Çin'den ipek ve sarımsak ithali üzerine

Geçen gün Bursa’da ipeğin çağlar boyu merkezi olan Koza Han’da idik. Bir zamanlar ipek kozaları ile dolu olan avluda artık kafeteryalar var. Üst katta ise ipekli ürünlerin satış yerleri. Duvarlarda eski günleri gösteren fotoğraflar var. Ülke içinde ipek üretimi nerede ise sıfıra yaklaşmış vaziyette. İpek kumaşlar artık Çin ve Hindistan’dan ithal ediliyor. Bursa ipeği diye bir şey pratik olarak yok. İthal edilen ipek kumaşlar desenler ile süsleniyor. Dijital baskı vb. gibi epeyce bir teknolojik yenilik uygulamaya girmiş.

Bursa Büyükşehir Belediyesi ipekböcekçiliğini canlandırmak için bir şeyler yapmaya çalışıyor. Ancak bence pek bir ümit yok. Çin’den Hindistan’dan ucuz ipek kumaşlar geldikçe bununla rekabet etmek imkânsız. Yapılanlar sembolik düzeylerden öteye gidemez. Kentlerde ve kırlarda çokça işsizlik olduğuna göre ülke içinde pekâlâ ipek üretimi canlandırılabilir aslında. Çin ve Hindistan’dan ipek kumaş ithalinin iki nedeni var. Birincisi örneğin Çin’de ücretlerin çok düşük olması. Bu Çin’de açık bir işçi sömürüsü olduğu anlamına geliyor. Sömürenlerin de artık çoğu devlet falan değil. Düpedüz kapitalistler. Bunların çocukları büyük kentlerde geçenlerde çok pahalı otomobillerini tokuşturmuştu ve Çin devleti bu haberlerden biraz rahatsız oldu. Kısacası Çin kızıl bayrak altında kapitalizm yapıyor. İpek ithalini besleyen ikinci neden ise ipek ithalinde gümrük vergisinin bu ithali önleyememesi.

Benzer şekilde pazarlarımızda eskiden çokça görülen Çin’den ithal sarımsaklar var. Bunlar epeyce azaldı. Çünkü tüketici bunları lezzetsiz buldu. Hâlâ çoğunlukla marketlerde satılıyor. Çin’de üretimin maliyetinin düşük olmasının diğer bir nedeni de çevrenin sömürülmesi. Çin’den ipek ve sarımsak ithali zorunlu değil. Bu ürünler yolda gelirken ayrıca fosil yakıtlar (mazot vb.) kullanılarak küresel iklim değişikliğini şiddetlendiriyor. Bu nedenle “yerel üret, yerel tüket” ilkesine göre ipek ve sarımsak Türkiye’de üretilse iyi olur. Bunun için temel çözüm ithal ipek ve sarımsakta gümrük vergilerini arttırmak. Bu aslında Çin işçi ve köylü sınıflarına da yardım olur. Çin önce kendi halkının tüketimini öne almak zorunda kalır. Bu yola girmek zorunda kalırsa Çin’li kapitalistler işçilere daha çok ücret vermeye zorlanırlar.
Küreselleşme ideolojisi nerede ise gümrük vergilerini arttırmayı günah saymaktadır. Gıda egemenliği ise yerel üreticinin haklarını korumak için gümrük vergisini gerekirse arttırmaya sıcak bakar. Elbette örneğin “kahve de ülkemizde üretilsin” demiyoruz. Dünya üzerinde gıda maddelerinde de dış ticaret her zaman olacaktır. Ancak bu dış ticaret bütün toplumlar için yarar sağlamalı. Yerel toplumları ve çevreyi yok etmeye yönelik olmamalı. Bu mantık Türkiye’nin ABD’den ithal ettiği pirinç, pamuk vb. için de doğrudur. Ucuz ipek ve sarımsak ithalatı hem Türkiye’de hem Çin’de çiftçiler, işçiler, tüketiciler ve doğa için kötüdür. Yarar sağlayanlar ise her iki ülkenin para babalarıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar