Hüsnü Mahalli

Hüsnü Mahalli

CHP Erdoğan'ı savundu

Mısır'da hemen hemen herkesin farklı tonlardan Müslüman Kardeşlere kızdığı ya da ağır saldırdığı bir sırada CHP heyetinin Müslüman Kardeşlerin eski iki bakanı ile görüşmesi çok ilginç idi. Mursi'nin atadığı ve 3 Temmuz'da askeri müdahale ile görevden alınan hükümette görev alan ve Müslüman Kardeşler yöneticilerinden olduğu bilinen Muhammed Ali Bişr ve Ömer Darrac, CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu ve Osman Korutürk'e son gelişmelerle ilgili olarak kendi görüşlerini anlattılar. Olup bitenin askeri bir darbe olduğuna ve darbe sürecinin devam ettiğine dikkat çeken Bişr ve Darrac normalleşme sürecine katılabilmeleri için Başkan Mursi ve sayıları on bini bulan tüm tutukluların serbest bırakılmasının şart olduğunu söylediler. Başbakan Erdoğan'ın Mısır'daki gelişmelerle ilgili olarak ' duygusal ve demokratik tepkisini dile getirmiş" diyerek yorum yapmaktan kaçınan Bişr ve Darrac önümüzdeki dönemde demokratik haklarını kullanarak barışçıl gösterilere devam edeceklerini ama şiddet ve teröre asla başvurmayacaklarını anlattılar. Ancak Bişr ve Darrac'ın, Müslüman Kardeşler içinde 'ılımlı' kanadı temsil ettikleri ve bundan dolayı 'şahin' kanattan sürekli eleştiri aldıkları hatırlanırsa Müslüman Kardeşlerin ya da onlarla birlikte hareket eden bazı radikal grupların ne yapacakları ile ilgili olarak yorum yapmak için henüz erken.

Müslüman Kardeşlerle buluşarak ziyaretin önemli halkasını tamamlayan CHP heyeti El-Ezher Şeyhi Ahmed El-Tayyib'i ziyaret ederek çok önemli bir misyonu da yüklendiler. O da El-Tayyib'in gönlünü almak. Ama darbeyi desteklediği gerekçesiyle Başbakan Erdoğan'ın çok ağır sözlerle saldırdığı El- Tayyib, Erdoğan'a dolaylı yanıtında " Mısır'da olup bitenler Mısır halkının çoğunluğunun istek ve iradesi ile oldu. Türkiye dahil dünyada herkes Mısır halkının iradesine saygı göstermelidir" dedi. CHP heyetini kabul ederek Türk halkına ve Türk- Mısır ilişkilerine verdiği önemi yansıtan El-Tayyib'in bu ziyaretten çok mutlu olduğu da ortadaydı. Nitekim hiç kimseyi uğurlamadığı bilinen El-Tayyib Loğoğlu ve Korutürk'e çok sıcak davrandığı ve kapıya kadar uğurladığı gözlendi.

Özetle CHP heyeti çok önemli bir iş yapmıştı..
Tıpkı İstiklal Akımı liderleriyle buluşmasında yaptığı gibi. 30 kadar parti, örgüt ve grubu barındıran bu koalisyonun liderleri Başbakan Erdoğan'a yönelik çok ağır sözler sarf edip Netanyahu ve Obama'ya benzetince Faruk Loğoğlu " Başbakanın Mısır ile ilgili tavır ve davranışına tepki göstermek sizin en doğal hakkınız . Ama siz bunu yaparken bizim de Sayın Başbakan ya da genel olarak siyasilerimize ve kurumlarımıza saygı gösterilmesini istememiz en doğal hakkımız" dedi. Herkesin bir anda şaşkınlık geçirdiği bu yanıttan sonra bir siyasi parti lideri " CHP bir an önce iktidara gelip hem bizi hem de Türkiye'yi Erdoğan'dan kurtarmalıdır" diyerek Atatürk'e ve CHP'nin tavrına övgüler yağdırdı ve ortamı normalleştirdi.

Mısırlılar Müslüman Kardeşler'in bittiğini düşünüyor
CHP heyeti ile görüşen Müslüman Kardeşler bakanları ile aynı heyeti kabul eden El-Ezher Şeyhi arasındaki yaklaşım farkı Mısır'daki durumu yeterince açıklıyor. Çünkü zaman darlığından dolayı CHP'nin görüşemediği Selefi Nur Partisi aynı tonda olmazsa da askeri müdahaleyi ya da Mısırlılara göre devrimi desteklemişti. Yani ülkenin "İslamcı" çevrelerini temsil eden bu üç merkez yani Müslüman Kardeşler, Selefiler ve El-Ezher ülkenin geleceği ile ilgili temel konularda anlaşamıyor. Bunun siyaset ve toplumsal uyum ve barışa nasıl yansıyacağını yakında hep birlikte göreceğiz. Çünkü ne pahasına olursa olsun Müslüman Kardeşlerden kurtulmayı amaçlayan yeni sivil-askeri yapılanma bu savaşında hem El-Ezher'den hem de Suudi Arabistan destekli Selefi Nur Partisi'nden yararlanacaktır. İktidarı ve hatalarından dolayı büyük ölçüde halk desteğini kaybeden, lider ve yönetici kadroları tutuklanan ve inanılmaz bir medya saldırısı ile karşı karşıya kalan Müslüman Kardeşler'in böylesi ağır bir dönemi nasıl atlatacağı herkes için büyük bir soru işaretidir. Çünkü askerler ve onlarla dayanışa içinde olan sivil güçler tüm olanaklarını seferber ederek Müslüman Kardeşlerin tekrar iktidara gelmelerini engelleyeceklerdir. Onlara göre Müslüman Kardeşlere oy verenlerin büyük bölümü bu oylarını geri alacaktır. Bu gerçekleşirse Müslüman Kardeşler parlamento için yapılacak demokratik seçilmelerde oyların ancak % 20-25'ini alabilecektir. Yine aynı çevrelere göre cumhurbaşkanlığı ise asla Müslüman Kardeşlere bırakılmayacaktır.

Mısır'da halk ne yapacak?
Yaklaşık 70 kadar siyasi partinin bulunduğu Mısır'da hiç kimse ne olacağını bilmiyor. Elbette yeni anayasa hazırlanacak, referanduma sunulacak, parlamento ve Şûra Meclisi seçimleri yapılacak sonra da yeni cumhurbaşkanı seçilecek. Hepsi de 8-10 ay içinde olacak. Olacak ama kimin cumhurbaşkanı olacağı belli değil. Belli olmadığı için de sokaktaki insanlar Savunma Bakanı Sisi'ye şans tanıyor. Hatta estirilen havaya bakılırsa siviller Müslüman Kardeşlerin önünü kesecek ortak bir aday üzerinde anlaşamazsa General Sisi herkesin ortak adayı olarak ortaya çıkar ve herkesin tahmini ile oyların %70'ini alır. Çünkü bilinen 10 binlik yıllık tarihi ile yöneticilerini tanrılaştıran Mısırlılar şimdi de aynı şeyi yapacaktır. Çünkü böylesi zor bir ortamda kendilerine çıkış yolunu gösteren ve onları zor ve çok tehlikeli bir kargaşadan kurtaran tek bir kişi vardı o da General Sisi. Üstelik genç, yakışıklı, karizmatik ve Mısır halkı için çok şey ifade eden Nasır'a da benziyor.

Geriye bir pazarlama sorunu kalıyor..

Tanrılaştırdıkları kendi Firavun'larını gömmek için o muhteşem piramitleri bile yapan Mısırlılar pazarlamanın da âlâsını yapar diye düşünüyorum.

Mısırlılar belki de Osmanlı'dan kalma bir alışkanlıkla birbirine hitap ederken : Ye Beşe derler..

Yani : Paşam


Yarın: Büyük fotoğraf

Önceki ve Sonraki Yazılar