Türkiye'nin batı komşusu Yunanistan'da Pazar günü yapılan seçimlerinde sol eğilimli Syriza kazandı.
Türkiye'nin güney komşusu Syria'da ( Türkçesi Suriye) dört yıldır devam eden iç savaşta kazanan  ise Esad oldu. Bunu ben değil son günlerde Washington'dan gelen açıklamalar söylüyor. Başkan Obama  'Bizim derdimiz Esad değil IŞİD' diyor ve  ' Herkes hesabını ona göre yapsın' diye müttefiklerini uyarıyor. Uyarı işine önceki gün yeni Suudi Kral Selman ve ekibinden başlayan Obama yakında tüm müttefiklerine ' Esad'tan uzak durun' diyecektir.
Bu müttefiklerinin başında da Erdoğan gelir. 

Erdoğan onu dinler mi bilinmez ama Obama kararlılık gösterirse Türkiye'nin başı belaya girebilir.
Çünkü başta Washington olmak üzere herkes Türkiye'nin Suriye sorunundaki rolü ve orada savaşan IŞİD, Nusra, ÖSO ve diğer silahlı gruplarla ilişkileri hakkında somut çok şey biliyor.
Özetle tarihte benzeri olmayan bölgesel ve uluslararası bir savaşın hedefi olan Syria'da Esad, Suriye ordusu ve halkı direnince Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu kaybetti.
Tıpkı Mısır'da halk sokaklara döküldüğünde  asker darbe yapıp Müslüman Kardeş Mursi'yi devirdiğinde  kaybettikleri gibi.

Tıpkı Ortadoğu'da benzeri olmayan siyasal olgunluk içinde Tunus  halkının demokratik seçim ile Müslüman Kardeşler Nahda partisine 'Yeter' dediğinde kaybettikleri gibi.
AKP yönetiminde Ankara'nın siyasal İslamcı projesi Suriye'den başlayarak Mısır, Tunus, Irak, Libya ve tüm coğrafyada çökmüştür.
AB ise AKP yönetiminde Ankara'nın iç ve dış politikada her türlü tutum ve davranışını yakından izliyor ama var olan sistemden yararlanmayı da ihmal etmiyor.
Herkes Türkiye'de para kazandığı sürece sorun yok.
Tabi Syriza işi bozmazsa.
Çünkü Syriza başını Merkel'in çektiği AB ile yapılan kölelik anlaşmasına 'yeter' diyerek iktidar oldu.
Çünkü Syriza  ABD, Almanya, İngiltere, Fransa ve İsrail'in Yunanistan'ı ele geçirme ve içte olduğu gibi Yunanistan'ın dış politikasını rehin alma çabalarına tepki göstererek iktidar oldu.
Çünkü tarih boyunca Arap coğrafyasına yakın olan Yunanlılar bu coğrafyada oynanan iğrenç oyunları gördüğü için Syriza'ya oy verdi.
Elbette Yunanistan Türkiye değil ama Syriza AKP yönetiminde Ankara'yı tedirgin edebilir.
Çünkü Syriza başta  İspanya, Portekiz ve  İtalya olmak tüm Avrupa'da yeni türden bir dalga estirebilir ve başta Kıbrıs ve demokrasi olmak üzere bir çok konuda Türkiye'ye sorun yaratabilir.
Ama AKP yönetiminde Ankara için en büyük sorun 7 Haziran seçimleri yaklaşmışken Türk halkının Syriza zaferinden kendine göre dersler çıkarmasıdır.
Elbette Türkiye Yunanistan konumunda değil ama Türk halkının en az %50'si AKP'nin iç ve dış politikalarından çok tedirgin.
Tıpkı Yunan halkının önceki sağcı hükümetin politikalarından tedirgin olduğu gibi.
Syriza ve onun genç lideri Tsipras işte bu gerçeği görerek Yunan halkına önce güven sonra umut ve motivasyon vermiştir.
Syriza zaferinin sırrı bu kadar basit.
Yunan halkı kendisini iç ve dış dinamiklerin kölesi haline getirmek isteyen sisteme direnmiş ve Syriza'yı seçmiştir.
Syriza'nın genç lideri Tsipras ( Çipras) Yunan halkını kendine inandırmıştır.
Hem de çok net vaatlar ile.
Büyük siyasal, sosyal ve felsefi bir söylem olarak Grek Medeniyeti'nin torunları olarak bugünün Yunanlılarına 'kölelik bize yakışmaz' demiş ama ayni zamanda emeklilere, asgari ücretle çalışanlara, devlete borcunu ödeyemeyen garibanlara ve gençlere somut ama inandırcı şeyler söylemiş.
Şimdi sıra uygulamada
Syriza söylediklerini yerine getirdiği ölçüde iktidar ömrünü uzatacaktır.
Bana göre bu ömür 10-15 yıl olabilir.
Batı'nın köhneleşmiş kapitalist neo-liberal ideolojisi kendi yarattığı karanlık tünelden çıkmak için Syriza'ya ihtiyacı var.

Umarım Türk solu kendi geleneksel  kavgasını sürdürmek için Syriza'yı konuşmakla yetinmez.
Unutulmamalı ki  Syriza bir çok sol grubun ittifakı olarak ortaya çıkmıştır.
Başta CHP olmak üzere herkes  Syriza'nın zafer ve iktidar sırrını iyice anlamalıdır.
Olay çok basit :
Syria-Syriza ilişkisi.
Arada bir tek harf fazla.
O da Çipras'ı Che-pras yapmaya yetti.