Yerel yönetimler ve eğitim

Toplumca bir alanda sorun-sıkıntı yaşadığımızda hemen suçluyu veya suçluları ilan eder ve “Devlet bu konuya neden el atmıyor?” deriz. Eğitimde de durum aynen böyle. Okullar arasında eğitim farkından tutun da, öğretmen ihtiyacına, sınıflardaki teknolojiye kadar yaşanan bütün sorunların çözülmesini hep devletten bekleriz. Devlet bu sorunları çözmeli midir? Elbette çözmelidir. Çünkü devlet, birey için vardır.

Ancak bazı konularda çözüm yolları tıkanabiliyor. Bu noktada devreye koltuk değneği olacak bazı unsurların girmesi gerekiyor. Örneğin bazı hayırsever işadamlarının okul, yurt yapması kütüphane, laboratuar kurması bence çok önemlidir. Bu konuda iş adamlarının eğitime destek olması için teşvik şartları daha da kolaylaştırılmalıdır. Ama ne kadar işleri kolaylaştırılıyor bu ayrıca konuşulması gereken bir konu.

***

Bakın, artık şunu anlamamız gerekiyor. Eğitim Ankara’dan yönetilemiyor. Bu kadar devasa bir sistemi hiçbir hükümet aklıselim yönetemedi. Hükümetler değişti, bakanlar değişti ama sorunlar bir türlü çözülemedi ve maalesef eğitimde hep sınıfta kaldık.

Peki, çözüm ne olmalı? Aslında cevabı verilmesi gereken bu olmalı. Bu konuda eminim milli eğitim yetkilileri de düşünüyordur. Ama bazı şeyleri gerçekleştirmekten ya çekiniyoruz ya da bazı şeyleri görmezden geliyoruz. Eğitimde sorunları çözecek birçok yöntem illaki vardır. Tek bir yöntem uygulanarak çözüme tabii ki ulaşılamaz. Bu yöntemlerin bazıları uygulanıyor ama istenilen sonuca bir türlü ulaşılamıyor. Bu nedenle daha etkili sonuç alabilecek çözümlerin devreye girmesi gerekmez mi? Daha önce de “Eğitim ve finansmanı” başlıklı yazımda belirtmiştim; eğitime ayrılan bütçenin nerdeyse yüzde 80’ni personel giderlerine gidiyor. Kalan yüzde 20‘lik gibi küçük bir dilimle ancak eğitim yatırımları yapılıyor .Bu tablo böyle devam ettikçe, kimse kusura bakmasın, eğitimde çağ filan atlayamayız. Zaten bu sistemle bu tablonun değişmesi de çok zor.

***

Başta da soruduğum gibi peki, ne yapılmalı? Eğer bazı durumlar değiştirilemiyorsa, devreye başka çözüm önerilerinin konulması gerekir. Örneğin yıllardır bir türlü anlam veremediğim bir şey var. Yerel yönetimler neden eğitimde doğrudan yer almıyorlar? Yerel derken sadece belediyeler değil, valilikler de bence bu konuda elini taşın altına koymaları gerekiyor. Ama özellikle belediyelerin bu konuda aktif rol üstlenmelerini çok önemsiyorum. Böyle deyince hemen bir korku kültürüdür almış başını gidiyor. "Aman sakın, sakın ha! Ülke bölünür o zaman." Yahu arkadaş, neden ülke bölünsün ki? Hala ortaçağ mantığıyla düşünmeye devam ediyoruz. Eğer bu sistem iyi kurgulanırsa ülke filan bölünmez, tam tersine ülke bütünleşir. Hep demiyor muyuz, bir ülkenin kurtuluşu eğitimdir. O zaman bu korku, panik neden ve


niçin? Birçok gelişmiş ülkede, yerel yönetimler zaten doğrudan eğitime katılmaktadırlar. Örneğin Japonya’da, valilikler ve belediyeler okul açabilmekte ve yönetebilmekte hatta okulların finansmanında yerel yönetimlerin önemli katkıları olmaktadır. Devlet okullarının eğitim giderleri, ulusal, bölgesel ve yerel yönetimler tarafından paylaşılmaktadır. Örneğin devlet personel aylıklarının yarısını öderken diğer yarısını da yerel yönetimler ödemektedir. Yine okul ve yurt yapımında Japonya’da, yerel yönetimler çok ciddi sorumluluklar üstlenmektedir. Böyle olunca Japonya’nın kalkınmışlığını zaten anlatmaya gerek yok.

Kısacası, her alanda olduğu gibi eğitimde de her şeyi devletin sırtına yüklememek gerekir. Türkiye’de bütçesi çok iyi olan belediyeler varken, eğitim harcamalarının bir kısmının karşılanması için belediyelere sorumluluk verilmelidir. Sizce de böyle olursa devletin kamburu büyük ölçüde düzelmez mi?



Önceki ve Sonraki Yazılar