CHP ve pozitif (olumlu) siyaset

Yolda, çarşıda, pazarda muhalif vatandaşlar her gazeteciye yaptıkları gibi beni de durdurup “ne olacak bu memleketin hali!” başlıklı sohbetler yapmayı seviyorlar.

   Karşılıklı olarak AKP iktidarı ve RTE’ye kızıp, ağzımıza geleni söylüyoruz.

   Ancak her defasında laf sonunda şu soruya takılıyor:

   “Peki, kime oy vereceğiz?”

   Muhalefette tercihleri en berrak olan HDP’liler özellikle Batı’da ihsas-ı reyi tercih etmiyorlar, MHP’liler zaten blok tavır izliyorlar ama “modern hayat tarzı”nı benimsemiş ve doğal olarak CHP’yi tercih etmesi gereken kitle göğsünü gere gere:

   “CHP!” demiyor. En fazla ağızlarından fısıldar gibi:

   “Mecburen CHP!” mealli bir cevap çıkıyor.

   Neden?

                                                                     ***

   Her türlü rekabette piyasayı yönlendirmek için iki vasıta kullanılır:

   a) Etiketlendirme,

   b) Konumlandırma.

   Her türlü malın/hizmetin tercih edilmesi için övülen malın/hizmetin kalite ve/veya fiyat açısından üstün olarak nitelendirilmesine, rakip malın/hizmetin ise daha alt seviyede değerlendirilmesine çalışılır.

   Piyasa ekonomisinde rekabet kendini ve rakip firmayı hem etiketlendirme, hem de konumlandırma esasına dayanır.

   CHP rakibini (AKP) pekâlâ hem etiketlendirip, hem de konumlandırıyor.

   Ancak aynı CHP kendisini ne etiketlendirebiliyor, ne de konumlandırabiliyor.

   Sonuçta da CHP’li seçmen ne istemediğini biliyor ama ne istediğini bilmiyor.

                                                                     ***

   Plan ve programa dayanan, dolayısı ile pozitif (olumlu) siyaset doğuran, seçmene de “vaatler” olarak yansıyan “siyaset silsilesi” CHP’de tezahür etmiyor veya varsa bile algılanmıyor.

   Örneğin, sosyal demokrasinin ruhunu oluşturan “gelir dağılımı” tartışması CHP’de en azından görünürde varlığını pek hissettirmiyor.

   Özür dilerim, lafımı düzelteyim; zihinlerde CHP’nin “evin kadınına ödenecek işsizlik maaşı” bir nebze yer etmiş, zamanında çok da heyecan yaratmıştı ama sosyal demokrat CHP esasen “yeniden dağıtımı” tartışan bir parti olarak algılanmıyor.

   Babadan-atadan CHP’li Kocaeli milletvekili Prof.Dr. Hurşit Güneş: “Adalet Çağrısı-CHP İçin Sosyal Demokrasi Seçeneği” (Doğan Kitap. Haziran 2014.) başlığı altında kıymetli bir çalışmasını geçen yaz başı yayınladı ama ben şahsen kitabın herhangi bir CHP mahfilinde tartışıldığını duymadım.

   Sahibi bir CHP milletvekili olan Yurt Gazetesi’nde konu ile ilgili olarak 7, 8, 9 Ağustos 2014 tarihlerinde üst üste üç yazı yazdım. Okurlardan çeşitli tepkiler geldi. (Hurşit Güneş hariç) Bir adet CHP yetkilisi bile konu ile ilgilenmedi.

                                                                     ***

   “Yeniden dağıtım” konut, eğitim, sağlık alanlarında ödeme güçlüğü çeken ihtiyaç sahiplerine ne kadar çok ulaşırsa o kadar başarılı olur.

   2005’den beri AKP’ye muhalefet yapıyorum ama başından bugüne dek AKP’nin seçim başarılarını ısrarla ve öncelikle bu üç alandaki aktif faaliyetlerine bağlıyorum.

   Veciz bir anlatımla her yerde:

   “Yeniden dağıtımı solcular konuşuyor, AKP’liler yapıyor”, diyorum.

   Sosyal demokrasinin vaatlerinin en güçlü olması gereken alan “sosyal yardımlar!

   24 Ağustos 2014’de de yazmıştım.                            

   “2002 yılında milli gelirin % 0.50’si oranında yardım yapılırken, 2013 yılında sosyal yardımların payı %1.35’e çıktı.  Ancak sosyal yardımlar 15 kart artmasına rağmen halen Avrupa Birliği’nin ortalaması olan %2.5’i yakalayamadı.  2014 yılında bu seviyeye yaklaşılması bekleniyor. Bütün bu yardımlardan 3 milyon 96 bin 489 aile yararlanıyor.” (Rakamlar Neşe Karanfil’in haber-analizinden alınmıştır-Hürriyet: 21.08.2014)

   AKP sosyal yardımların milli gelir içindeki payını % 0.50’den %1.35’e çıkarmış

   AB ortalaması %2.5!

   AKP bu orana 2014 sonunda çok yaklaşacağını iddia ediyor.

   Yardımlardan takriben 3.1 milyon aile yararlanmış. AKP bu ailelerden ortalama 2’şer oy alsa toplam 6.2 milyon oy eder.

   AKP Mart 2014 yerel seçimlerinde aldığı takriben 18 milyon oyun 1/3’ünü (6/18) “sosyal yardım” alan ailelerden almış!

   CHP bu kitleyi iktidarında daha fazla “sosyal yarım”a kavuşturacağına ikna edebilse Mart 2014’de aldığı takriben 11.3 milyon oyu 17.5 milyona kadar çıkarabilir!

   (Memnuniyetle görüyorum ki, Kemal Kılıçdaroğlu son bir-iki aydır “sosyal yardımlar”a atıfta bulunuyor. İnşallah CHP de bu alanda bir program ortaya çıkarır.)

                                                                     ***

   Prof.Dr. Yılmaz Esmer yıllardır Türkiye için “değerler haritası” çalışması yapıyor.

   Harita yatay boyutta bir uca hayatı idame ettirme değerlerini (gıda, barınma, güvenlik v.b.), diğer uca kendini ifade etme değerlerini (özgürlük, siyasal ve sosyal haklar, estetik, çevre v.b.), dikey boyutta da bir uca geleneksel değerleri (muhafazakâr), diğer uca da seküler/rasyonel değerleri (modern) yerleştiriyor.

   Esmer’in bulgularına göre:

   i) Türk insanı genellikle gıda, barınma, güvenlik arayışı içinde ve muhafazakâr değerlere sahip,

   ii) Türk insanı için özgürlük, siyasal ve sosyal haklar, estetik ve çevre, ayrıca seküler/rasyonel değerler (modern) o kadar önemli değerler değil.

   CHP böyle bir ülkede siyaset yapıyor!

                                                                     ***

   CHP; rahmetli Bülent Ecevit döneminde ısrarla vurguladığı ve kendisini Türkiye’nin birinci partisi (1974) yapan “sosyal-demokrat” (yeniden dağıtımcı) siyasal parti algılamasını tekrar yerleştirmek zorundadır.


Önceki ve Sonraki Yazılar