Ankara'da son günüm.
Yazılarıma önümüzdeki haftadan itibaren Washington'dan devam edeceğim.
Koalisyon raundları başlıyor.
Buna 'İktidar Savaşı' demek daha doğru olur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan hükümeti kurma görevini AKP Genel Başkanı Davutoğlu'na verecek.
Hükümet kurulur mu, AKP iktidarını sürdürebilir mi?
Ankara'da hangi bakanlığa gitseniz, hangi devlet kurumundan içeri girseniz bürokrasinin AKP'nin işgali altında olduğunu görürsünüz.
13 yıldır devlet en ücra köşesine kadar işgal edilmiş.
Kurumlar sadece işgal edilmemiş çıkarcı taşeron firmaların oyuncağı haline dönüştürülmüş.
TRT haberleri bile dışarıdan taşeron bir firmaya hazırlatılacak kadar her şey ayaklar altına alınmış.
Devletin yönetim mekanizması AKP çarkına dönüştürülmüş.
Devlet yönetiminin yürütülmesini sağlamakla görevli olan kamu görevlileri AKP rütbeli memurlardan oluşuyor.
Demokratik hesap verilebilirlik AKP'nin insafına terk edilmiş, bürokrasi demokrasi maskesiyle sadece kendine hizmet eder hale getirilmiş.
Ankara'da bürokrasinin manzarası böyle.
CHP Kulisindeyim .
En üst isim ve bazı yetkililerle konuştum.
CHP'nin sadece koalisyon ortağı olup bakanlıkların paylaşıldığı bir hükümet kurmak amacında olmadığını gördüm.
Amacı ülkeyi hükümetsiz bırakmak değil ancak devleti de AKP işgalinden kurtarmak istiyor.
Tek yol bürokrasinin temizlenip yeniden yapılanması.
CHP iktidar olabilmenin en önemli şartının AKP'nin makinesi haline getirilen bürokrasinin kurtarılmasında olduğunun bilincinde.
CHP'nin koalisyon kriterlerinin Cumhurbaşkanın Anayasal sınırlarından başlayarak tüm bürokrasinin yeniden yapılanmasıyla geniş bir yelpazeyi kapsayacağı söylenebilir.
Son soru.
AKP’yle koalisyon yapacak parti devleti kurtarabilir mi?