CHP şaşırtıyor

CHP’nin seçim kampanyası sırasında tutturduğu söylem ve attığı adımlar bir çok kişi gibi beni de şaşırtıyor.
Son beş altı seçimdir kendisini “tehlikedeki Cumhuriyet’i düşmanlarına karşı korumaya çalışan parti” olarak tanımlayan CHP’nin, “ülkeyi daha iyi yönetmeye talip parti”ye dönüşmesi nihayet gerçekleşiyor. 

Ülkeyi daha iyi yöneten Cumhuriyetçi bir parti Cumhuriyeti zaten korur, hatta daha başarıyla korur.  Cumhuriyet’in korunmaya muhtaç hale gelmesinin nedeni, onu koruduklarını sananların fikren çaptan düşmesidir.  12 Eylül müdahalesi ve 2001 ekonomik krizi bu düşmenin hızlandırıcıları olarak siyasal İslamcıların başarısına zemin hazırladılar…

CHP nihayet “Bu ülkeyi 20. yüzyılda biz kurduk!” söylemiyle yetinmiyor, “21. yüzyılda biz daha iyi yönetiriz!” iddiasına geçiyor.  Bu dönüşüm Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözlerine ve tutumuna da yansıyor. “Bize dört yıl verin, ülke nasıl yönetilirmiş onlara gösterelim!” türünden alışılmadık meydan okumalara dönüşüyor.

Bu “biz yaparızcı”  söylem  gittikçe büyüyen bir kesimin de hoşuna gidiyor.
Hoşuna gidiyor, çünkü ülkeyi 12 yıldır elinde bulunduran siyasal İslamcı kadroların ülkeyi gittikçe daha kötü yönettiklerinin somut örnekleri her gün görülmekte…   Uluslar arası alemde paryalaşan bir lider kadrosu, çökmüş bir dış politika, krize doğru koşturan bir ekonomi, buharlaşmış bir adalet sistemi, kendine güvenini yitirmiş güvenlik kurumları, deli saçması kumpaslar,  dinin en pespaye şekillerde istismarı, kaba polemikler…

AKP’nin 21. yüzyılın ilk yıllarında hızla yükselmesinin bir nedeni, bu yüzyılın tüm önemli bayraklarını geleneksel Cumhuriyetçi kadrolardan kapmış olmasıydı.  Her şeyi onlar temsi ediyordu:  Demokrasiyi, özgürlüğü,  ekonomik kalkınmayı, Avrupa Birlğine tam üyelik hedefini, sosyal adaleti, komşularla takıntısız ilişkiler kurmayı, ayrımcılığa karşı çıkmayı, hoşgörüyü…
Liberal onlardı, demokrat onlardı, muhafazakar, hatta sosyal demokrat onlardı. Tabii, “Müslüman” zaten olardı.  Tüm bayraklar onların ellerindeydi.
Bu konuların çoğunda “takiyye” yaptıkları yolundaki uyarılarımıza uzun zaman itibar eden olmadı.  Bizi “çökmüş sekülarist elitlerin” mızıkçı artıkları  olarak kaale almadılar.

Ve böylece; AKP-İslamcılar - Cemaat-Liberaller-Muhafazakarlar+ Avrupa koalisyonu olarak 2011 referandumunda yüzde 58’i gördüler.
Hegemonik güç haline gelmişlerdi.  Artık asıl istediklerini yapabilirlerdi. “Usta”lığa terfi etmişlerdi.

Siyasal İslamcıların demokratik referanslarının zayıf olduğuna  ilişkin uyarılarımızın ne kadar haklı olduğu işte ondan sonra yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. Otoriter adımlar, totaliter girişimleri izledi.  Önce liberaller koptu, sonra Cemaat ile köprüler atıldı, Avrupa
rüyası suya düştü…

Bayrak yarışında,  yeni bir değişim noktasına gelinmişti.
Şimdi CHP,  “Ben daha iyi yönetirim” diyerek ellerinde kalan son bayraklardan birini daha alıyor..  Elleri boşaldıkça,  kefen edebiyatına, lider kültüne ve kutsal kitap istismarına
başvuruyorlar. 
CHP ise serinkanlılığı ile herkesi şaşırtıyor.
Durun bakalım!

Önceki ve Sonraki Yazılar