylemeli, göstermeli ve halk önünde hesap sormalı. İntikam değil Türkiye'nin geleceği için.

Çünkü bu politika Türkiye için hayal edilmeyecek kadar tehlikeli bir hal almıştır.

Suriye ve Irak'tan sonra bu gerçeği çok daha net Mısır'da gördüm.

Bakmayın siz yandaş medyanın rezil yalanlarına.

Önceki ve Sonraki Yazılar