Dershane kaygısı üniversiteleri doldurdu!

Üniversite yerleştirme sonuçları önceki gün açıklandı. Kimileri sevindi kimileri üzüldü. Buruk sevinç yaşayanların sayısı da azımsanmayacak kadar çok.

Yine birçok aday Ağustos ayı içinde yapılacak ek yerleştirmelere umut bağlasa da birçoğu umudunu sonraki bahara bıraktı. Açıkta kalmamak adına istemedikleri üniversite ve programlara yelerleşenlerin sayısı ise bir hayli fazla…

Oysaki puana göre bir yere yerleşmektense bir yıl daha sınava hazırlanmak çok daha sağlıklı olur.

Önümüzdeki yıla kalıp da, ‘sınava nasıl ve ne şekilde hazırlanacağım?’ kaygısını taşıyanlar bence endişelenmesinler. Nasıl olsa öyle ya da böyle dershaneler isim değiştirerek yollarına devam edecekler. Bu da işi önümüzdeki seneye bırakanlar için bir teselli olsun.

Bu yıl 1 milyon 239 bin 800 aday tercih bildiriminde bulundu. Geçen yıl tercih yapan aday sayısı 1 milyon 239 bin 761’di. Yani son iki yıldır adayların eşit oranda tercih yaptığını görüyoruz.

Yerleştirme oranına baktığımızda karşımıza ilginç bir detay çıkıyor. Bu yıl tercih yapan adayların yerleşme oranının geçen seneye göre yükselmiş olması. Geçen yıl yüzde 92.55 olan yerleşme oranı bu yıl yüzde 95.29’a yükseldi.

Bu artışta Anayasa Mahkemesi’nin dershane kararını geç açıklaması etkili oldu diye düşünüyorum.

Dershaneler olmayacak kaygısı ile birçok aday ‘neresi olursa olsun’ mantığıyla tercihlerini oluşturdu.

***

Bu yıl hem devlet üniversiteleri hem de vakıf üniversiteleri kontenjanlarının büyük kısmı doldurarak adeta bayram ettiler. KKTC üniversiteleri bile son yılların en iyi doluluk oranlarını yakaladı.

Devlet üniversitelerinde doluluk oranı yüzde 97.80 olurken vakıf üniversitelerinde yüzde 90.05 oldu.

Ama tabi bütün bunların yanında her zamanki gibi yine çok sayıda kontenjan boş kaldı. 18 bin 770'i lisans programlarında olmak üzere üniversitelerde 38 bin 789 kontenjan boş kaldı.

Boş kalan lisans programı kontenjanlarının 7 bin 32’si vakıf üniversitelerine ait. Geçen yıl ise vakıf üniversitelerinde 12 bin 413 kontenjan boş kalmıştı.

Boş kalan kontenjanlara, kayıt yaptırmayacaklar da eklenince yukarıdaki rakam ikiye katlanacak gibi!

Ek yerleştirmelerde boş kontenjanların tamamının dolması zor gözüküyor. YÖK bu konuda köklü bir önlem almadıkça boş kontenjanlar her zaman olacaktır ki bu nedenle kaynaklar yine boşa heba olmuş olacak.

***

Liselere yerleştirmedeki ve diğer sınavlardaki haksızlıklara, eşitsizliklere tanık olunca üniversite yerleştirme sistemi kötünün iyisi olmuş oluyor.

Ama bu sistemin de eksik yönleri yok mu?

Fazlasıyla var.

Mesela bazı sınav sorularının ölçme değerlendirmeye hiç de uygun olmaması.
Mesela özelikle YGS’ de gereksiz, uzun sınav sorularının yanında sürenin yeterli olmaması.
Mesela neredeyse her yıl testlerde hatalı soruların olması.
Mesela adayların tercih sürecinde yaşadıkları zorluklar.
Mesela seçme ve yerleştirmenin büyük ölçüde rastlantısal olması.

Bütün bunların suçlusu tabii ki sınav sistemi değil. Bir hata ve eksiklik varsa o da eğitimin başında olan kişilerde…

Yani Milli Eğitim Bakanı’nda, yani Yüksek Öğretim Kurulu Başkanı’nda yani bizi yöneten siyasilerde…

Asıl yanlışlık temel eğitimden itibaren başlıyor.

Ezbere dayalı, tamamen ağırlıklı olarak akademik bilgiye dayalı, bireyin ilgi, yetenek ve beklentisinin yanından teğet bile geçmeyen bir eğitim sistemi olursa olacağı budur.

MEB, YÖK, ÖSYM artık çocuklarımıza, gençlerimize robot gözüyle bakmasa da onların farklılıklarını, yeteneklerini, ilgilerini ve ihtiyaçlarını da göz önünde bulundursa fena mı olur?

Önceki ve Sonraki Yazılar