Devir 'alo' devri

Mustafa Çevik YURT için yazdı:

7 Ocak 2015’te Türk futbolunun büyük hakanı Fatih Terim, Haliç Kongre Salonu’nda, Türk teknik direktörlere katılımın mecbur olduğu, gelmeyenlerin iki yıl ceza alacağı bir seminer düzenledi. Fatih Terim antrenörlere, “Artık futbolumuzda siyaset torpiliyle, birilerinin ‘Alo’suyla bir kulübe hoca olma devri bitmeli” diyordu. Harika bir görüştü, Terim’in bu düşüncesine karşı çıkan taş olurdu. Ama gelin görün ki Fatih Terim, Ayhan Akman’ı Sarıyer’e, Yılmaz Vural’ı Osmanlıspor’a, Okan Buruk’u Göztepe’ye ‘Alo’yla yollayarak tükürdüğünü yalıyordu. Bayındırlık, Spor Bakanlığı yaptığı dönemde adı menajer bakana çıkan rahmetli Kadir Özcan, Bahattin Güneş ve Hüsnü Özkara’yı 'Alo'yla bir çok yere yollayan Faruk Özak, bugünlerde yine boş durmuyor, 2. Lig kulübü Eyüpspor’a telefon açıp Ekrem Al’ı söylüyordu. 16 Aralık 2015 günü, “Türkiye liglerinde pro lisanssız teknik direktör çalışmayacak” diye karar alıp, 1 Haziran 2016'da bunu resmen yürürlüğe sokan Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören imza attığı kararı çiğniyordu. İspanya maçı için TFF davetlisi olan kulüp başkanları arasında 3. Lig takımı Payasspor başkanı Gökhan Akel’in kulağına Yıldırım Demirören, geçen sezon Bayrampaşa’yı çalıştıran pro lisansız Halim Oktan'ın ismini fısıldıyor, Payas başkanı da tıpkı geçen sezon Tayfur Havutçu’yu alan Adana Demirspor başkanı Sedat Sözlü gibi beklentisi nedir bilinmez “Emredersiniz başkanım” diyordu. Emre Belözoğlu’nun düğününde Swiss Otel’de rahmetli Şadan Kalkavan’a telefon açıp Suat Kaya’yı Rizespor’a yollayan Cumhurbaşkanı bu kez Eskişehirspor Başkanı Halil Ünal’ı arıyor, sportif direktör olarak İzzet Erdoğan’ı, teknik direktör olarak da pro lisansız Alpay Özalan’ı söylüyordu. Telefonu kapattıktan sonrada Yıldırım Demirören’e “Bir de sen ara başkanı, isteğimizi ilet” diyerek işini sağlama alıyordu. Kokuşmuş düzende lobisi kimsesi olmayan pro lisans sahibi teknik direktörler ise bir kulüp boşalırsa bizim işimiz olur mu hayali kurarken umutsuz olanlar da pro lisans diplomalarını evlerindeki çorbalarının kaynaması için ücretli diplomasızlara kiralıyor.

UEFA kelepçesi


Haziran’ın son günlerini yaşar, Temmuz’a merhaba demeye sayılı günler kalmışken, lig tarihinin en sönük transfer dönemini yaşıyoruz. Televizyonlar reyting, gazeteler tiraj için birbirinden yıldız isimleri yollamaya devam ediyor. Sessizliğin gerçek nedeni ise UEFA'nın çoğu kulübe vurduğu finansal kelepçe... Artık ülke futbolunda har vurup harman savurma devri bitti, ayagını yorganına göre uzatma devri başladı. Yıllarca taşıma suyuyla değirmen döndürmeye çalışanlar, menajerlerin kucağına kulüplerimizi oturtanlar, dev kulüpler bile alacağı isimleri en az bir yıl izleyip kadroya katarken Ferrariler, Josicolar, Maldanadolar, Misimovicler, Stancular, Langeler'i akılsız transfer politikası ile izlemeden alanların hazırladığı sundu bu, süpriz olmadı.. Yıllarca vergi affı için iktidarda kim varsa Maliye Bakanı ve Başbakanlara, üzerinde isimleri yazılı forma hediye ederek ikna eden kulüplerimizin başı UEFA Finansal kelepçesinden epey ağrıyacak. Çünkü kulüplerimizin çoğunun kalıcı geliri yok, izleme komiteleri laf olsun cinsinden, izleyenlerin raporlarını kaale alan da yok. Altyapılar ise tam bir fiyasko. Bu sezon Beşiktaş altyapısı, Bayrampaşa, Trabzonspor altyapısı 1461 liglerinde küme düştü üç sezon önce. Galatasaray altyapısı Beylerbeyi gibi... Fenerbahçe tam bir hazırcı, en son 1980’de Altınmızrak’tan gelen 17 yıl Fenerbahçe'de top oynayan Müjdat Yetkiner dışında alt yapıdan gelip banko takımda oynayan genç yok... Bir tek Bursaspor var istikrarlı bir şekilde altyapısı iş yapan. Kulüplerimizin genç ve ümit milli takım oyuncularına 11’de yer vermede Avrupa’da sonuncuyuz. Bu sezon bir tek düzenli şekilde Rizespor’da kiralık olan Bursaspor altyapı çıkışlı stoper Ertuğrul Ersoy görev yaptı, Hikmet Karaman’ın da bunda payını es geçmemek gerek. Pekala kulüplerimiz bu finansal dar boğazdan nasıl çıkar? Öncelikle kulüplerimiz tüzüklerini acil olarak değiştirip “Kulüp başkanı görev yaptığı dönemde uğratılan zarardan sorumludur” maddesini getirmeliler. Kulüplerimizde yolsuzluk, menajer-başkan ortaklıkları zirve yaptı, kimse futbolcu iyi mi derdinde değil, nasıl fazla indiragandi yaparımın peşinde. Kulübünden maaş alıp ev kirasını kulübe ödettiren başkanlar, kulübün otapark parasını cebine atıp bir tane değil iki mermer fabrikası açan, iflastan kurtulanlar, akaryakıt kaçakçısı, Lüksemburg’da kulübün parasını rulet masasında yiyenler, başkan olmak için eski başkanı yaptıkları yolsuzluğu bildiği halde ibra edenler, ailelerine kulüp parasından villa satın alanlar, yaptığı evrakta sahtecilik ortaya çıkmasın diye kendi kulübünü kundaklatan başkanlar. Bu insanlar bu kulüplere defalarca gidip gelebiliyor; çünkü ne yaparsa yapsın kongre üyeleri hesap sormuyor, eller inip kalkıyor ve onca yaptıkları unutulup ne taraftara ne adalete hesap vermeden ibra oluyorlar. Bursaspor bu konuda milat oldu, ibra etmeyerek hesap soruyor giden başkana. Bu konuda da Bursaspor kongre üyelerini tebrik ederim. 3. Lig kulübü Orduspor’un 100 milyon borcu var, borcu yapan yüzsüzce “Tekrar adayım, ben ibra oldum, temizim” diyor, Eskişehirspor’un polis incelemesi geçiren eski başkanı Halil Ünal, tekrar geri aldı kulübü. Valilikte Mesut Hoşcan’la yaptıkları pazarlıkla kulübün borcu 150 milyon, kimse de “Eskişehirspor Messi’yi mi aldı bu borç nasıl oldu?” diye hesap sormuyor. Karabük başkanı Ferudun Tankut da yüzsüzlükte liste başı. Kulüpten maaş alıyor, ev kirasını ödetiyor, özel şöförlü arabası var. Bunca o kulübün yaptığı güzelliklere rağmen hala gözü doymuyor ve Ankaralı Bayram Uğurlu adlı bir futbolcu simsarıyla kulübü, işçinin parasını indirdiğini sağır sultan bile duydu. Sonuç ülkemizdeki kulüpleri yönetenlere hesap sorulmadıkça bugün kelepçe vuran UEFA, yarın zincir vurur. At kanı bozuk hırsızı hapse, har vurup harman savurduklarının hesabını sor, zararı ödettir, bak bakalım kimse o kulüplerin, taraftarın yarınlarını çalabiliyormu bundan sonra...

Önceki ve Sonraki Yazılar