Çin Sinema sektörü Clark'ını çekiyor

Son bir-iki yüzyılda inşa edilen ne varsa Çin sayesinde tümüne “format” atılıyor. Hiç öyle Çin’i övmek için falan söylemiyorum. Bu gerçeği görmeyen Siyonizm’in ağababası olan ABD’nin marabası olarak kalmak zorunda, bunun “b” şıkkı yok.

Dünyada eğlence sektörünün en büyüğü ve beyinleri yıkamada kullanılan en albenili araç sinemadır. Çin’de sonradan yetme Çinli genç kızlarımızın ilahesi mesela CIA ajanı Angelina Jolie’dir. Ancak, bakın, bu nasıl değişecek?

Burada bir parantez açayım. Dünyada yaygın bilinen şey sinema sektörünün Yahudilerin kontrolünde olduğudur. Ancak ben, inançlı Yahudileri dışarda tutmak için özellikle “Dünya sinema sektörü Siyonistlerin elindedir” diyorum.

Mısırlı Ömer Şerif en azından itiraf etmişti “Yahudilerden Allah razı olsun. Beni engellemediler” diye. Anlayabiliyoruz elbette nedenlerini. Yani, dünya çapında sinemacı olmak için Yahudi olmak zorunluğu vardı. Elbette bunu bilemeyen ve Hollywood’a giden ne Ayhan Işık’ın ne de bir başkasının o dünyada asla yeri olmadı. Bir parantez; o nedenle de Yılmaz Erdoğan’ın Hollywood girişimi pek ilginç. Keşke yeteneği Hollywood’suz, Siyonizmsiz devam ettirse. Umarım yıllar sonra bir Ömer Şerif klasiği yaşamayız, yoksa bundan sonrası lekeli olacaktır. İzleyip göreceğiz.

Demiştik; sanat (resim) dünyasında da liderlik Çin’e geçti. Siyonistler genç Yahudi sanatçıları şişirip, resimlerin fiyatlarını açık arttırmalarda en az on katına çıkartıyorlar. Ama resimde Siyonizme çelmeyi takan Çin, şimdi sinemada da liderliği almak üzere. Gelelim kimi verilere ve bilmediklerinize:

Araştırmalara göre Çin sinema sektörü 2017’de ABD’yi geçip birinci oluyor. Siyonistler bu sektörde başından bu yana bitimsiz at koşturmayı hiç bırakmadılar. Ama işte buraya kadarmış. İki ay önce Pekin’de yapılan film festivalinde bunların birkaçını gördüm, konuştum. Benden başka hiçbir yabancı gazeteci izlemiyordu festivali ama ABD sinema sektörünün önde gelenleri, Pekin festival organizasyonunun sağladığı lüks arabalara kurulup festival için buradaydılar, etrafı kokluyorlar, Çin’i anlamaya çalışıyorlar. Kimileri Pekin merkezli yapım şirketleri kurmuş, Çin pazarına girmeye ve elbette ele geçirmeye çalışıyorlar. İyi, biraz para bıraksınlar Çin’e!
Bir kere Çin’de sinema sektörü de -tıpkı Siyonistlerin kendi tekellerine aldıkları gibi- elbette Çin hükümetinin kontrolünde. Elbette Çin’de de bağımsız yapımlar var ama uç yapımlar olarak kalıyorlar ve Batı’nın desteği de bu yapımlara bir yere kadar oluyor. Çin hükümetinin umurunda olmadığından sonrasında yok olup gidiyorlar. Çin umursamadığından Batının da bu türden yapımları hiç iplediği yok. Çin’de sinemanın da kontrolü devletin elinde olunca tek şart gelip konuluyor sinemacıların önüne; “ülkeni seveceksin.” Zaten uç bağımsız yapımlar ya eşcinselliği öven ya da Çin hükümetine b.k atan vs. türden işlerdi ve gerçekten sanat kalitesi de çok su götürür yapımlardı.

Siyonizm ilkin birkaç Çinli oyuncuyu Hollywood’un birkaç hoptirik yapımında oynattı ama bir şey çıkmadı, yani Çin buna pey vermedi, oyuna gelmedi. Hatta olan şu: Başta Çin’in Wanda Grubu olmak üzere Çinli şirketler Siyonistlerin yapamadığını yapıyorlar ve başladılar Siyonistlerin film yapım şirketleriyle ortaklıklar kurmaya hatta onları satın almaya; sinema tarihinde hiç olmamış şeyler oluyor son birkaç yıldır.

Bu artık şu demek; bundan birkaç yıl sonra dünyanın sinemaseverleri Çinli sinemacıları daha çok seyretmeye başlayacak. Şu ana değin Siyonistlerin öne çıkarttığı kişiler ilk önce azalacak sonra da bitecekler.

Çin’in bir başka sürprizi de P2P cep telefonu/tablet uygulamaları. Bu bizde yok, Batıda da yok. Siyonistler çok geç kaldılar bu konuda ve Çin yakında dünyaya açılırsa (başka dillerde de olursa) siz de göreceksiniz. Peer to Peer (P2P) denilen bu uygulamadan Çin’de 10’un üzerinde var ve sadece Çin ve dünya sineması değil, içinde Çin ve dünyanın en çok seyredilen TV programları, videolar, eğlence yarışmaları, TV kanalları vs. yani başta TV dizisi ve sinema olmak üzere her türlü görsel yüklü. Şöyle diyeyim günlük 60 milyon giriş yapılan uygulamalar var. Ve işte henüz birkaç günlük bir haber; alibaba.com da şimdi bu pazara giriyor. Çin’de bu uygulamalara milyar dolarlar yatırıldığını da not düşeyim.
Bu P2P uygulamaları öyle bir pazar yarattı ki şimdi Çinli film yapım şirketleri artık sadece TV ya da sinema sektörü için değil, bu P2P uygulamalarına yüklenmek üzere yapımlar üretmeye başladılar. Ayrıca P2P şirketleri de kendi yapımlarını üretiyorlar. Yani TV ve sinema haricinde üçüncü bir alan daha doğdu Çin sayesinde.
Mao Zedong’un “gün gelecek insan sayımızla kazanacağız” dediği, işte biraz da böyle bir şey.

Önceki ve Sonraki Yazılar