“Şenol'un rüyası ve Beşiktaş” yazımın sonrasında Beşiktaş önce Göztepe'ye 2-0, ardından sahasında Genk'e 2-4 yenildi. Yenilgiler mühim değil olur ama takım ve camiadaki dağılmışlık iyi değil. O yazımda belirttiğim noktalardan hareketle çözüm üretilebilir. Kol kola sahte basın toplantıları ve kof sevgi gösterileri işe yaramaz. Beşiktaş sırf o defans hattının hatırına en güçlüdür ve şampiyon olmalıdır...

Bir diğer haklılığım Mourinho konusunda. Geldim geleli diyorum ki kral çıplak! Bu Mourinho denilen şahıs sıfır hücum planı ile oynuyor. Hücumu yetenekli oyuncuların eline bırakan bir futbol katili kendisi... Porto ve İnter ile elde ettiği şampiyonluklar bal ve hakem öyküleridir; Yunanistan'ın Avrupa Şampiyonluğu kadar komik ve dramatiktir. Chelsea döneminde bir paralı başkan sefası sürmüştür. On yıla bakın; Ancelotti ile beraber transfere en çok para harcayan adamdır. Alfa ve kof maço karizma düşkünlüğü yaşayan, birey olamamış cahil beta karakterlerle dolu bu dünyanın en büyük yanılsamalarından biridir; bir örnektir Mourinho...

En son sahasında Juventus'a rezil oldu. Dünyanın en iyi kalecisine sahip olmasa beşlik olacaktı. Basın toplantısında çıktı, durmadan Juve'nin transferlerini övdü. Bir kişi de çıkıp demedi ki: Sen dünyanın en zengin kulübüne geldin, üç yıl önce Juve'nin en iyi oyuncusunu parayı bastırıp aldın! Onlar defansını kaç paraya kurmuş, sen 60 milyon Euro’yu bugün beğenmediğin iki oyuncuya gömdün!

Milyar euro harcayamadı diye ağlıyor şimdi. Şimdinin gençleri isyankâr, pervasız... Pogba ve Alexis ve hatta Lukaku bu adamın bir hücum planı olmadığını yüzüne vuruyorlar ve takmıyorlar. Adından korkmuyorlar. Mourinho salaklığını yapacak tek kulüp kaldı: İnter... Sonra biter gider...