Cizre'den Suriye'ye

Cizre'de altısı ölü, 16'sı yaralı 31 kişi havanlarla delik deşik edilen binanın bodrumunda. Yaralılar dokuz gündür çıkmak için uğraşıyor. Bodrumdakiler telefonla bağlandıkları canlı yayında dışarı çıkmaya çalıştıklarına üzerlerine ateş açıldığını, binaya havan atışlarının devam ettiğini, her yanda keskin nişancılar olduğunu söylüyorlar.

Şırnak Valiliği ise evin yakınına ambulans gönderildiğini ancak "iddia edilen yaralılardan gelen olmadığını" söylüyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bodrumdaki yaralılara müdahale edilmediği, ambulanslara ateş açıldığı iddiaları için "yalan" dedi.

Aynı gün AKP'nin dört kurucusundan biri olan Bülent Arınç aynı gün Cumhurbaşkanı'nın "bilmiyorum" dediği Dolmabahçe Mutabakatı için "oturma düzeninden bile haberdardı" diye açıklama yaptı.
Arınç Tayyip Erdoğan'ın gelişmelerden haberdar olduğunu daha önce de söylediğini hatırlattı ve Başbakan Davutoğlu ve Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'ı referans göstererek "Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konuda haberdar edildiğini ben onlara atfen söylüyorum. Herhalde onlar da yalan söyleyecek değiller. Böyle bir görüntüye girmeden önce, birkaç gün öncesinden 'biz şunu yapacağız' diye haberdar ettiklerini onlar söylediler" dedi.

10 maddelik Dolmabahçe Mutabakatı Kürt sorununa ilişkin örtülü de olsa bir çerçeve çiziyor, "Demokratik cumhuriyet", "çoğulcu yaşam" gibi kavramları içselleştiren, özerkliği ima eden yeni bir anayasadan söz ediyordu.

Arınç aslında herkesin bildiğini ancak "yokmuş gibi" yaptığı bir şeyi "uluorta" seslendirdi.

AKP'liler Arınç'ı "kolun kırıldığını yenin dışına" duyurmakla suçlarken,  muhalifler  zamanında sustuğunu hatırlatıp "artık çok geç" dediler.

Peki Erdoğan, her aşamasından haberdar olduğu Dolmabahçe Mutabakatını yok saydı ve masayı devirdi?

Erdoğan Dolmabahçe'den PKK'ya silah bırakma çağrısı ve  takvime bağlanmış bir silah bırakma süreci  çıkacağını, bunun da 7 Haziran seçimlerinde avantaj sağlayacağını, başkanlık yolunun açılacağını düşünüyordu.

Mutabakatta yer alan  "Öcalan'ın PKK'ya silah bırakma çağrısını içeren bir müzakere süreci" yeterli olmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu yüzden mutabakatı "reddetti". Yalçın Akdoğan ve Efkan Ala gibi kurmaylarını çiğneme pahasına uzlaşmadan haberi olmadığını söyledi.

Dolmabahçe Mutabakatı'nın ardından, 7 Haziran Seçimleriyle başlayan şiddet, giderek yükseldi bir kan denizine dönüştü. Gelinen noktada Kürtlere tek seçenek olarak "dağı" işaret eden politikalar kazanmış gözüküyor.

HDK bileşenlerinden DBP Eş Başkanı Emine Ayna sivil siyasetin yok sayıldığını söyleyerek siyaseti bıraktığını duyurdu. Ayna, Cizre'deki bodrumu kastederek yaralıların hastaneye kaldırılması için yapılan bütün girişimlerin sonuçsuz kaldığını bunun bardağı taşıran son damla olduğunu açıkladı.

Türkiye'nin Cenevre'deki Suriye görüşmelerinde "PYD katılırsa boykot ederiz" diye tavır alması sadece içeride değil, dışarıda da Hükümetin eli yükselttiğini ve Kürtleri masada istemediğini gösteriyor. PYD'nin bu tavra yanıtı "Ateşkes kararı olsa bile Cenevre'den çıkacak hiçbir karara uymayacağız" açıklaması oldu.

Sivil siyasetin önünü kapatan, Suriye'den Güneydoğu'ya bir "cephe" oluşturan bu tavır, Türkiye'yi giderek Suriye bataklığına doğru itmekten başka anlama gelmiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar