Darbe girişimi ve sonrası

15 Temmuz gecesi, Cumhuriyet ve demokrasi tarihimizdeki ''unutulmayacak'' günler arasında yerini almış oldu. Bu gece; ülkemizde ilelebet konuşulacak, tüm dünyada ise bu tür ''darbe'' girişimleri olduğunda yıllarca tartışılacak bir örnek oluşturmuştur.
        Darbeler, ister emir-komuta zinciri, ister alttan yukarı, isterse yukarıdan aşağı hangi yöntemle yapılırsa yapılsın kabul edilemez ve edilmemesi de gerekir. 12 Eylül döneminde ''ağır bedeller'' ödeyen bir ailenin ferdi olarak; ister sağdan gelsin, ister soldan gelsin, isterse ''şiddetle karşı olduğumuz'' bir yönetime karşı yapılmış olsun her türlü ''darbe'' girişimine karşı ''demokrasiyi'' savunmak bizim için bir ''Yurtseverlik'' görevidir.
         Darbeler, ülke tarihimizde yozlaşma ve yobazlaşma ya zemin hazırlamıştır! Demokratik, laik ve  çağdaş hukuk devleti anlayışının askıya alınması, yüz binlerce insanın haksız yere zindanlara tıkılması, ömür boyu kamu haklarından yoksun bırakılması ve ''gencecik'' fidanların darağacına çıkarılması ve idam edilmesi gibi zararlarının dışında hiçbir kimseye bir faydası ve katkısı olmamıştır darbelerin.
        Darbeleri kesinlikle ortadan kaldırmanın tek yolu; parlamenter sistemin sağlıklı olarak işletilmesi, demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla işler hale getirilmesi, yönetim erkini elinde tutan çoğunluğun, azınlıkların ve karşıt görüşlülerin haklarına ve görüşlerine saygı göstermesi, en tepedekinden en sade vatandaşa kadar herkesin yasalara ve Anayasaya bağlı kalması ve Anayasaya ''bağlılık'' yemini edenlerin bu yeminlerinin gereğini yerine getirmesiyle mümkün olabilir.
        Parlamenter sistem dışındaki bu arayışlar bugün bu darbeye teşebbüs edenleri yeşertmiş ve yaşatmıştır. Ordu içindeki bu yapının ''tasfiye'' edilmesine karşı ''şerh'' koyanlar, ''benim ordum'' ve ''benim yargım'' gibi yanlış kadrolaşmayı gelenek haline getirenler, önceki gün umarım yaptıkları bu yanlışlarının  farkına varmışlardır.
       Son iki yıldır Fethullah Gülen cemaatine ''FETÖ'' diyerek, terör örgütü olduğunu söyleyenlere pek çok kişi itibar etmiyordu. Terör örgütü denilince ''silahlı-külahlı'' bir örgüt düşünülüyordu. Eğer bu ''darbe girişiminde'' bulunanların tamamı FETÖ örgütünün mensubu ise o zaman bu örgüt gerçekten de silahlı ve külahlı bir örgütmüş. Tanklarıyla, toplarıyla, uçakları ve kadrolarıyla birlikte hem de devletin içinde yuvalanmış tam teşekküllü bir ''terör'' örgütüymüş. Tabiki olayların dışında olanların bunlardan haberdar olması mümkün olamazdı ama bunların devlet içinde örgütlenmesine izin verenler gerçekten de bunların bir ''terör'' örgütü olduğunun farkındaymış bizlerde  bu ihtilal girişiminden sonra, yeni fark etmiş olduk.
         Darbe girişiminden hemen sonra, devlet içindeki Fethullahçı asker ve yargı mensuplarına yönelik yürütülen operasyonlarda; 37'si general ve amiral olmak üzere yaklaşık 3 bin asker gözaltına alındı, bir kısmı tutuklandı. Yargıda ise; neredeyse ülkemizde görev yapan hâkim ve savcıların beşte birine tekabül eden 2745 hâkim ve savcı görevden el çektirilerek açığa alındı ve bunların tamamı şu anda gözaltında sorgulanmaktadır.
         Peki, bu askerlerin terfi etmesi, ''general'' rütbesine yükselmesi, 3 bin kadar rütbeli subayın TSK içerisinde bu şekilde yuvalanması, şu anda sorguda bulunan Anayasa Mahkemesi üyeleri ve bu olaylar nedeniyle gözaltında tutulan üst düzey bürokratlar hangi dönemde ve kimler tarafından bu görevlere getirilmiştir? Bütün bunlar bilinmektedir! Umarım bu kadroların devlet içinde bu şekilde ve bu büyüklükte örgütlenmiş olmasına vesile olanlar yaptıkları yanlışlığın farkına varmış olurlar ve bundan sonrada atılacak adımları  daha dikkatlice atarlar.
         Şimdilik bu ''darbe girişiminin'' görünen şekli bu olmasına rağmen halk arasında bu olayın gerçek bir girişim olduğuna birçok insan inanmamaktadır. Darbe yapacak olanların bu kadar acemice ve amatörce bu işe girişeceklerine kimse inanmamaktadır. Darbe yapanların ilk evvela asıl hedefinde kim var ise; Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar ve Siyasi Partilerin Genel Başkanlarını eş zamanlı yakalaması,  özel kanallar dâhil olmak üzere tüm televizyonlar el koyması gerekirken, 2 köprüyü kapatarak, birkaç uçağı alçaktan uçurarak ve birkaç tankla yolları kapatarak darbe yapılmayacağını bilmeleri gerekmez miydi?
         Bu kadar acemice yapılan bu girişimden dolayı bu olayın bir senaryo olduğu ve Başkanlık sistemi, yeni Anayasa, ordunun ve yargının yeniden dizayn edilmesine yönelik bir operasyon olduğuna yönelik görüşler halk arasında konuşulmaktadır.
          Sebebi ne olursa olsun yazık oldu. Yüzlerce ölü, binlerce yaralı. Hepimizin başı sağ olsun, hepimize geçmiş olsun.


Önceki ve Sonraki Yazılar