CHP'de kılıçlar çekildi (1)

Hay Allah! CHP’de savaş mı var ki kılıçlar
çekilsin… Hem kim kime, ne için kılıç
çeksin, nedir mesele?
Mesele; 1 Kasım seçim sonuçları…
Ortaya çıkan durumdan memnun olmayan
partililer, Genel Merkez Yönetimi’ni sorumlu tutuyor
ve hesap vermeye çağırıyor… Bunun için de
olağanüstü kurultayın toplanmasını istiyor.
Kılıçdaroğlu ve Genel Merkez yönetimi ise,
“Süren bir kongre takvimi oradayken (Ocak ayında
olağan kurultay yapılacak) ne gerek var olağanüstü
toplantıya” görüşüyle bu talepleri geçiştirmeye
çalışıyor. Bu da demektir ki, CHP’nin kronikleşmiş
‘kurultaylar partisi’ yakıştırması yine
gündemde…
***
Gelin şimdi CHP ile ilgili kimi tespitler yapalım…
1 Kasım seçim sonuçları, başarı mıdır?
Hayır… Kılıçdaroğlu bile partinin aldığı yüzde
25 oyun başarı olmadığının altını çizdi ve bir anlamda
özeleştiri yaptı.
Peki, bu başarısızlığın sorumlusu kimdir, sadece
Kılıçdaroğlu mu?
Hayır… Tabandan tavana, parti yönetim
kadrolarının ve tüm örgütün sorumluluğu vardır
bu sonuçlar üzerinde… Ancak, esas sorumluluk
tabii ki Kılıçdaroğlu ve Genel Merkez Yönetimi’nindir.
Çünkü siyasi partilerde, örgütleri motive
eden, çalıştıran her zaman genel merkezlerdir.
Genel Merkez’in performansı ne kadar yüksek
olursa, örgütlerin coşkusu, heyecanı ve başarısı
da o kadar verimli olur. Ama genel merkez
yönetimleri, siyaset yerine sadece laf üretirse,
örgütler de laflarla yetinmeye başlar. Ve başarısızlık
kaçınılmaz hale gelir.
***
Bakın! Parti merkez yönetimi farkında mı bilmem…
Ama uzun zamandan beri CHP’de bir
‘kimlik sorunu’ tartışması yaşanıyor. Ulusalcılık ve
yurtseverlik kavramları, milliyetçilik, hatta hatta
din tartışması bile yapılıyor. Parti tabanı, kendini
nerede, nasıl ifade edeceği konusunda net değil.
“Ayı görür aya, güneşi görür güneşe tapar” gibisinden
ne yapacağını şaşırmış.
Ve parti içerisinden birileri diyor ki; “İdeolojiler
bitti” dolayısıyla, bu tür partilere ve parti içi çekişmelere
gerek yok…
Sakın inanmayın! İdeolojisiz parti olmaz. Hele
hele CHP gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin
banisi bir parti için bu sözü etmek, tarihi ve siyaset
bilimini inkar etmek olur. Çünkü bir devletin
kurucu unsuru başlı başına bir ideolojidir. Dolayısıyla
bütün bu edilen sözlere kulak asmayın, hepsi
laf-ı güzaftır.
Kim ne derse desin CHP, bir ideoloji partisidir.
“İdeoloji diye bir şey kalmadı” saçmalığıyla
CHP’nin pasifize edilmeye çalışılmasına herkesin
itiraz etmesi gerekir.
Burada en temel görev Genel Başkan’a düşüyor.
Kılıçdaroğlu, söylemleriyle eylemlerini örtüştürmelidir.
Sol sloganlarla yola çıkıp, sağ ve muhafazakar
kadrolarla yürüyemezsiniz. Çünkü; bulgur
ve acılı domates salçasıyla sütlaç olmaz. Bu
malzemelerle ancak ‘kısır’ yapabilirsiniz.
***
CHP, Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinde altı seçime
girdi. Elde edilen sonuçlar ortada… Çıkabildiği
en yüksek oy oranı yüzde 25.5… Bu sonuca başarı
demek mümkün değildir. Ki Deniz Baykal döneminde
de partinin oyu yüzde 22’lerdeydi… Ne
yazık ki parti bu oranda kilitlendi. Ne aşağıya, ne
yukarıya… Belli ki rüzgâr değişmiyor… O zaman
yapılması gereken, yelkeni değiştirmektir.
Yani, CHP’ye yeni bir kan yeni bir heyecan
gerekli. Ekonomik gücün belirleyici olmadığı;
genç, dinamik, bilge, siyaset felsefesi olan, donanımlı,
liyakat sahibi, temsiliyeti yerinde, yerel ve
evrensel boyutta sol değerleri içselleştirmiş, yeni
isimlere ihtiyacı var CHP’nin… Eğer böylesi bir
değişimi sağlamayacaksa, olağan ya da olağanüstü
olsun toplanacak kurultaylar hiçbir sorunu çözemez.
(Sürecek)

Önceki ve Sonraki Yazılar