Dijital Gezi Parkı analog Ankara'ya karşı

Gezi Parkı'ndaki müthiş kalabalık, ana karakteri açısından, o kadar farklı, o kadar renkli, o kadar çoğulcu ki insan şaşırıp kalıyor:

Söylemleri, eylemleri ve tepkileri bizim XX. Yüzyıl'da alıştıklarımıza hiç benzemiyor. Düşünme biçimleri de çok farklı. Onları geçmiş dönemlerin yaftalarıyla açıklamak mümkün değil. Solcu deseniz tam solcu değiller, sağcı deseniz tam sağcı değiller, hayatları laik-dinci eksenine göre kurulmamış, bireye ve bireysel yaşama çok önem veriyorlar ama aynı zamanda inanılmaz ölçüde paylaşımcılar...

Bunu nasıl açıklayacağız?

Belli ki kuşak değişikliğinin ötesinde bir paradigma değişikliği söz konusu. Belli ki temel kavramlar yeniden tanımlanmakta. Belli ki artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

"Bu da geçer, her şey eskisine döner," diye kendilerini avutanlara geçmiş olsun!

Önceki gece "artı bir" televizyonunda Sıcak Gündem programında Gezi Parkı protestosunun katılımcılarından sinema oyuncusu Mehmet Ali Alabora bu büyük değişimi açıklamak için işe yarayabilecek iki terimden söz etti: Dijital ve analog.

                                                                                  ***

Alabora'ya göre Gezi Parkı sakinleri iliklerine kadar dijital iken, karşılarındakiler fena halde analog idi.

"Dijital" derken yalnızca o kalabalığın dijital teknolojileri kullanmadaki yüksek becerisinden söz etmiyordu. Kuşkusuz onların çoğu "bilgisayar ülkesi"nin has vatandaşlarıydı, bizim gibi sonradan oraya geçmek zorunda kalmış göçmenler değildi. En ayrılmaz eşyaları, bin bir marifet sahibi akıllı telefonlarıydı; bu telefonlar ve tabletleri sayesinde her biri alıcı verici bir radyo ya da televizyon istasyonu gibi işlev görebiliyor, Twitter ve Facebook'tan çoğunu hiç görmedikleri arkadaşlarıyla ilişki sürdürüyor, ağlar örüyor, ufku tarıyorlardı.

Yalnız dikkat: Emir almıyor, diyalog kuruyorlardı; gelen mesajlara cevap veriyor, şarkılardan haberlere pek çok şeyi anında paylaşıyorlardı.

Böyle bir ortamda yaşamanın onların iş yapma biçimini, kişisel ilişkilerini ve hatta mizacını etkilememesi mümkün olabilir mi? Elbette hayır! Bireysel özgürlüklere çok önem verdiklerinden yasaklardan hiç hoşlanmıyor, birileri tarafından azarlanmaktan nefret ediyorlar. Eski anlamda ideolojik değiller, düşünceler arasındaki tutarlılık pek önemli değil onlar için, bir konudan başkasına kolayca geçebiliyorlar. Gazete okumuyorlar ama ne olup bittiğini internette ve sosyal medyadan takip ediyorlar. Evet, masum bir tarafları var, ağaç sevgilerinden belli değil mi?



Önceki ve Sonraki Yazılar