Darbeler ve anayasalar

15 Temmuz darbe girişiminden sonra alıştığımız ''siyasi uzlaşmalardan'' birine daha tanık olduk. Başbakanın, CHP ve MHP Genel Başkanlarını kendi makamlarında ziyaret etmesini olumlu bir gelişme olarak değerlendirdiğimiz bir anda, Hükumetin ''yeni Anayasa''  hazırlıkları ile ilgili olarak, muhalefet partileri ile uzlaşma ve ortak bir komisyon oluşturma konusundaki ''sözde'' uzlaşma sağlandığına dair haberleri dinledikten sonra, eyvah yeniden siyasi gerginlikler başlayacak demekten kendimi alamadım.
        Çünkü TBMM'de 24. dönemde en çok kavgaların çıktığı ve milletvekillerinin birbiriyle yumruklaştığına tanık olduğumuz  toplantılar bu ''Yeni Anayasa'' hazırlama komisyonlarında vuku bulmuştu. AKP, ''Başkanlık sisteminde'' ısrarcı olduğu sürece bu komisyonlarda ortak bir mutabakatın sağlanması pek mümkün görülmemektedir.
        Başbakan Binali Yıldırım,  görevi alır almaz yaptığı ilk açıklamada ''İnşallah Anayasayı değiştireceğiz ve Başkanlık sistemini de getireceğiz'' dediğinden dolayı görünen o ki AKP Başkanlık konusundaki ısrarından vazgeçmeyecektir. CHP ise Başkanlık konusuyla ilgili ''haklı'' olarak baştan beri devam ettirdiği ''karşı tavrını'' devam ettirdiği sürece, her partiden birer temsilci verilerek oluşturulması düşünülen 3 kişilik komisyon çalışmalarından da bir sonuç çıkacağına ihtimal verememekteyim.
        - 1924 Anayasasını Kurucu Meclis hazırlamıştır.
        - 1961 Anayasası, Milli Birlik Komitesi ve 272 kişiden oluşan Temsilciler Meclisi tarafından Turhan Feyzioğlu ve Enver Ziya Karal başkanlığındaki 20 kişilik bir ''Hukukçular'' komisyonuna hazırlatılmıştır ve 9 Temmuz 1961 tarihinde halk oylamasına sunularak kabul edilmiş.
        - 12 Mart 1971 Muhtırası sonrasında yapılan, 1971 ve 1973 değişiklikleri, muhtıra sonrası devam eden TBMM tarafından gerçekleştirilmiş olup, bu değişikliklerle; Bakanlar Kuruluna ''Kanun Hükmünde Kararname'' çıkarma yetkisi, siyasi partilerin kapatılmasının kolaylaştırılması, memurların sendika kurma ve toplu görüşme yapma haklarının geri alınması, DPT'nin kapatılması, TRT'nin özerkliğinin kaldırılması gibi antidemokratik değişiklikler yapılarak 1961 Anayasasının ''budandığı'' militarist bir anlayışla yapılmış olup, toplumun büyük bir kısmının tepkisine neden olmuştur.
         - 1982 Anayasası, 12 Eylül Darbesinden sonra yönetime el koyan Milli Güvenlik Konseyi, her ilden seçilen 120 üye ve Konseyin belirlediği 40 üyeden oluşan 160 üyeli Danışma Meclisi tarafından Profesör Orhan Aldıkaçtı başkanlığında, 15 kişiden oluşan bir ''hukukçular'' komisyonuna hazırlatılmıştır. 17 Temmuz 1982 tarihinde Danışma Meclisi tarafından onaylandıktan sonra 7 Kasım 1982 tarihinde ''Halkoyuna'' sunularak kabul edilmiştir.
           Görüldüğü gibi Cumhuriyet kurulduğundan beri  yapılan ''Yeni Anayasaların'' tamamı bir darbe sonrasında gündeme gelmiş ve 12 Mart sonrasındaki 1971 ve 1973 değişikliklerini  ayrı tutacak olur isek bu Anayasaların hepsi ''Kurucu Meclisler'' tarafından hazırlanmış ve halk oyuyla kabul edilmiştir.
           Eğer dün yapılan görüşmeler neticesinde Anayasa konusunda bir uzlaşma sağlanabilir ise ileriki yıllarda bu Anayasa konusun da şunlar yazılabilir. 2016 Anayasası 40 yıllık ''sinsi'' bir uğraş sonrasında devleti ele geçiren FETÖ çetesinin ''Darbe girişiminin'' başarısızlıkla sonuçlanması ve bu kalkışmadan sonra FETÖ çetesinin devletten ''Tasfiye'' edilmesinden hemen sonra Meclisteki siyasi partilerin ortak mutabakatıyla hazırlanan ''Anayasa taslağı'' şu tarihte ''halkoylamasına'' sunularak kabul edilmiştir'' denilebilir.
             Tabi ki eğer halkoyuna sunulursa!
             Bu arada Cumhurbaşkanının tüm muhalefet partilerinin genel başkanlarını ''Yenikapı'' mitingine konuşmacı olarak davet etmesini de yine bu ''Darbe girişimi'' sonrasında ülke demokrasimiz açısından bir kazanım, Cumhurbaşkanının da ''Cumhurun'' başkanı olması konusunda olumlu bir adım daha attığı şeklinde değerlendirmek gerekir.


Önceki ve Sonraki Yazılar