'Aranızda Alevi olan var mı?'

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Alt Komisyonu 2007 yılında Prof. Zafer Üskül başkanlığında bir rapor hazırlamıştı. Bu raporda İstanbul Esenyurt'ta Ali Kum Çok Programlı Lisesi'nde Ramazan ayında sınıfta bir şeyler yiyen kız öğrenciye Edebiyat öğretmeni Z.Y.'nin "Neden oruç tutmuyorsun? Sen Alevi misin?" diye sorduğunu, daha sonra sınıfa dönerek "İçinizde Alevi var mı?" dediğini teyit etmişti.

2007’de İstanbul’da sorulan bu sorunun aynısı şimdi Musul’da soruluyor! Tarih ve mekan farklı ama zihniyet aynı, yüzlerce yıldır değişmiyor! Gazeteci Fehim Taştekin, bir televizyon programında “Musul’da esir alınan konsolosluk görevlileri arasında Alevilerin olup olmadığının araştırıldığını” belirttikten sonra “aranızda Alevi var mı diye soruluyor" dedi. Bu sorunun cevabı “evet Alevi var” olursa, o Alevi’nin o anda öldürüleceği ise Irak ve Suriye’de yaşanan onlarca cinayetten sonra kesin! Ancak anlaşılan o ki, Türkiye'nin Musul Başkonsolosluğu'nda rehin alınan Türkler arasında Alevi yok. Nitekim İŞİD komutanı AKP Hükümeti'ni rahatlatıyor ve şöyle bir açıklama yapıyor: "Güvenliklerini sağlıyoruz, onları ülkelerine iade edeceğiz. Korkulacak bir şeyleri yok çünkü onlar Sünni ve Hanefi inancından…"

* * *

Irak El Kaidesi’nin kurduğu IŞİD’e göre “tasavvuf ve Sufilik, kafirlik” sayılıyor. Kafirler bununla da sınırlı kalmıyor, Ehl-i Sünnet dışındaki bütün İslami yorumlar kafirliğe tekabül ediyor! Nitekim İslami terör örgütlerine göre, bizim coğrafyada cihat, esas olarak Alevi olan Esad’a ve ona destek veren Şiilere ve Alevilere karşıdır. Cihattan anlaşılan bu olunca, bunun “Türkçesi”de şöyle oluyor: Eğer Şii iseniz, Alevi iseniz kurtuluşunuz asla yok, katliniz vacip! Bu yüzden IŞİD terör örgütünün “Aranızda Alevi olan var mı” diye sorması maalesef “normal”!

* * *

Irak ve Suriye'ye demokrasi ve özgürlüğü getireceklerdi. Yeni Osmanlı’yı kuracaklardı. Ne demokrasi, ne de özgürlük geldi ama İŞİD geldi! Musul'u ele geçiren “Irak-Şam İslam Devleti” örgütü yani IŞİD’in ilk işi ise "şeriat kurallarını" yayınlamak oldu. Bu kuralların başında ise kentteki bütün Müslümanların namaz için beş vakit camilere gitmeleri yer alıyor! Bunun “din gereği” bir tek istisnası var; O istisna tabii ki kadınlar. IŞİD, kadınların zorunlu haller dışında evden çıkmaması gerektiğini ilan etti… Türbelerin, mezarlıkların ve anıtların yıkılacağını açıklayan örgüt, polis, asker ve diğer "kafir" kurumlarda çalışanların tövbe etmedikleri takdirde cezalandırılacaklarını açıkladı.

* * *

Özellikle son üç yıldır, Suriye başta olmak üzere Ortadoğu’da rüzgar eken Türkiye için “fırtına biçme” günleri yakın! Musul işgali Kürtlere, Şiilere, Alevilere karşı açılan yeni cepheyi de açıkça işarete ediyor olsa da bu tür İslami terör örgütleri isteseler bile burada duramazlar! Bunu Afganistan ve Pakistan örneklerinden yeterince gördük…

Türkiye’de kendisine itiraz eden herkese “hain, terörist, ajan” gibi kavramları çok rahat kullanan AKP Hükümeti, Musul’da kendi konsolosu ve vatandaşları tutsak alınmış olsa da halen IŞİD için “terörist” diyememiş durumda. Dışişleri Bakanlığı IŞİD, terör örgütü listesinde yer almasına rağmen, onlar için "IŞİD mensubu" kavramını kullanıyor. Kanal D Haber Yönetmeni Süleyman Sarılar’ın "Musul baskını davul çala çala geldi. Musul'da Cemaat okulları bile 3 gün önceden kapandı, başkonsolosluk sanki baskını bekliyor” diye açıklaması ise insanın aklına “danışıklı dövüş mü var” sorusunu ister istemez getiriyor!

* * *

IŞİD’in şimdiki hedefi Bağdat olsa da, Şiilerin önemli kentleri olan Kerbela ve Necef de hedefte. “Ehli Sünnet’ten olan ehlinizi affedin” diyen IŞİD sözcüsü Ebu Muhammed el Adnani açıkça “savaş henüz iyice kızışmadı. Bağdat ve Kerbela’ya girmedikçe de kızışmaz, hesaplaşma sadece Samarra ile sınırlı kalmayacak, Kerbela ve Necef’e uzanacak” diyor. Belli ki hedefte Irak ve Suriye topraklarında bir devlet kurmak var. Bunun için Kürtlere karşı savaşılacak, sonra sırada Suriye ile 500 kilometre sınırı olan Türkiye var. Malum, IŞİD’in inandığı gibi inanmayan hiçbir inanca “bu topraklarda” hayat hakkı yok! Bu yüzden herkesin aklını hemen başına alması gerekiyor. Okmeydanı ve Gaziantep Cemevleri’ne yönelik saldırılar, bayrak provokasyonu tehlikenin boyutlarını büyütüyor. Hiç kimse unutmasın; Bugün “Aranızda Alevi olan var mı” diye soranlar yarın size de “aranızda bizim gibi Ehl-i Sünnet olmayan var mı” diye sorar…

Önceki ve Sonraki Yazılar