Yangına körükle gitmiş olmamak için konu tartışılırken yazmadım ama Tunceli Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu’nun “Tunceli değil Dersim diyelim!” biçiminde aldırdığı belediye meclisi kararı yanlış oldu.

Türkiye İstanbul seçimine kilitlenmişken bu acele neydi böyle? Hem de AKP yönetimi böyle olayları istismar etmek için çırpınırken…

***

Sayın Maçoğlu! Tunceli bölgesini dağ taş demeden üç kez dolaştım, insanları ile görüştüm; bu gözlemlerimi 20 yılı aşan araştırmalarımla birleştirerek “DERSİM İSYANLARI VE SEYİT RIZA GERÇEĞİ” adlı bir kitap yazdım.

Kripto Yayınları’ndan çıkan bu eser, şu an bu konudaki en derli toplu çalışma olarak gündemini koruyor. İlk defa yer alan belgelerle birçok sorunun cevabı veriliyor. Örneğin:

*Dersim sözü, hangi tarihsel süreci anlatıyor? Dersim derebeyleri bölge halkına nasıl zulümler yapıyordu?

*Tunceli bölgesi Kürt mü Türk mü?

*Tunceli halkına Sabiha Gökçen zehirli gaz attı mı? Bu zehirli gaz iddiasının aslı nedir?

*Atatürk, katliam emri mi verdi?

*Seyit Rıza gerçek seyit mi yoksa uydurma seyit mi?

*Seyit Rıza ve adamlarının cumhuriyet rejimine karşı bayrak açtıklarını onlardan birisinin yazdığı şiirdeki şu dizeler göstermiyor mu: “Mustafa Kemal cumhuriyet istiyor/Seyit Rıza buna direniyor”

*Devrimci cumhuriyete karşı Seyit Rıza hangi gerici ve emperyalist güçlerle işbirliği yapmıştı? İngilizlere yazdığı mektubunda neler diyordu?

*“Olmadı!” denilen isyan yabancı basına nasıl yansımıştı.

*Dönemin komünistleri Dersim’deki ayaklanmayı neden gerici ayaklanma diye eleştirdi?

*Atatürk, Tunceli halkını nasıl korumaya çalıştı? Bölgeye Alevilik eğitimi de verecek okulların açılmasını kimler engelledi?

***

*1937 harekatıyla 1938’in farkı neydi?

*13 bin kişinin öldürüldüğü 1938 harekatının planını kim yaptı, kim uyguladı? Bu olayla İsmet Paşa’nın ve Atatürk’ün ilgisi var mıydı?

*Dersimciler neden 1937 ile 1938’in çok farklı olduğunu söylemiyorlar? 1938 operasyonunda Atatürk’ün ağır hasta olduğunu ve bu işlerden haberdar edilmediğini bildikleri için mi acaba?

Bütün bunları ve çok daha fazlasını söz konusu kitabımda anlattım. Hem de ilk kez göreceğiniz belgeler eşliğinde…

ALEVİLERİ RENCİDE ETTİN
Tunceli bölgesindeki Aleviler 1938’de büyük bir dram yaşamış olmalarına karşın cumhuriyet değerlerine en kararlı biçimde sahip çıkmışlardır. O halk, Mustafa Kemal’den bir kötülük görmediği için her zaman CHP’den yana olmuştur.

Böyle bir kenti, Kürt veya Zaza göstererek toplumun karşısına dikmek; özünde en has Türk kültürünü yaşatan Tunceli Alevilerine yapılmış haksızlık değil midir?

İsteyen kendisine Kürt veya Zaza diyebilir. Ama belgelerini söz konusu kitabımda ortaya koydum: Tunceli bugün en has Türk kültürünün yaşatıldığı coğrafyadır. Bu gerçeği niçin gizlemeye çalışıyorsunuz?

***

Herkes bilsin ki Tunceli halkının anasını ağlatanlar, o masum insanların eline tüfek vererek cumhuriyet ordusunun karşısına diken Dersim derebeyleri olmuşlardır.

Cahil ve cumhuriyet düşmanı bir çete başından Alevi önderi mazlum kahraman yaratmaya kalkışanlar, tarihi tersine çevirmeye çabalayanlardır.

Tunceli halkına yaraşan Seyit Rıza adlı derebeyininkini değil, cumhuriyet dostu, milli mücadele kahramanı Diyap Ağa’nın heykelini dikmektir.

Tunceli Belediye Başkanı cesur ise bunu yapsın da hep birlikte alkışlayalım.

Unutma Bay Başkan! O bölge Osmanlı devrinde Dersim idi; cumhuriyetle birlikte Tunceli oldu ve özgürleşti… Alevilerin katledildiği, halkın köleleştirildiği bir dönemi anlatan Dersim’e sarılmak bir komüniste yakışmaz!

BU KEZ KAYINPEDER DAMADINI TAKLİT ETTİ
Perşembe günü dinledim: Tayyip Erdoğanuzun uzun yargı reformunu anlattı.

Daha yapılmış hiçbir şey yok.

Gel gör ki bol bol “Yapacağız, edeceğiz!” dedi; bol bol umut sattı.

Bana bu haliyle damadı Berat’ı hatırlattı. Ekonomi çökerken, “Her şey daha güzel olacak!” havası veren damadını…

Erdoğan artık kendisini tekrar etmeyi bile beceremiyor; en beceriksiz bakanın taktiklerine sarılıyor.

Arkadaş, nutuk atmayı bırak; yap sözünü ettiğin değişiklikleri de ondan sonra çık, konuş.

Biz Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu değiliz ki ortada fol yok yumurta yokken alkış tutalım…