Demokrasi kültürü zor oluşur, kolay yok olur

Kültür, bir toplumun duygu ve düşünüş birliğini
oluşturan, gelenek durumundaki
her türlü yaşayış, düşünce ve sanat varlıklarının hepsidir.
Başka bir deyişle bir toplumun tarihsel
süreç içinde ürettiği ve kuşaktan kuşağa aktardığı
her türlü maddi ve manevi özelliklerin
bütününe kültür denir.
Anlayışların kültüre dönüşmesindeki en etkili
faktör zamandır.
Anlayış önce gelenek haline gelir.
Bu süreçte yanlışlarından arınır, bazı yönleri
törpülenir.
Belli bir dönem için kanıksanması yetmez;
kalıcı olmalı, gelecek nesillerin yaşamlarında
da var olabilmelidir.
Kültürlerin toplumsal tercihleri belirleme
özelliği, toplumu sömürmek için en rahat kullanılan
olgulardır.
Önerdiğiniz bir iddiayı kültürle ilişkilendirirseniz,
iddianız toplum tarafından çok daha
kolay kabullenilir.
Yönetenler tepki çeken ya da kabul görmeyen
önerilerini topluma dayatabilmek,
tepkilerin önüne geçebilmek için önerdiği
şeyin toplumun kültürü ile uyuştuğunu, geçmişte
bunun örneklerinin olduğu ve başarıyla
uygulandığı tezini öne sürerler.
Tarihte her türlü uygulama, her türlü
yaşanmışlık örneği mevcut olduğu için bu konuda
bir güçlük çekmezler.
Bu durum, akıl dışı ve çağımız
gerçekliğine uymayan her icraata bir kılıf bulma çabasının
sonucudur.
Başlangıçta akıl dışı olduğu için az sayıda
taraftar bulan bir düşünce, iktidar medyası tarafından
çarpıtılarak parlatıldığında ve ona
yalan yanlış da olsa kültürel bir dayanak uydurulduğunda
daha geniş kesimler tarafından
kabul edilebilir bir hale gelir.
Referandumla topluma dayatılan yeni
anayasa kuvvetler ayrılığı ilkesini tamamen
ortadan kaldırıyor.
Tek adam rejimini eleştiren muhalefete
karşılık, bu sistemi savunan iktidarın tezi;
"Başkanlık sistemi bizim kültürümüzde var,
bize uygun sistem budur!" şeklinde ve dayanaksızdır.
Dördüncü güç olarak tanımladığımız medyanın
iktidarın güdümünde olması, sistematik
olarak manipülasyona maruz kalan toplumun
gerçeklikle bağının kopması sonucunda, yüzlerce
senede oluşan kültür yerini birkaç ay
içinde iktidarın kendi çıkarı doğrultusunda uydurduğu
yeni bir anlayışa bırakmaya başladı.
Başlangıçta 60 günlük kampanya süresi
kısa görülse de, HAYIR konusundaki haklılığın
toplumda karşılık bulduğunu gördük.
Tek adam anayasasına HAYIR demek,
toplumu ayrıştırmaya çalışanların pes ettikleri
ama onlar da dâhil kaybedeni olmayan bir
kazanım olacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar