CHP, kurultaya giderken...

Herkesin her göreve talip olduğu siyasi bir partinin büyümesi nasıl mümkün olabilir? Aynı isimler; her defasında, ilçe delegeliği, olmadı, il delegeliği, yetmedi, belediye meclis üyeliği, ardından kurultay delegeliği, milletvekili adaylığı, ya da ilçe ve il başkan adaylığına veya Parti Meclisi üyeliğine soyunuyorsa o parti, güdük kalmaya mahkumdur!

İnsanlar, "ne kadar kendi dünya görüşü ile örtüşse de" siyasette yükselme şansının olmadığını gördükleri bir siyasi partiye gitmez. Bu nedenledir ki o partiler güdük kalır. Kendini "kitle partisi" olarak görüp, ülkeyi yönetme iddiası olan partiler için en büyük büyük handikap işte budur. Bürokrasisi tıkalı, kendini yenileyemeyen bir siyasi parti...
***

Bu tespit, bugünkü CHP'nin fotoğrafıdır. Ve bana göre, CHP'nin niçin yüzde 25 oy oranının üzerine çıkamadığının en önemli nedenlerinden biri de budur.

Bu partinin tarihini iyi bilirim... En azından 40 yılına tanıklığım var... 1970'li yıllarda, il başkanlarının yaş ortalaması 30'un altındaydı... Örneğin, Ertuğrul Günay, 27 yaşında Ordu,  Adnan Keskin, 30 yaşında Denizli il başkanıydı... Ve daha niceleri...

O yıllarda Türkiye nüfusu 35 - 40 milyon civarındaydı. CHP'nin genç ve dinamik bir yapısı vardı... Bugün nüfus 76 milyon.... Ve yine genç isimlerle siyaset dünyasında olması gereken CHP,  ne yazık ki "kanıksanmış isimlerle" yürümeye çalışıyor. Belki 12 eylül sonrası süreçte kimi yeni isimler eklenmiştir ama onlar da bugün "eskimiş" sayılır.
***

CHP, genel seçimler sonrası kendi içerisinde yeni bir seçim yapıyor. Örneğin İstanbul... CHP geçen hafta ilçe kongrelerini tamamladı. Şimdi sıra il kongresinde... Ardından, Ocak ayı sonunda kurultay toplanacak.

İstanbul İl başkanlığı için o kadar çok aday var ki ilk bakışta rahatlıkla "ne kadar zengin bir parti" diyebilirsiniz. İnsan unsuru, insan kaynağı sıkıntısı yok... Ancak isimlere baktığınızda durum daha farklı... Ya eski milletvekilidir, ya belediye başkanıdır, ya PM üyesidir, ya eski genel başkan yardımcısıdır vesaire...  Adı geçenlerden bir iki örnek vereyim; Çetin Soysal, Süleyman Çelebi, Mehmet Sevigen... Üçü de eski milletvekili... Bunun yanında Nebil İlseven, Oğuz Soydan... Yüksek Disiplin Kurulu üyesi Turan Aydemir... Galatasaray Üniversitesi öğretim görevlisi Mehmet Karlı... CHP kulislerinde İstanbul il başkan adayı olarak bu isimler konuşuluyor.

Kuşkusuz, bu isimlerin her biri kendi alanında önemli isimlerdir. Hiç birine karşı ön yargım yoktur.

Ancak, bu arkadaşlara hatırlatmam gereken bir ayrıntı var. Sakın kendinizi "kurtarıcı" yerine koymayın ve koydurtmayın! Ben olmazsam olmaz anlayışı içerisinde olmayın, "bana mecburlar" diye hareket etmeyin. Önceliğiniz, kendinize değil, partinin saygınlığına ve kimliğine sahip çıkmak olmalı. En önemlisi ise, partinin önünü açıp, kitlelerle kucaklaşmasını sağlamak için çaba göstermelisiniz. Ki bu yaklaşıma, bugün daha çok ihtiyaç var. "Yeni CHP" değil, "Yeniden CHP" demelisiniz. Zira, "Yeni CHP" sloganının, kitlelerde tutmadığı anlaşılmıştır.

 "İdeolojiler kalmadı"  diyenlerin ağzını tıkamalısınız. İdeolojisi olmayan bir siyasal örgütlenmeye parti denemez çünkü. Kaldı ki CHP, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu unsuru olarak ideolojinin ta kendisidir. Yerel ve evrensel değerleri aynı potada eriten, "insan" odaklı bir sol siyasetin adıdır CHP. Bu anlayıştan asla vazgeçmemelisiniz. Ve bu bağlamda partiye yeni insanlar ile yeni isimlerin katılmasına olanak sağlayacak bir zemin hazırlamalısınız. Bilgili, becerili, birikim sahibi, dünyayı iyi tanıyan, kendi alanında başarılı genç ve dinamik kadrolara yol açmalısınız. Kısacası kendinize değil, partiye çalışmalısınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar