Anlayan beri gelsin

*Ben şike yapmadım, kimse bunu ispat edemedi, etsinler kendimi köprüden aşağıya atarım. Ama Galatasaray yaptı. *Bu ülkeye şikeyi Galatasaray getirdi, Sturm Graz maçını seyredin anlarsınız. *2000 senesinde Galatasaray, Fethullah Gülen sayesinde şampiyon oldu. *Bize suikast düzenlediler, Trabzon bu ülkenin en tehlikeli yeridir. *Trabzonspor a yazık edildi, bu sene çok hakkı yendi. *Alır sandalyeyi santrada otururum, canımı sıkmasınlar. *Ben hakem odası basmadım, koridorda gördüm hakemi ikaz ettim, ikinci yarı düzgün yönetti. *Gerekirse hakem odası da basarım. *Kaşar hakem istemiyoruz, bize genç hakem verin (Ali Palabıyık, Deniz Ateş Bitnel) *Bu genç hakemlerde iki düdükle ne yapacaklarını şaşırdılar. *Sözüm söz mayısta kongre yapacağım. *Kafamı bozmayın, on yıl daha bırakmam başkanlığı....    Bütün bu beyanlar farklı kişilere ait değil, tek bir kişiye ait. Bütün bunlar Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ın farklı zamanlarda, aynı sezon içerisinde söylediği sözler. Sağından bakıyorum cümlelere, cevap bulamıyorum. Solundan bakıyorum yok. Aşağıdan yukarı, yukarıdan aşağı, yok. Tek tek bir bakalım mı söylediklerine Yıldırım’ın? “Ben şike yapmadım ama Galatasaray yaptı” diyor. “Şike yaptığımı ispat edin, köprüden atlarım” diyor. O zaman siz de Galatasaray’ın şike yaptığını ispatla mükellefsiniz Başkan. Hukukta da böyledir bu. İddiayı ispat zorunluluğunuz vardır. Kim yaptı, nerede yaptı, ispat etmek durumundasınızdır. “2000 yılında Galatasaray Gülen sayesinde şampiyon oldu” diyorsunuz. Dualarla oluyorsa bu iş, dua edelim Fenerbahçe'ye, UEFA Kupası alsın. Koskoca bir takımın emeğini ve başarısını sadece bir zatın dularına bağlamak sizin kadar zeki bir adama hiç yakışmıyor. O zaman size “Cübbeli Ahmet Hoca ile ne işiniz vardı?” diye sorarlar adama. Gerçi soramazlar bizim gazeteciler.    Sezon içerisinde Halis Özkahya’ya kızıp, “Bize kaşar hakem vermeyin, genç hakem verin” diyen siz değil miydiniz, sizdiniz. Kupa finali sonrası ne dediniz; “Bu genç hakemler de bir kendine gelsin artık, Trabzonspor’u da, bizi de katlettiler'' Kim katletti Trabzonspor’u? Deniz Ateş Bitnel. Kim övüyordu iki ay önce bu arkadaşları? Siz. E ne yapacağız peki? Kaşar hakem olmaz, genç olmadı, Fırat Aydınus sizi şampiyonluktan etti. Alın düdüğü o zaman siz yönetin, zira elimizde size uygun hakem kalmadı. Fırat’ın Başakşehir maçında size geçtiği kıyakları kendi oyuncularınız geçmedi sayın Başkan. Bir insaf...    Merak ediyorum hep hakemlerle mi karşılaşır bir başkan soyunma odası koridorunda? Neden Fikret Orman'ın, Dursun Özbek’in karşısına çıkmaz şu hakemler de, ‘karşısına çıkar ve “DOĞRU DÜZGÜN YÖNET ŞU MAÇ”' cümlesine maruz kalır. Maçın devre arasında Mete Kalkavan'ı gördüm, ikaz ettim, ikinci yarıda iyi yönetti dedi Sayın Yıldırım . Sen de ağzını açıp “SANA MI SORACAĞIM SAYIN BAŞKAN” diyemiyorsan eğer Mete Kalkavan, git düdüğü teslim et MHK’ya. Dünyanın hiçbir yerinde bir başkan soyunma odasına indim, gördüm, söyledim demez. Az bile yapıyosunuz Sayın Başkan.    Fenerbahçe’ye yapmış olduğunuz hizmetlere sözümüz yok. Siyasi duruşunuz da takdire şayan, en azından fikrinizin arkasında duruyorsunuz. Dik duruşunuza da eyvallah. AMA...    Ama Sayın Başkan bir kere de tebrik edin rakibinizi. “This is the futbol” deyiverin, “Rakibi tebrik ederiz, o kupadan bizim müzede çok var” deyin. Ne kaybedersiniz? Türk futbolu üzerindeki en büyük baskı sizsiniz Sayın Başkan. Sizin maçlarınız hariç hiçbir takımın maçlarına eli ayağı dolanarak çıkmıyor hakemler. Sizin maçlarınızda olduğu kadar hiçbir maçta delirmiyor taraftar. “Alır sandalyeyi santrada otururum” diyen ikinci bir başkan daha dünya üzerinde yok. Rakibinin nasıl başardığına bakmaktansa, size neden başaramadığınızı araştırmanızı öneririm. Kupa duayla alınıyorsa eğer, oturun siz de edin, tutan mı var? Bütün bu söylediklerim Fenerbahçe basketbol takımına haksızlık yapılmadığı anlamına gelmez, Galatasaray ile oynanan maçta Ergin Ataman’ın yaptıklarını da haklı çıkarmaz. Ama size de sahaya girip oyuncuları çekiştirme hakkı vermez. Ergin Ataman kim? Antrenör. Siz kimsizniz? Fenerbahçe Başkanı. Bir başkan bir antrenörle kavga etmez, tenezzül etmez.    Siz gidin mesela Barcelona başkanıyla sabaha kadar tartışın. Ama iç hatlar terminalinde güvenlikle tartışmayın. Denginiz değil, makamdaşınız değil, değil de değil.    başkanlığ” deseniz de, önümüzdeki aylarda açıklanacak Yargıtay kararını beklediğinizi biliyoruz. En büyük temennim kararın kesinleşmesinden sonra, sizin de Türk futbolunun da derin bir nefes alması. Aksi takdirde ya siz köprüden atlayacaksınız ya da biz. Kararınız ne olursa olsun, tarih sizi esprili kişiliğiniz, Fenerbahçe'ye yaptığınız hizmetler ve son kale dediğiniz camianızı sahiplenmeniz ve bu kavgalarınızla hatırlayacak. O kadar kusur kadı kızın da da olur elbet. Ama şahsen ben kendi adıma sizi gitmeden elinizde sandalye, santraya gidip otururken görmeyi çok istiyorum. Emin olun bu hafızamdan silinmeyecek tek kare olarak kalır hayatımda. “Dedi ve yaptı” derim. Her dem Türk futbolunda emsal teşkil edecek şekilde geçmiş olacaksınız tarihe diyerek, her hafta olduğu gibi Albert Camus’nün sözleriyle bitirelim o zaman yazımızı. “Hayatta bildiğim ne varsa hepsini futboldan öğrendim. Çünkü top hep beklemediğim köşeden geldi” der Camus. Bana da öyle oldu. Haftaya görüşmek üzere...

Önceki ve Sonraki Yazılar