Halk adamı ve devlet adamı…

Liderlerin dünkü TBMM Grup Toplantılarını dinlerken aklıma geldi… Ünlü düşünür Platon “Devlet” adlı eserinde toplumu üç sınıfa böler ve “devleti yönetenler” in görevini tanımlarken “yöneticilerin erdemi bilgeliktir” der… Platon’un sözünü ettiği “bilgelik” üst başlığının altında, bilgi, birikim, vizyon, temsiliyet ve insani değerler vardır. Platon’a göre “Yönetici” sığ siyaset anlayışını reddeden, sorgulayan, analitik düşünen ve bütün bunlardan sonra sentez yapabilme yeteneğini öngören bir karakter yapısıdır… Ve bu yapıda bir insan, aynı zamanda halk, aynı zamanda da devlet adamıdır! Bu iki şıkta öncelik yoktur. “Halk adamlığı” ile “Devlet adamlığı” eş anlı olmalıdır.

Kısacası, yöneticinin erdemi, bu iki kavramı aynı potada eritip, her ikisini de bünyesinde taşıyabilmesindedir. “Halk adamlığı” ya da “Devlet adamlığı” kavramlarından birine teslim olursa diğerini kaybeder. Bunun içindir ki hem “devlet” hem de “halk adamı” olmak kolay değildir.



Türkiye ilk kez, “devletin en üst düzey” temsilcisini halk marifetiyle seçecek. Adı üstünde “cumhur” başkanı… Yani halkın başkanı… Ama aynı zamanda temsili de olsa devlet başkanı… Absürt bir örnek belki ama “yumurta- tavuk” hikayesini andıran bir ikilemle karşı karşıyayız.

Bir kesim, Cumhurbaşkanı’nın “partili” olmasından yana… Ki AKP bunu savunuyor. Cumhurbaşkanı’nın siyasi kimlik sahibi olması gerektiğini söylüyor. O’nun karşısındaki kesim de Cumhurbaşkanı’nın, her siyasi görüşe eşit mesafe koyabilecek, partisel anlamda siyasal kimliği olmamasında ısrar ediyor.

Ve bu seçim için adaylar ortaya çıkmaya başladı… CHP ve MHP, Ekmeleddin İhsanoğlu adı üzerinde uzlaştı… BDP de kendi adayını çıkarıyor. İktidar partisi AKP’nin adayı da büyük bir olasılıkla Başbakan Tayyip Erdoğan olacak!



Şimdi soru şu: Kim halk adamı, kim devlet adamı? Ve bu iki kavramı “eş anlamlı olarak” hangi isim bünyesinde içselleştirebilir? Örneğin; Tayyip Erdoğan ile Ekmeleddin İhsanoğlu’nu karşılaştıralım… Hangisi halk adamı hangisi devlet adamı?

Tayyip Erdoğan, bence “halk adamı” tespitine daha yakın. Devlet adamlığı ise tartışma konusu… Ekmeleddin Bey ise tam tersine... O bir “Devlet adamı…” Halk adamlığı konusunda herhangi bir fikrimiz yok. Çünkü siyasi bir figür değil. Tayyip Erdoğan “halk adamlığı”nda, Türkiye ölçütlerinde başarılı, Ekmeleddin Bey ise daha çok dünya ölçeğinde “devlet adamlığı”nda… Tayyip Bey, 12 yıllık Başbakanlığı döneminde, “Devlet adamlığı” sınavı”ndan ne yazık ki geçer not alabilmiş değil. Ve Erdoğan, hâlâ devlet adamlığı yolunda adım atmamakta ısrarlı!

Ekmeleddin İhsanoğlu’nun ne kadar halk adamı olduğunu ise önümüzdeki süreçte göreceğiz. Doğrusu, ben de çok merak ediyorum; Ekmeleddin Bey, cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasında ne kadar halka inebilecek, halkın takdirini ne kadar toplayabilecek? Ve tabi her iki kavramı bünyesinde birleştirip, Platon’un tarif ettiği “yönetici erdemi”ni elde edebilecek mi? Yoksa, her şeye rağmen Tayyip Erdoğan mı Cumhurbaşkanı seçilecek?

Sonuç olarak demem o ki; “her ne kadar devlet halk için var olsa da” hem devlet adamı hem de halk adamı olmayı becerebilen bir cumhurbaşkanı seçmeliyiz. Zira her ikisine de ihtiyacımız var!



Önceki ve Sonraki Yazılar