Ne akilem, ne divane

Merhabalar efendim, bendeniz akil adam, Akil Çelebi.

Ege ve Karadeniz’den sonra, süreci anlatmak ve halk ne düşünür dinlemek ve de Başbakan Hazretleri’ne jurnallemek üzere, bu kez de İç Anadolu seyahatindeyiz.

İç Anadolu akillerinin başkanı Sayın Ahmet Taşgetiren, bilenleriniz vardır, gayet mülayim bir insan.

Mütebessim, alçak sesle tatlı tatlı konuşan, muhafazakâr bir şahsiyet.

Kendilerinin muhakkaktır ki Başbakan Hazretleri tarafından muhafazakâr ama sürece direnci fazla İç Anadolu için seçilmesinin nedeni bu uygun özelliklere sahip olmasıdır inşallah.

Ve fakat Kayseri ziyaretimizde hiç de hak etmediği bir tepki gördü Ahmet Bey. Başbakan Yardımcımız Beşir Atalay’ın tabiriyle, “Çok edepsizce, terbiyesizce…”

Ondan önce belirtmeliyim ki Ahmet Bey’in misyonuna, yani iknası zor Kayseri’ye uygun olsun diye hazırlıklı geldim ben de bu şehre inşallah.

Nedir Akil Çelebi derseniz, arz edeyim efendim.

Lafı uzatmadan söylemek gerekirse, bir parça dilenci pozu takındım açıkçası. Fiziken ve de ruhen inşallah.

Boynumu hafiften bükerek ve hafiften aksayarak, yüzüme muhtaç ve utangaç bir ifade takınarak, bakışları yerde, girdim dermişim derde!

Yani dilenci gibi takıldım Ahmet Bey’in peşine ve geldik çıktık, Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Kayseri Şubesi’nde vatandaşın karşısına!

Konuşmalar başlamadan önüme bırakılan bozuk para miktarı 1 lirayı geçmişti bile. “Allah rızası için bir ikna!” diye yakarışım iş yapıyordu.

Ama ve lakin biz iki laf edemeden şehit ve gazi yakınları öyle bir açtı ağzını, yumdu gözünü ki!

Şube Başkanı Ali Yavuz’un; dediklerine göre ben o sırada Ahmet Bey’in arkasına saklanmışım, o nedenle duyduğum kadarıyla söyledikleri şuydu:

“Türkiye’de ben Kürt sorunu olduğuna inanmıyorum. Türkiye’de terör sorunu var, terör sorununu çözmek lazım…

Biz onlarla savaşılmasını isterken, maalesef oturulmuş bunlarla barış yapılıyor. Neyin barışı yapılıyor? Ben kolumu bacağımı vermişim, bu şehit babaları bir oğlunu boşuna mı veriyor?

Terör sorununun çözülmesi için terör örgütü ve onun elebaşısı değil, bizler muhatap alınmalıydık…

Bu süreçten çok rahatsızız. Terör örgütü ve onun elebaşı muhatap alınmadan bir çözüm süreci yapılacaksa biz taşın altına elimizi koymaya hazırız…”

Başkan böyle der de, üyeler durur mu efendim! Onlar da başladılar, “Sizler gidin İmralı canisi ile görüşün!” diye bağırmaya.

“Bunlara veriyor hükümet 50-60 bin lira!”, “Ben şehit eşiyim, cebimde 1 lira yok!” çığlıkları arasında ne yapacağımızı şaşırdık.

Dedim ki kendi kendime, “Aman Akil Çelebi, topladığın 1 lira bırak kalsın, kaç kurtar kendini!”

Başbakan Hazretleri affetsin, iknaya filan zaman kalmadan, kendimizi nasıl dışarı attıysak canımızı zor kurtardık inşallah!

Camdan atlayıp sakatlanan 2 akil arkadaşımız için Kamu Güvenliği Müsteşarlığı’ndan yedek parça bekleniyor halen.

Tabii neticede kaçtık da sanılmasın. Ahmet Bey’in, Beykoz Belediyesi’nin düzenlediği “Yeni Dönemde Türkiye” başlıklı konuşması için İstanbul’a döndük.

Doğu-Güneydoğu akildaşlarımız hariç, bütün heyetlerin ortak gözlemi şu: Halk, Sayın Öcalan’ın öne çıkmasına tahammül göstermiyor. Ona ve söylediklerine asla ikna olmuyor.

Ahmet Bey de buna değindi zaten konuşmasında. “Özellikle Öcalan’a Kürtlerin temsilcisi pozisyonu verilmemelidir” dedikten sonra önemli bir bilgiyi de kamuoyuyla ilk defa paylaştı; “Başbakan’ın da gözlemlerinde bu var.”

Yani Başbakan Hazretleri, halkın sürece ikna edilebilmesi için yapılması gerekenlerden birinin Öcalan’ın geri basması olduğunun farkında!

Peki, Sayın Öcalan geri basar mı? “Erdoğan’ı ben kurtardım” diyen bir kişi, onun gölgesinde kalmaya ikna olur mu?

Bir ipte iki cambaz oynar mı? Biri punduna getirip diğerini aldatmaya kalkar mı? Süreç maazallah içeriden yıkılır mı?

Doğrusu zor sorular… Ben tabii Başbakan Hazretleri’nden yanayım. Erdoğan’ın değil, Öcalan’ın akili olsan yine böyle mi düşünürdün Akil Çelebi derseniz… Onu ayrıca düşünmem lazım.

Daha şurada kaç gün oldu Küçük Asya seyahatine başlayalı ey Akil Çelebi, ne çabuk bozum oldun da diyebilirsiniz! Ama maalesef İç Anadolulu Yunus Emre gibi söylemek geliyor içimden…

Ne akilem, ne divane / Gel gör beni süreç n’eyledi?

Akil Çelebi.

Kayseri-İstanbul, 2013.

 

 


Önceki ve Sonraki Yazılar