Çiftçi afetler nedeniyle güç durumda

Ülkenin birçok yerinde kuraklık, don, dolu, sel gibi afetler tarımsal üretimi tahrip etti. Bununla ilgili bir Bakanlar Kurulu kararı ile üreticilerin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerinden aldıkları kredi borçları -bir faiz de eklenerek- bir yıl süre ile ertelendi. 13 Mayıs 2014 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan "Çeşitli Afetler Nedeniyle Zarar Gören Gerçek veya Tüzel Kişi Üreticilerin T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerine Olan Düşük Faizli Kredi Kullandırılmasına İlişkin Bakanlar Kurulu Kararları Kapsamındaki Kredi Borçlarının Ertelenmesine Dair Karar" kapsamında bu uygulamalar yapılıyor. Bir de tarım sigortası var. Ancak tarım sigortası yaptıranların oranı düşük. Sigorta şirketleri uzun süren bir lobi çalışmasından sonra tarım sigorta primlerinin yarısını devletin ödemesini kabul ettirdiler. Ancak bu karardan sonra primler de iki misli dolayında arttırıldı. Dolayısıyla devlet desteği şirketlere akmış oldu. Sigorta şirketlerinin kârlılığı artmış oldu. Sigorta her riski de karşılamıyor ayrıca. Afetlerden zarar görenler her yörede var. Ancak aklımızda kalan kayısı üreticileri ve fındık üreticileri oldu. Kayısıda üretimin çoğu yok oldu. Afetlerden zarar gören çiftçiler zararlarını il ve ilçelerde kurulacak hasar tespit komisyonlarında tespit ettirmelidirler. Ne yazık ki alacakları ancak Tarım Kredi Kooperatifleri ve Ziraat Bankası'ndan almış oldukları kredilerin -faiz de eklenerek- bir yıl ertelenmesidir. Bu birçok çiftçi için çok yetersiz bir destektir. Üretimin çoğunu kaybeden çiftçinin daha yüksek düzeyde bir desteğe ihtiyacı vardır. Ayrıca özel bankalardan borç alanların durumu ne olacak. Bu konuda çiftçileri yeni üretim döneminde destekleyecek ciddi mali yardımların yapılması gerekiyor.

Afetlerin bu düzeyde sıklaşmasının nedeninin küresel iklim değişikliği olduğu artık anlaşılmalıdır. Buna karşılık Türkiye bu sorunu arttıracak termik santraller gibi yatırımlara hızla devam ediyor. Endüstriyel tarımın da küresel iklim değişikliğine çok büyük katkısı olduğu biliniyor. Bir düşünürseniz tarımda yakıttan, gübreye, tarım ilacına kadar birçok şeyin kökeni petrol.

Bu yıl tekrar saman ithaline izin verildi. Bir ülkenin saman ithal ediyor olması bize alarm zillerini çaldıracak bir olaydır. Bu konuda da ciddi bir uyanış görmüyoruz. Bu konu hiç olmaz ise ülke gündemine üç gün için girse de biraz toplumca düşünsek. Tarım konuları ne yazık ki çok geri plana atılıyor.

Şimdi biz bunları yazarken belki bazıları da “çiftçiler güç durumda kalırsa köylerini terk eder büyük şirketler de onların topraklarını ucuza kapatır, böylece ülke kalkınır” diye düşünüyorlardır. Alınan birçok kararın küçük ve orta çiftçilerin tarımı terk etmesine yol açtığı düşünülürse bu neoliberal saplantılı düşüncelerin yaygınlığı anlaşılabilir bir durumdur. Et ithal et, yetmesin saman ithal et. Tarımımız nereye gidiyor?


Önceki ve Sonraki Yazılar