S. Ersu Hızır

S. Ersu Hızır

Çocuk kadınlar

Nüfusumuzun yüzde 20,4 ' ü (yaklaşık 23 milyonu) çocuklardan oluşmaktadır. Nüfusunun 1/3'üne yakın bir oranı çocuklardan oluşan, genç nüfusa sahip bir ülkeyiz.

Bu orana son yıllarda savaştan kaçarak gelen Suriyeli çocuklar dâhil değildir. 

Ülkemizde çocuklara nasıl bakılmaktadır? 
Çocuğa verilen önem nedir? 
Çocuklarımızı nasıl yetiştiriyoruz? 
Çocuklarımıza verilen eğitim ne denli doğru ve yeterli mi?
Evrensel değerlere göre mi? 
Bireysel mi?
Sorgulayıcı mı? İtaatkâr mı?
Ezberci, kabullenici mi? Araştırıcı, yeniliğe açık mı?
Eğitim sistemimizde yapılan değişiklikler, 4+4+4 vb. 
Okula gitmeyen - gidemeyen çocuklar
Her yıl yeni doğumla yaklaşık 1,5 milyon bebek ülke nüfusuna katılmakta, 15 yıl sonra yaklaşık 22 milyon 15 yaş altı çocuk nüfusumuz olacaktır. 
Bugün yaklaşık 4,3 milyon çocuğumuz okula gitmemekte veya gidememekte, derslik başına düşen öğrenci sayısı ortalama 35 dir. Çocuk gelin sayısı 2016 yılında 232 000'dir.
Bugün farklı sektörlerde çalışan yaklaşık 1 milyon çocuk işçinin yarısı tarım sektöründe yer almakta. 
Türkiye Cumhuriyeti çocuk haklarını dünyada birçok gelişmiş ülkeden daha önce övünçle, kıvançla tanımış, yurttaşlık hakkı vermiştir. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dünyada sadece ülkemizde kutlanmaktadır.
 Bu gün çocuklarımızın yaşamları ile ilgili acı gerçekleri bir kaç istatistiki rakamla sizlerle paylaşmak istedim. 
Son yıllarda artış gösteren çocuk tacizcileri ya da çocuk istismarcıları mücadele edilmesi gereken önemli bir konu.
Medeni kanunumuza göre tıbben yaşı küçük, evlenme çağına gelmemiş kız çocuklarımız baskı ile zorlama ile imam nikâhı ile evlendiriliyorlar. Evlenme yaşına gelmemiş bir çocuğun evlenmesine olanak sağlayan, tıbben gelişmediği için doğum yaparken ölen, sakat kalan bu çocuk gelinleri evlendiren imam nikâhı kıyan imam, ana, baba, evlenen adam yasal olarak sorumlu değil mi? Ben hukukçu değilim ama hukukta suçu işleyen ve suça azmettiren diye suç vasıfları tanımlanmıyor mu?
Tacize veya tecavüze uğrayan kız çocuğunun yaşadığı psikolojik travmaya, bir de aynı kişi ile zorunlu evlenmesi ile oluşacak psikolojik travma eklenince o anneden ve doğuracağı çocuktan sağlıklı nesiller beklemek saf dillik olmaz da ne olur.
Bir ülke nüfusu kadın, erkek ve çocuklardan oluşur. Toplumun yarısını oluşturan kadınlarımızın geri kalması, horlanması, eğitimden yoksun bırakılması ile toplumsal gelişme sağlanabilir mi?
Bu ancak; bir kanadı olmayan kuşun uçmaya çalışması gibi olur.
Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk Şubat 1923'te;
"Bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizliğimizden ileri gelmektedir. Yaşamak demek faaliyet demektir. Bundan dolayı bir sosyal toplumun bir organı faaliyette bulunurken diğer bir organı işlemezse o sosyal toplum felçlidir."
1 Eylül 1925'te İkdam Gazetesi'ne verdiği demeçte;
"İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan oluşur. Kabil midir bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki bir cismin yarısı toprağa bağlı kaldıkça, öteki yarısı göklere yükselebilsin?" demiştir.
Yarının kadını kız çocuklarımızı korumalıyız, bilimin ışığında eğitmeliyiz,  gelecek kuşaklarımızın sağlıklı nesiller olarak yetişmesi onlara bağlıdır.
İyi pazarlar…

Önceki ve Sonraki Yazılar