Çook öfke var çok
Özgecan Aslan’ın başına gelenlere karşı çok büyük bir toplumsal tepki var. Bu kadar farklı kesimlerden bu kadar çok insanın bir konuda bu kadar öfkeli olduğunu uzun zamandır görmemiştim.
Olay gerçekten dehşet verici. Ama öyle sanıyorum ki, bu tepkinin arkasında çok derin ve çok yanlı bir birikim var. Belli ki, insanların, en azından bazı insanların, şurasına kadar gelmiş. Yeter artık diyorlar!
O yüzden hiç kimse suçu başkalarına atarak, günah keçileri icat ederek bu işin içinden çıkabileceğini sanmasın.
Bu işin içinden ancak çok yönlü bir toplumsal yüzleşme ile çıkabiliriz.
Onu yapabilir miyiz? Çok emin değilim.
***
Konunun özü ve özeti, Türkiye’de kadına yönelik çok cepheli ve çok katmanlı baskıdır.
Bu konuda kuvvetler ayrımı yoktur, kuvvetler birliği vardır. Son onyıllardır, yasamasıyla, yürütmesiyle, yargısıyla ve hatta dördüncü güç sayılan medyasıyla bu ülkenin iktidarı tercihlerini hep kadını ezmekten ve sömürmekten yana kullanmıştır.
Yargı bunlardan biridir. Kadınlar yargıya güvenmiyorlar. Özgecan olayının da, bir şekilde “kadının tahriki” gibi mazeretlerle çarpıtılmasından çekiniyorlar. Kendilerini destekleyen o kadar çok örnek var ki!
Bizim pek namus meraklısı ülkemizde egemen yargı zihniyeti tecavüzcünün en büyük umudu olagelmiştir.
Yasama için bir şey söylemeye gerek yok: TBMM’deki kadın milletvekili oranı (yüzde 14,3) söylenmesi gereken her şeyi söylemektedir.
Bakanlar Kurulu’na bakınız. Tek işlevi nazarlıklık olan bir kadından başkasını göremezsiniz.
Anayasa Mahkemesi’nde de artık kadın yargıç yoktur. Anayasa Mahkemesi de artık erkekler arasında sen-ben-bizim oğlan sohbetiyle yürüyecektir.
Bütün bunları düzeltme, sonra “Cennet anaların ayakları altındadır,” türünden sözlerle insanları kandır.
Efendiler, biz öteki dünyadan değil bu dünyadan söz ediyoruz. Bu ülkenin pek çok yerinde anaların ayaklarının altına konulan, cehennemdir!
***
İktidar bu öfkeden aslan payını alıyor. Müstahaktır. Kadınları doğurgan ev yaratıklarına indirgeyen ideolojisi ile de müstahaktır, icraatı ile de müstahaktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçenlerde Meksika’da yaptığı konuşmada Obama’ya hatırlattığı üzere, yönetenler ülkedeki her cinayetten sorumludur. Özgecan da buna dahildir.
Ancak bu, muhalefetin de sorumlu olmadığı anlamına gelmez. Son öfke fırtınasının nedenlerinden birisi de, her şey bu kadar yanlışken, baskı bu kadar ağırlaşmışken ve gün be gün daha da ağırlaşırken muhalefetin gene de bir değişim umudu yaratamaması ile ilgilidir.
Sabır taşları çatlıyor ve insanlar soruyorlar: Daha ne kadar?
Bu öfke patlaması tarihin çöp sepetine atılmış bir takım şeyleri cazip hale getirebilir. İdam cezası gibi. Aman ha! Bu toplumda geleneksel olarak idam cezasının kimlere karşı kullanıldığını bilmiyormuş gibi davranmayın; işkenceyi yasallaştırmak isteyenler var, savunma hakkını yok saymak isteyenler var, ama ha!
Öfke haklı bile olsa, aman dikkat: Öfke ile kalkanın zararla oturacağını unutmayalım!