Anne, baba olmak bu devirde çok zor!

Geçtiğimiz pazartesi günü, anne ve babaların ilköğretime yeni başlayacak ya da ilköğretimde okuyup da okul değişikliği yapacak çocukları için doğru okul nasıl seçilir konusunda dikkat etmeleri gereken bazı önemli noktalardan bahsetmiştim. Anne ve babaların bu zorlu seçim sürecinde, biraz da olsa doğru karar vermeleri için katkı vermek istedim. Tabi ki bu süreçte anne babaların ve çocuklarının beklentilerinin tamamını karşılamak çok zor…
Okul öncesi ve ilköğretim seçiminde merkezi bir sınav olmadığı için büyük ölçüde karar verici aileler oluyor. Anne-babalar da çocukları için bu kritik seçimde ellerinden gelen tüm imkânları seferber ediyorlar. Gerçekten şu anki eğitim sisteminde işleri çok zor. Özel okullar deseniz ücretleri ortada, devlet okulları deseniz durumları ortada…
Aileler, iyi bir özel okula çocuğunu göndermek isterlerse, bir servet harcamak zorunda kalacaklar. Çünkü İstanbul’da hatırı sayılır özel okulların ücretleri, okul öncesi eğitimde ya da ilkokulda 25 bin ile 40 bin lira arasında değişiyor. Tabi ücretler böyle kalmıyor. Bu ücretlere KDV’sini, servisini, yemeğini, ders araç gerecini, öğrencinin yıllık masraflarını da eklediğiniz zaman ortaya astronomik rakamlar çıkıyor.
İyi devlet okulları deseniz sayısı bir elin beş parmağını geçmiyor. Lüks semtlerdeki birkaçının dışında devlet okullarının; fiziki şartlarını, öğretmen kadrolarını, sosyal ve akademik yönden durumlarını anlatmama gerek yok.
Durum böyle olunca anne babalar, pamuklara sarıp, el bebek gül bebek büyüttükleri çocuklarını hangi okula gönderecekleri konusunda çaresiz durumdalar.
Kısacası bu devirde ülkemizde anne-baba olmak çok zor…

İlköğretimden önce okul öncesi şart

Son yıllarda okul öncesi eğitimin zorunlu eğitim kapsamından çıkarılması ile okullaşma oranı bir hayli düşmüştü. Özellikle okul öncesi eğitimde okullaşma oranının arttırılması için ne gerekiyorsa yapılması gerekir. Çünkü okul öncesi eğitim ile pek çok değişimsel özellik gösteren 3-6 yaş aralığındaki çocuklar,  okul öncesi ile ancak sağlıklı bir şekilde sosyalleşmeyi, paylaşmayı, sorumluluk duygusunu yaşayarak öğrenirler. Böylece çocuklar öğrenmenin yanında kendi yeteneklerinin farkına da varırlar. Okul öncesi yıllarda çocukların soyut yetileri gelişmediği için, okul öncesi eğitimde katıldıkları etkinliklerle, oyun oynayarak ve en önemlisi yaşayarak somut yetilerini de geliştirirler.
Bu nedenle güvenilir okul öncesi eğitim kurumlarının varlığı; sağlıklı, mutlu, paylaşımcı, sorumluluk duygusu yüksek bir neslin yetişmesi için çok önemlidir.
Kısacası; çocuklarınızın gelecekte özgüveni yüksek, sosyal, daha yaratıcı, olaylara bakışları daha pozitif bir kişilikte olabilmeleri için okul öncesi eğitimden geçmeleri gerekmektedir.

Ücretler cep yakıyor…

Okul öncesi eğitim bu kadar önemliyken, okul öncesi eğitim veren devlet okullarında değişen yönetmelikle ikili eğitim sistemine geçildi. Belki daha çok öğrenci faydalansın diye düşünüldü ama çalışan anne-babalar bu uygulama ile zor durumda kalacaklar. Böyle olunca da özel okul öncesi kurumlara mecburen ilgi de artacak gibi gözüküyor. Bazı özel eğitim kurumları okul öncesi eğitimlerinde;  kısa yarım gün, uzun yarım gün ve tam gün olmak üzere ücretlendirmelerini yeniden yapılandırdılar. Büyük şehirlerde ortalama fiyatlar 15 bin ile 38 bin TL arasında değişiyor. Yine bu ücretlere öğrencinin diğer masraflarını da ekleyince rakamlar daha da büyüyor.
İmkânı olan aileler çocuklarını, evlerine veya iş yerlerine yakın özel okullara gönderebiliyorlar. İmkânı olmayan aileler ise ya fiyatları daha düşük özel okulları tercih ediyorlar ya da devlet okullarının okul öncesi eğitim kurumlarına çocuklarını yazdırmaya çalışıyorlar. Bu konuda da ailelerin sıkıntı yaşadıklarını maalesef görüyorum.
Özellikle bu konuda çözüm önerim, devlet okulları ile yerel yönetimleri daha çok okul öncesi eğitim kurumu açarak dar gelirli ailelerin çocuklarına hizmet vermelidirler. Yoksa dar gelirli ailelerin çocukları okul öncesi eğitim gibi önemli bir haktan maalesef mahrum kalıyorlar.
Uzun lafın kısası; Eğer gelişmiş bazı Batılı ülkeler ile Avrupa’da okul öncesi okullaşma oranı yüzde yüz seviyelerinde ise bu durum okul öncesi eğitimin ne kadar önemli olduğunu gösterir. Bu da bizim, ülke olarak eğitimde daha baştan yanlış yaptığımızı göstermektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar