Devlette esas olan...

Seçimden beri başımızda kaybedip azınlığa düşmüş, ama icraata devam eden, üstelik sekiz bakanı milletvekili olmayan müstafi (istifa etmiş) bir hükümet var.

Arkadaşım Göksel Bozkurt’un, Ankara’dan sürekli olarak yazdığına göre, bu müstafi hükümet, gitmemek için akıl almaz siyasi manevralar çeviriyor.

Ben, süresinin dolmasına 12 gün kaldığı halde bu hükümetin yaptığı “icraatın içinden” sadece birkaç “küçük” örnek vereceğim.

Müstafi hükümet, Suruç katliamının perde arkasını gizledi, onu bahane ederek ülkeyi kan gölüne çevirdi. IŞİD (onlara göre DAEŞ, çünkü Arapçasının kısaltması böyle!) ile mücadele edeceğim diye ABD’yi bile kandırmaya çalıştı, İncirlik Üssü’nü açtı, Meclis kararı olmadan Amerikan insanlı ve insansız savaş uçaklarının gelmesinin yolunu açtı.

Aynı müstafi hükümet, koltukta kalma süresini uzatarak YAŞ’a (Yüksek Askeri Şura) başkanlık etmeyi de başardı. YAŞ toplantısının koltuklarından birinde, bir zamanlar “Allah’a çok şükür ediyorum ki Türkiye bunların zamanında bir savaşa falan girmemiş” demiş olan, şu an Milletvekili bile olmayan Başbakan Yardımcısı oturuyordu.

Hani kendisine askerler tarafından suikast yapılacağı iddiasıyla kozmik odaya girilmiş olan Başbakan Yardımcısı. Kaderin cilvesine bakın ki, “bunlarla” dediği balyoz tasfiyesinden beraat etmiş kumpas mağduru albaylardan üçünün generalliğe terfi etmesine tanık oldu.

Bu YAŞ’ta, Suriye’ye operasyon zorlaması karşısında bir süre mazeret iznine ayrılan Genel Kurmay Başkanı emekli oldu. Makamını, “Çuvalcı Amerikan Generali Odierno’dan Liyakat Nişanı almış” olan (Hüsnü Mahalli, Yurt, 8 Ağustos) Orgenerale bıraktı.

Darbe dönemlerinde meclisi baypas etmek için icat edilen KKK’ların (Kanun Kuvvetinde Kararname) yerini talimatlar ve yönetmelikler aldı. Bugünkü müstafi hükümet de “bekleme odasındaki” meclisin arkasından dolaşıp yoluna devam ediyor.

Kömür madenlerinin güvenlik sistemlerini kurma zorunluğunu 2019’a kadar uzattı. Böylece, güvenliğe uygun olmadığı için kapatılan 65 maden ocağı yeniden açılacak.

Dört yıl daha yeni Soma ve Ermenek faciaları yeniden yaşanacak, maden işçileri bu işin “fıtratında” olduğu için “güzel ölmeye” devam edecek.

TÜİK’e (Türkiye İstatistik Kurumu) göre Temmuz ayında yıllık enflasyon 6.81 imiş! Bu kurum istatistiklerle oynamayı sürdürüyor, çünkü gıda maddeleriyle lüks tüketim mallarını birlikte hesaplıyor.

Mücevherle karpuzu aynı sepete koyarsanız sonuç elbette öyle çıkar. Bir de bu sıcakta serinlemek için pazardan limon alanlara sorun bakalım, enflasyon ne kadarmış? Müstafi hükümet çare düşünüyor, bula bula her Kurban Bayramı’ndan önce olduğu gibi et ithal etmeyi buluyor.

Ülkenin en köklü hastanelerinden ve yılda milyonlarca hastaya hizmet veren Çapa ve Cerrahpaşa ödeneksizlik yüzünden kapanma noktasına geldi.

İddiaya göre bu iki hastane şehir dışına taşınacak, boşalan arazileri Katar ve Kuveyt kökenli şirketlere satılarak AVM ve Rezidans olacak (CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş’ın soru önergesi.) Müstafi hükümet, “imar planı değişikliği bahane, arazi rantı şahane” dolabını çevirmeye devam ediyor.

“Artık 90’lara dönülmez”
deniyor ama müstafi hükümet, 90’ların ünlü OHAL’ini (Olağanüstü Hal) de geri getiriyor.

Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun uygulanmasına ilişkin 5 Ağustos tarihli yönetmelik, Resmi Gazete’de yayımlandığı gün Kilis’te Valilik tarafından uygulanmaya başlıyor (Hürriyet, 8 Ağustos).

Silopi’de neredeyse iç savaş var. Müstafi hükümet Herhalde oraya da OHAL uygulayacaktır.

Anladık, “devlette devamlılık esastır”, hakim sınıfların devlet aygıtının çarkları ancak öyle dönebilir.

Ama, o kuralı “devlette kanunsuzluk esastır” biçimine çevirenlere ne buyurulur? Acaba, seçmenin 7 Haziran tercihini tam olarak yansıtan bir hükümet kurulsa bu kanunsuzluklar ve “Anayasa’ya karşı hileler” yapılabilir miydi?

Hayır, ama o seçmenin altı milyon kadarı “şerefsiz” sınıfına kaydedilip fişlenince yapılabiliyor.

Koalisyon için “istikşafi heyetinin” (keşif amaçlı) görüşmeleri bitti (İlber Ortaylı Hocanın bu Osmanlıca sıfatın doğrusunun “istişkaf” olduğunu, dolayısıyla “istişkaf heyeti” denmesi gerektiğini söylediğini anımsatırım).

AKP ve CHP’nin Genel Başkanları yarın buluşmaları bekleniyor.

Geçtiğimiz Cuma namazından sonra bir açıklama yapmaları arzulanıyordu, umarım önümüzdeki Cuma namazı sonrasına kalmamıştır.

Önceki ve Sonraki Yazılar