Tecavüze uğrayan başının çaresine bakacak!

Yine tecavüz, yine kadına şiddet, yine tehdit ve şantaj... Yine cinayet işlemeye mecbur kalan bir kadın.... Gaziantep’te Ali Kalkan tarafından tecavüze uğrayan  Nafiye Kaçmaz, devletten defalarca koruma istemesine karşın, gerekli önlem alınmayınca sonunda tecavüzcüsünü bıçakla öldürdü. Yargılanan Kaçmaz, beraat etti.

 

Daha önce Nevin Yıldırım örneğinde olduğu gibi, kadın kendi başının çaresine  bakmak zorunda bırakılıyor. Nafiye Kaçmaz ifadesinde, Ali Kalkan’ın kendisine tecavüz edip  zorla çektiği görüntülerini ailesine göstermekle tehdit ettiğini söylüyor. Kaçmaz, savcılığa şikâyet ettiği halde, Ali Kalkan’ın tutuklanmadığını, yaptığı suç duyurularının hepsine delil yetersizliğinden takipsizlik kararı verildiğini belirtiyor. Kaçmaz’ın şikayetleri işe yaramayınca, kurtulmak için tecavüzcüsünü yaralamak istiyor, ancak yaralanma ölümle sonuçlanıyor.

 

Nafiye Kaçmaz, içinde bulunduğu zor koşulları şöyle dile getiriyor; “Ben Diyarbakırlıyım. Namusuma saldırı olduğunda, bunu rızam dışında da olsa kimseye anlatmam, izah etmem mümkün değildi. Çünkü kadın olarak hep beni suçlu görürler. Kaçacak, sığınacak bir yerim kalmamıştı. Verdiğim şikayet dilekçelerine rağmen beni Ali Kalkan’dan devlet de koruyamadı”

 

İşte, bu durumu yaşayan kadınların genel psikolojisi budur. Erkek egemen zihniyetin kök saldığı bu topraklarda kadın çoğunlukla tek başına ve çaresizdir. Kadınsan, tecavüze uğrasan bile önce suçu kendinde arayacaksın.  Şu “kuyruk” meselesi malum, neredeyse kadının “kuyruklu belası” oldu. Mahkemeler de, yine “kuyruk” meselesinden tecavüzcüleri serbest bırakabiliyor. Bundan cesaret alan tecavüzcü  bu kez daha pervasız ve daha acımasız şekilde kurbanına yaklaşıyor. Sonuç mu? Kadın tecavüzcüsünü öldürmek zorunda kalıyor.

 

Neredeyse kadınların tecavüzcülerini öldürmeleri meşru sayılacak. Canını ya da namusunu korumak adına bile olsa insan canına kıymak, insanın yaşamı boyunca kurtulamayacağı bir psikolojik durum yaratır. Devlet, tecavüzcüleri serbest bırakmakla adaletin yerine getirilmesini de kadınlara bırakmış oluyor. Hukuka ne gerek var öyleyse. İlkel çağ hukukuna, orman yasalarına geri dönmüşüz haberimiz yok.

 

Nafiye Kaçmaz’ın adaleti  "kendisinin sağlamasını" bu koşullar altında, mahkeme haklı bulmuş. Mahkeme, “Kendisine yönelmiş, tekrar eden bir haksız saldırıyı defetme zorunluluğuyla öldürme eylemini gerçekleştirdiği” gerekçesiyle beraat kararı vermiş. Haklı olmasına haklı da, adaletin yerini bulması bu biçimde mi olmalıydı! Kaçmaz beraat etmiş olsa da yaşadıklarını ömrü boyunca unutamayacaktır.

 

Devletin neredeyse  kadın düşmanı olan politikaları yüzünden, ne Nevin Yıldırım ilk örnek olacaktır, ne de Nafiye Kaçmaz son örnek! 

 

Kadınlar olarak daha ne kadar olup biteni izleyeceğiz?

Önceki ve Sonraki Yazılar