S. Ersu Hızır

S. Ersu Hızır

Darbe ve af

Türkiye 15 Temmuz gecesi adına bazı kesimlerce Darbe, bazı kesimlerce de Kalkışma denilen yüzün üzerinde vatandaşımızı yitirdiğimiz kanlı bir geceyi geçirdi.

Kimi asker, kimi asker kıyafeti giymiş polis, kimi de aldığı emirleri yerine getiren sivillerden oluşan bir çete; ülkede Demokrasiye-Parlamenter sisteme-Hukuk sistemine - Özgürlüklere, kısaca Demokratik Laik Cumhuriyete karşı darbe girişiminde bulundu. Ordu içerisindeki Atatürkçü subaylar başta olmak üzere, milletvekillerimiz, polis, jandarma ve halkımız darbe heveslilerine karşı yüreklice karşı durarak emellerine ulaşmayı engelledi ve engellemeye devam ediyor. Bunda hiç şüphesiz geçmiş darbe ve muhtıralardan çok acı çeken ve deneyim sahibi olan halkımızın demokrasiyi özümsemiş olmasının önemi büyük.

Bu darbe girişiminin halkımız yanında siyasilerimize de deneyim kazandırdığını, ülkenin birliği, vatanın bölünmezliği, demokratik ve laik sisteme sahip çıkabilmek için, ön yargılardan ve geçmişte ki her türlü tartışmaları geride bırakarak kol kola girebileceklerini gösterdiler.

Dün Cumhurbaşkanının daveti üzerine, AKP Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, CHP Genel Başkanı ve ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı’nda bir araya geldiler. Bu görüşmenin halk arasındaki yarattığı psikolojiyi sizlere bir gözlemimi aktararak anlatmaya çalışacağım.

 Bu tabloyu; vatandaşın nasıl özlediğini, benimsediğini dolaştığım birçok kahvede, ofiste sohbet ettiğim birçok kişiden duydum.

Yıllarını siyasetle uğraşarak geçirmiş, yaşamını ticaretle kazanmış bir beyefendinin yanındaki insanlara yönelik “1970’li yıllarda Adalet Partisi Genel Başkanı Süleyman Demirel ile Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Bülent Ecevit bir araya gelip büyük bir koalisyon kursaydı, ülkede siyasi barış gelir ve 12 Eylül askeri darbesi olmazdı” sözlerine, sohbeti dinleyen çevredeki birçok kişi de destek verdi. Dileğim; bu diyaloğun siyasetin tüm kadrolarınca benimsenerek sürdürülmesi. Özellikle TBMM çatısı altında milletvekillerinin kavgasız-küfürsüz-eleştirilerini hoşgörü, siyasi nezaket ve politik nüktelerle yaparak yeni bir dönem başlatmaları…

İktidarın da muhalefetin söz hakkını sınırlayıcı davranışlar yerine, öneri ve eleştirilerini dikkate alan bir tutum izlemesi ile parlamenter rejime olumlu katkı koyacağını umut ediyorum.

Halk arasında konuşulan diğer bir konuda af ile ilgili…

Bu konuda vatandaş hep vergi affı, gümrük affı, imar affı gibi ekonomik durumu iyi olan sermaye guruplarına yönelik iyileştirmelerin yapıldığından yakınıyor.

Vergisini zamanında ödeyen, imar kanununa uygun davranan, hazine-orman arazisi kapatmayan devletine inanan ve güvenen vatandaşların hak kaybına uğradığını adeta cezalandırıldığını konuşuyor. Vatandaş hiç olmazsa vergisini zamanında ödeyen vatandaşa da bir sonraki vergisinde indirim yapılarak ödüllendirilmeleri gerektiğini belirtiyorlar.

Afla ilgili olarak özellikle Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde görev yapan öğretmenler ile Sağlık Bakanlığı bünyesinde görev yapan doktorlar 2008-2015 yılları arasında kendilerine haksız yere disiplin cezaları verildiğini belirterek, devlete karşı işlenen suçlar ayrı tutularak, memur sicil affının da yasaya eklenmesini talep ettiler.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar